Kitap Adı: Yolcu
Orijinal Adı: Voyager (Outander #3)
Yazar: Diana Gabaldon
Yayınevi: Epsilon
Sayfa Sayısı: 1080
Goodreads Puanı: 4.37/5
Benim Puanım: 5/5
Arka Sayfa;
(Önceki kitapları okumayanlar için konusu aşırı spoiler içerir)
Claire Randall ne derse desin, onların tutkulu karşılaşmaları çok uzun zaman önce gerçekleşti. Genç kadın yirmi yıl önce zamanda yolculuk ederek geçmişe gitmiş, 18. yüzyılda adı Jamie Fraser olan cesur bir İskoç'un kollarına düşmüştü. Daha sonra Claire onun çocuğunu taşıyarak kendi zamanına geri döndü, genç adamın kanlı Culloden savaşında öldüğüne inanıyordu. Fakat onu bırakmayan Jamie'nin hatırası asla silinmedi... rüyalarında hâlâ onunladır. Nihayet, Claire onun hayatta kaldığını keşfeder. Ona geri dönmek ile kızıyla kendi zamanında kalmak arasında kararsızlığa düşer. Claire kendi kaderini belirlemek zorundadır. Ve zaman ile mekân tamamlarken, kendisini bekleyen tutku ve acıyla yüzleşmek için gereken cesareti bulmak zorundadır. Tehlikeli entrikaların döndüğü bölünmüş Iskoçya'da, bilinmez bir karanlıkta yol alırken ya ölümsüz aşkına kavuşacak ya da sonsuza kadar lanetlenecektir.
Bu kitap muazzamdı. Seri her kitabıyla birlikte kendini
katlayıp önümüze daha mükemmel bir devam hikayesi çıkarıyor. İlk sayfasından
son sayfasına kadar kocaman hislerle bayılarak okudum. Bu kitaptaki samimiyet,
espri anlayışı, şefkat, aşk, sadakat ve diğer tüm hisler okuyucuya harika bir
duygu yoğunluğuyla geçmişti. Hiç beklemediğim şeyler oldu. Açıkçası daha farklı
bir üçüncü kitap bekliyordum. Yazar bizi daha çok hüzünlü bir şekilde
süründürür sanıyordum ama yüzümüze güldü. Kitap zaten Jamie'nin görüş açısından
başlayınca içimi bir heyecan kapladı. Her zaman Claire'in ona olan aşkını kendi
ağzından okurken, ilk defa satırları Jamie'nin görüş açısından okumak çok
güzeldi. İkinci kitabın sonunda çok şaşırmıştım ve üçüncü kitapta bayıldığım o
kadar yer vardı ki sayamam. Hatta beni şaşırtan olaylardan çok betimlemesi ve
duygu yoğunluğuyla cümlelere her şeyi geçirebilen bir sürü satır işaretledim.
Buraya kadar kitap hakkında üstünden övgü dolu yorumları okudunuz. Spoiler
içerecek yorum kısmıma geçmeden önce seriye kesinlikle ama kesinlikle bir an
önce başlamanızı şiddetle öneriyorum.
Yorumumun buradan sonrası ikinci kitabı
okuyup sıradaki kitaba geçmemiş olanlar için de hafif spoiler sayılabilir. Bu
kitapta yazarın kaleminde keşke şöyle olsaydı dediğim noktalar vardı. Sürekli
bu tip şeyler aklımda vızır vızır dolaştı kitap boyunca. Mesela ikinci kitapta
Roger, Claire için altmışlı yaşlarda demişti. Tamam, bu bir genelleme olabilir
fakat daha sonrasında Roger, Claire'in bu yaşında ne kadar kırılgan ve taze bir
genç kız gibi göründüğüne de değiniyordu. Bu ikisi arasındaki tutarsızlık
yazarın bazı kısımlarda üstünden geçtiğini düşünmemi sağladı. Seriyi çok
dikkatli okuyan birisi olarak bu gözüme oldukça battı. Bunun dışında Claire
ikinci kez iki yüz yıl öncesine dönüp Jamie'yi bulduğunda en az kırk yedi
yaşındaydı. Kırk yedi yaşındaki bir kadının bu kadar hareketli bir hayatı
kaldırması ve bundan hiç gocunmaması absürt bulduğum kısmıydı. Bu yüzden keşke
Claire, Jamie ile yirmi iki gibi bir yaşta tanışsaydı. Evet, o zaman geçmişe
döndüğünde daha kırılgan gözükerek göze batmayacak ve bu kadar bilmiş de
olmayacaktı ama ikinci kez geri döndüğünde bu kadar aktrasyona atılmak için
yaşının ileri olduğunu düşündüm. Son gözüme takılan kısım ise geçmişteki
insanların sanki hiç hayatları sona ermemiş gibi gelecekle aynı şekilde
yaşamaları. Mesela Jamie en son matbaacılık yapıyordu ve Claire de onu öyle
buldu. Jamie hakkında bundan ileri bir şey yok çünkü Jamie geçmişte henüz
ölmedi ama bir şekilde herhangi bir tarihte Jamie'nin öldüğü, matbaacılık
yaptığı gibi bir kayıt defterinde ortaya çıkmalıydı. Yani kitapta sanki iki yüz
yıl önceki insanlar ölüp tarihe karışmamış, aynı günümüzdeki gibi yaşamlarını
sürdürüyorlar gibi bir hava mevcuttu. Bunların dışında kitaba bayıldım, tekrardan
söylüyorum; muazzamdı.
Koyu mavi gözlerinde aşk güçlü bir şekilde parıldıyordu.
"Korkma," dedi yumuşak bir sesle. "Artık sadece ikimiz varız."
Jamie ile Clarie'nin bu kadar çabuk kavuşacağını
düşünmemiştim ama kitap öyle akıcı, öyle harika bir kurguyla ilerledi ki üç gün
içinde süpürdüm tüm satırları. Jamie ile Willie arasında geçenler boğazımda
düğüm oldu. Nasıl samimi, nasıl şefkat kokan duygu dolu satırlardı. Claire'in
annelik duygusunu bu kadar doğal ve korumacılığında böylesine haşin olmasına
bayılıyorum. Brianna ile geçirdiği zaman dilimini anlatmasına hayran kaldım.
Claire yirmi sene sonra geri döndüğünde herkesin onu tanıdığında verdiği
tepkiler... Özellikle de Fergus'u o kadar seviyordum ki Claire'i gördüğünde ona
sıkıca sarılması bana sıcacık geçti. Tabii ki bunların dışında asıl olay Jamie
ve Claire'nin aşkıydı. Bu ikiliyi hiç sıkılmadan, aralarında geçen tartışmalara,
sohbetlere, yakınlaşmaları doymadan okuyabilirim. Seride bizi neler bekliyor,
bu hayal gücü sınır tanımayan yazar önümüze neler serip nefesimizi tutmamızı
sağlayacak dördüncü kitap için sabırsızlanıyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder