Kitap Adı: Sergüzeşt
Yazar: Samipaşazade Sezai
Sayfa Sayısı: 128
Yayınevi: Paperse
Goodreads Puanı: (Yok)
Benim Puanım: 5/5
Arka Sayfa;
Sergüzeşt, hürriyetin veyahut esaretin ne demek olduğunu ve bu topraklardaki karşılıklarının zamanla nasıl ve ne yönde değiştiğini düşünmemizi mümkün kılıyor. Eser, ‘diğerlerinin algılarına riayet etmek’ ile ‘insanın yüksek hisleri’ arasındaki sıkıntılı ilişkinin mahiyetini derinlemesine bir dil kuvvetiyle mütalaa etmekte ve bu suretle okuru hislerin, anıların ve düşüncenin arasında deveran ettirmektedir.
Ağlamak... Bu kitaba çok ağladım ama öyle sadece sonuna
ağlayıp içime gömdüğüm türden değil, daha ziyade kitabı düşündükçe Dilber'in
çaresizliğini, Celal Bey'in başta aldırış etmediğim aşkının derinliğini
düşündükçe beni karanlık bir çukura çekip gözlerimi dolduran cinsten. Türk
edebiyatı çalışırken konusu ilgimi çekmişti ve o kadar aklıma kazınmıştı ki
defalarca çözdüğüm sorularda Samipaşazade çıktığında direk Sergüzeşt cevabını
işaretleyip durdum. Konusunda Dilber'in gözleri yaşlı elindeki Celal Bey'in
fotoğrafıyla uyuya kaldığı kısmı o kadar üstün körü okumak bile beni
duygulandırmaya yetmişti. Esir bir Çerkez kızının hikayesini okuduğumuz bu Türk
klasiğinde Dilber'in yaşamının zorluklarını okudukça yüreğimin üstüne bir
ağırlık çöktü. Çaresizlik hissi tüm kitabı sararken size kalan nefesinizi tutup
önünüze serilmiş eski osmanlıcadan kalma süslü ve derin manalı kelimelerle
bezenmiş satırları okumak oluyor. Tek kelimeyle müthiş bir romandı fakat bana
çok fena dokundu. Sonlarına doğru nasıl ağladığım da sır kalsın.
Ağlamak,uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son kuvvetin bir feryadıdır.Ağlayamadığımız zamanlar bizde o gücün de mahvolduğu vakitlerdir ki onun yerine kaim olan acılı bir sükunet en şiddetli acıların hasıl ettiği göz yaşlarından bile daha yakıcıdır.
0 yorum:
Yorum Gönder