Kitap Adı: A Court of Mist and Fury (A Court of Thorns and Roses #2)
Yazar: Sarah J. Maas
Dili: İngilizce
Sayfa Sayısı: 640
Goodreads Puanı: 4.74/5
Benim Puanım: 5/5
Arka Sayfa;
Feyre survived Amarantha's clutches to return to the Spring Court—but at a steep cost. Though she now has the powers of the High Fae, her heart remains human, and it can't forget the terrible deeds she performed to save Tamlin's people.
Nor has Feyre forgotten her bargain with Rhysand, High Lord of the feared Night Court. As Feyre navigates its dark web of politics, passion, and dazzling power, a greater evil looms—and she might be key to stopping it. But only if she can harness her harrowing gifts, heal her fractured soul, and decide how she wishes to shape her future—and the future of a world cleaved in two.
With more than a million copies sold of her beloved Throne of Glass series, Sarah J. Maas's masterful storytelling brings this second book in her seductive and action-packed series to new heights.
Nor has Feyre forgotten her bargain with Rhysand, High Lord of the feared Night Court. As Feyre navigates its dark web of politics, passion, and dazzling power, a greater evil looms—and she might be key to stopping it. But only if she can harness her harrowing gifts, heal her fractured soul, and decide how she wishes to shape her future—and the future of a world cleaved in two.
With more than a million copies sold of her beloved Throne of Glass series, Sarah J. Maas's masterful storytelling brings this second book in her seductive and action-packed series to new heights.
İlk kitap ne kadar güzelse onu onla çarpın ikiye bölün tekrar bir şeylerle çarpın ama yine de bu kitabın güzelliğinin bir şeye eşit olmadığını aklınıza kazıyın. İlk kitabın sonunda ikinci kitapla ilgili duyduğum şeylerle beraber aklımda gidişatı tahmin ediyordum ama kesinlikle öyle değildi. Öncelikle Tamlin ve Feyre arasındaki neredeyse her şey yerle bir olmuştu. Önce bu durum beni çok rahatsız etti çünkü sanki yazar ilk kitabın sonunda ikiliyi öylesine dopdolu hislerle bize aktarmamış gibi aralarındaki bu soğukluk bana da dert oldu. Bir yandan da Rhys'in neden hala ortaya çıkmadığını merak ediyordum. Feyre kitap boyunca kendisine dair her şeyi övgüyle okumamı, bu gidişle açık ara favori kız karakterim olacak kadar her satırda kendisine daha çok bağlanmamı sağladı. İlk kitabın sonunda yaptıklarını unutamaması, kendini evcil hayvan yerine koymak yerine hiçbir seferinde ezdirmemesi kendine nasıl bir saygısı olduğunu okumak bir an olsun onun hakkında en ufak bir şeyden hoşnutsuzluk duymamamı sağladı.
“To the people who look at the stars and wish, Rhys."
Rhys clinked his glass against mine. “To the stars who listen— and the dreams that are answered.”
Rhys clinked his glass against mine. “To the stars who listen— and the dreams that are answered.”
Kitap elbette Rhys'in girişiyle heyecana vardı ama Rhys ve Feyre'nin arasında başlangıçta geçenlerin, ilk kitapta Feyre ve Tamlin arasında geçenlerden bir farkı olmaması beni rahatsız etti, tabii bu durum daha sonra mantıklı bir konuya bağlandığı için çok sevindim. Tamlin'le ilgili her şey beni karakterini daha çok ingirdemeye ve daha çok hatasını ortaya çıkarmamı sağladı. Feyre kendisine bu kadar dürüst olduğu için Tamlin hakkında daha kesin yargılara varabildim. Feyre'nin de kabul ettiği gibi berbat yaşamından sonra ona değer veren, seven ve korumak isteyen ilk karşısına çıkan erkeğe aşık olması... Tamlin'i ilk kitapta çok ama çok seviyordum fakat sonrasında Rhys'i yakından tanıdıkça kusurları acımasızca gözüme battı. En büyük örneği asla kendinden bir şey feda etmemesi. Bunu ilk kitapta apaçık gördük ki kendini Amentha'ya vermek yerine sevdiği insanların hayatını tehlikeye atılmasına göz yumdu ve bir kere bile baş düşmanını öldürmeye cesaret edemedi. Bunun yanında sanki tüm düşmanları yok olmuş ve sanki aynı şeyin tekrar başına gelebilme ihtimali sonsuza kadar ortadan kalkmış gibi Feyre'nin kendini geliştirmesini engellemesi en büyük saçmalıktı.
“I fell in love with you, smartass, because you were one of us—because you weren’t afraid of me, and you decided to end your spectacular victory by throwing that piece of bone at Amarantha like a javelin. I felt Cassian’s spirit beside me in that moment, and could have sworn I heard him say, ‘If you don’t marry her, you stupid prick, I will.”
Evet, Tamlin'den bu kadar çünkü bu hareketleriyle beraber göz önünden çıkması beni tahmin ettiğim kadar yaralamadı. Diğer taraftan Rhys ve Feyre arasında geçenler baştan sona kadar mantık doluydu. Yazar hiçbir şeyi pat diye önümüze koymadı. Feyre'yi kucaktan kucağa atıp bizi öfkeye boğmadı. Rhys ve Feyre'yi okumaya ölüp bittiğim doğru ama Rhys ve sakladığı ailesi, geçmişi ve tabii ki son bölümlere doğru itiraf ettikleri bal gibi satırlardı. Hele de o espri anlayışı yok mu beni kahkahalara boğdu. Rhys ve ailesi olan dörtlüyle Feyre'nin yakınlaşması öyle güzeldi ki... Ama tabii ki Rhys'a dair her şey nefes kesecek kadar muazzamdı.
“He thinks he'll be remembered as the villain in the story. But I forgot to tell him that the villain is usually the person who locks up the maiden and throws away the key. He was the one who let me out.”
Kitabı fantastik açıdan biraz eksik bulmuştum, ta ki kahrolası sona kadar. O son bölümlerde ağlayayım mı nefes mi alayım yoksa yazara mı söveyim karar veremedim. Bir bakımdan yazarı tebrik ediyorum çünkü hiçbir aşk kolay kazanılmamalı sonuçta. Ve evet Rhys'a fena halde aşığım. Tamlin'den nefret etmiyorum ve Feyre'ye olan aşkına inanmamak kesinlikle haksızlık olur. Sadece elindekinin değerini bilemiyor, olur da bir gün elinden akıp giderse zamanında Tamlin'i sevdiğim için kalbim hüzünle dolabilir. Çok övgü dolu satırlar kurmadım ama sonuç olarak kitap muazzamın bir level üstündeydi. Son iki yüz sayfaya kadar tam anlamıyla içime çeke çeke tam puanlık henüz beğenememiştim, ta ki o içimi yakan, samimiyetiyle beni kavuran satırlara kadar.
“When you spend so long trapped in darkness, Lucien, you find that the darkness begins to stare back.”
Dili de pek kolay değildi, yazarın tamamen kendine özgü bir stili var. Bazı satırları üstünden karmaşık, bazılarını da her satırı beyninize kazınsın diye ısrarla açıklayıcı yazıyor. Ayrıca bir yazar bir seride bu kadar kendini farklılığıyla öne çıkarıp şehvet hissini fantastik bir seride böyle bir heyecan tufanına tutabilir mi tebrikler. Yazarın en bayıldığım özelliklerinden biri hiçbir şeyi çekinmeden yazması ve böylece satırları okurken hem şaşkınlığa uğramanız hem de içinizin erimesi. Serideki ilk iki kitabın ismi de tamamıyla içerdiği olaylar mükemmel yansıtıyor. Sarah hem boynuna öfkeyle ellerimi dolamak hem de koynunda ağlamak istiyorum bu sondan sonra. Üçüncü kitap için arada kafama vurdukça depresyona girmeyi düşünüyorum. Keyifli beklemeler ve okumalar.
Yorumun beni o kadar umutlandırdı kiii *-*
YanıtlaSilİlk kitapta Tamlin ve Feyre arasındakilerin çok çabuk gelişmesi beni hayal kırıklığına uğratmıştı ve Rhys geldikten sonra Tamlini kenara atmış Feyre/Rhys olmasını deli gibi bekler olmuştum. Yorumundan sonra ikinci kitabı x34745 kat daha heyecanla bekliyor oldum şu an teşekkürler :D
Ahaha rica ederimmm :D
SilBen bu kitabi dr dan sipariş ettim sonra stokta yok dedi bende iptal ettirdim bide 3 tane kitap almiştim ingilizce satamiyorsa zaten ne işe yarar d&r
YanıtlaSil3.kitap da ingilizce olarak çıkmış
YanıtlaSil