10 Ekim 2016

,

Kehribardaki Yusufçuk - Diana Gabaldon | Kitap Yorumu

Kitap Adı: Kehribardaki Yusufçuk #2
Orijinal Adı: Dragonfly in Amber #2
Yazar: Diana Gabaldon
Yayınevi: Epsilon
Sayfa Sayısı: 896
Goodreads Puanı: 4.3/5
Benim Puanım: 5/5
Arka Sayfa;
Claire Randall yirmi yıl boyunca sırlarını saklamayı başardıktan sonra bir gün artık bir yetişkin olan kızıyla İskoçya'nın sisler altındaki görkemli tepelerine döner. Claire burada bu olayları başlatan esrarengiz durum kadar çarpıcı olan gerçekleri açıklamayı planlamaktadır, tarihi dikili taşlar çemberinin gizemi, zamanın sınırlarını aşan bir aşk ve James Fraser, zamanında sınırlarını aşan bir aşk ve karakteriyle, Genç Claire'in, yaşadığı güvenli yüzyılı bırakıp kendi tehlikeli dönemine çekilmesine sebep olan İskoç savaşçısı.
Claire, güzel kızı Brianna'ya, Charles Stuart'ın entrikalarla dolu Paris devletlerinde, ölüme mahkum Luzey iskoçya'nın ayaklanmasına engel olma mücadelesinde ve hem sevdiği çocuğu hem de sevdiği adamı kurtarmak için verdiği tehlikeli savaş sırasında kendini keşfetmeye devam ettiği büyüleyici macerayı anlatırken, onun geçmişten kalan bu mirasa sahip çıkıp çıkmayacağını anlamaya çalışır.
Yoğunluğu övgü içerikli bu yorumum kalbim pır pır ederken yazılıyor. Serinin ikinci kitabı harika değildi, çok güzel değildi, tek kelimeyle muh-te-şem-di! Açık ara kesinlikle ikinci kitabın daha durağan, okuması zor ve ilk kitap kadar dolu dolu olmayacağını sanmıştım fakat tüm bu düşüncelerim geri tepti. Benim için bazı kısımları kesinlikle ilk kitaba göre daha güzeldi ama ilk kitabın mükemmelliği de içimde bir başka elbette. Öncelikle ufak eleştirilerime değineyim, ardından bayılıp bittiğim yerleri ve ağladığım o güzel satırları ballandıra ballandıra anlatacağım. Öncelikle dizinin ikinci sezonunda beni çok fena etkileyen ve yüreğime bir taş düşüren o hüzünlü olayın kitapta tahmin ettiğim kadar yaralı bir anlatımla okuyucuya geçememiş olmasıydı. Fakat şunu belirtmeliyim ki; bu kısmı Claire'nin ağzından okuduk. Daha sonra bu acının Jamie'ye nasıl dokunduğunu görmek beni her seferinde o duygusal satırları tekrar tekrar okumaya teşfik etti. Ve son olarak da çok büyük ve affedilemez bir olaydan sonra Jack Randall'ın bizim malum çiftin karşısına çıktığında ikilinin ona karşı tavrını kesinlikle gerektiğinden yumuşak buldum. Bunlar kitap hakkında beni soru işaretlerine iten ve yazarın kaleminde farklılık beklediğim kısımlardı. 
Kitaba ilk başladığımda "ne oluyoruz" dedim içimden çünkü öğrendiğimiz bilgilerin çokluğu beni ciddi bir şoka soktu. Öyle ki yazar tüm sırrı ikinci kitapta bize açınca diğer kitaplarda ne okuyacağız diye düşünüp durdum. Daha sonra olayların geçmişe dönmesiyle gerçekten derin bir oh çektim. Geçmiş İskoçya'sında Jamie ve Claire'nin yaşadığı her bir bölümü, ayrılığı, kavuşmayı, kavgalarını, atışmalarını büyük bir heyecanla okudum. İkinci kitabın arka kapağında yazan; Claire'nin sevdiği çocuğu ve adamı aynı anda korumaya çalışmasını yazar daha güzel nasıl bir kurguyla bize anlatabilirdi?! Kitabın ortalarında herkesi yasa ve şoka sokan olay karşısında fıldır fıldır o kadar çok düşündüm ki kitabın sonlarına doğru ortaya çıkan olayı çoktan tahmin etmiştim. Geçmiş İskoçya'sında okuduğumuz son bölümde kalbim o kadar ağrıdı ki.. O bölümden sonra her şeye imkansız gözüyle bakmaya başladım ve olasılıklar aklımda kapışırken satırları defalarca kez okuyarak bir güzel ağladım.
Kitabın sonu mükemmeldi. Tam da diken üstündeyken biraz rahatlamamı sağladı. Serinin üçüncü kitabı için sabırsızlanıyorum. Biricik son övgülerim olarak; kitapta geçen her konuyu büyük bir şevkle, yine bazı yerlerinde -özellikle Fransa'ya gittiklerinde- Jamie'nin konuşmaları beni yine yüksek sesle güldürmeyi başardı. Jamie'yi de çok seviyorum ama Claire'i de ayrı sevdiğimi kabulleniyorum. Kitaptaki kalabalık karakter ailesine zaten lafım olamaz. Böyle upuzun bir seriye başladığım için çok mutluyum, beni daha neler bekliyor, ne heyecanlara atılıp neler uğruna satırlarda gözlerim dolacak yine meraktan kıvranıyorum. İkinci kitap da gözümde kesinlikle tam puanın bile üstündeydi...

2 yorum: