Kitap Adı: Taaşuk'u Talat ve Fitnat
Yazar: Şemsettin Sami
Sayfa Sayısı: 112
Goodreads Puanı: (Bulamadım)
Benim Puanım: 5/5
Arka Sayfa;
Tanzimat Edebiyatı yazarlarından Şemsettin Sami’nin kaleme aldığı Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, Osmanlıca harflerle basılmış ilk Türkçe roman olma özelliğini taşır.
Talat küçük yaşta babasız kalır ve annesi tarafından büyütülür. Fitnat ise annesinin ölümü üzerine baskıcı üvey babasıyla yaşamaktadır. Bu iki gencin ilk görüşte aşkıyla başlayan roman, acıklı ve hazin bir şekilde son bulacaktır.
Talat ve Fitnat’ın aşkı çerçevesinde yaşadığı dönemin evlilik ve ahlaki değerlerini, toplumsal hayatını, tanışmadan yapılan evlilikleri ve onların doğurduğu sonuçları tüm yalınlığıyla anlatan Şemsettin Sami, o dönemi öğrenmek isteyen bugünün okurları için de zengin bir hazine bırakıyor.
Evet, yine çok ağladım ama artık şaşırmamanız gerek. Bu
sefer sonunda çok ağlamayacağım dedim kendime ama sonuç ortada. Taaşuk-u Talat
ve Fitnat yine türk edebiyatı çalışırken sürekli ismini gördüğüm ama sanırım
isminden ötürü hiç ilgimi çekmeyen bir romandı. Açıkçası ben tamamen farklı bir
türde sanıyordum. Zaten taaşuk-u'nun aşk manasına geldiğini inceleyip
anlasaydım çoktan okumuştum bile. Bir sürü nedenle birlikte o dönemlerde
yazılan kitaplara bayılıyorum. Aşkın bu kadar yakıcı, bu kadar masum ve ölüme
götürecek kadar derin olması kitabı bağrıma basmamı sağlıyor. Talat ve
Fitnat'tan önce Talat'ın anne babasının aşkını okuyoruz ki oralar bile çok
güzeldi. Kitapta bir de arap bir dadı vardı ki konuşmasını okumak beni benden
aldı. Okuduğum sürümü günümüz türkçesine çevrilmişti, osmanlıca olarak
bırakılan kelimelerin bile çevirileri vardı. Kitap yine bana fena dokundu.
Talat'ın Fitnat için erkek kılığına girmesi, Fitnat'ın kız sandığı Talat'ın
Ragibe Hanım'ın halini bir o kadar severken, ağabeyine de tutulması.. Kız
kılığında Fitnat'a yaklaşan Talat'ın içi içine sığmayan halleri... Kitabı çok
çok severek okudum ve sonlarına doğru Ali Bey'in de dahil olmasıyla içime bir
hüzün çöktü. Yazarın bir güzel ağlatıp, sonunda da bu kitap
"musibetname" değil ki demesi ayrı komediydi. Hem bu kadar ağlat,
herkesi kır geçir, bir de son kısım da diğer karakterler hakkında bilgi
vereceğim diye bir paragraf koy, sonuna da belalar kitabı değil ki de. Bu
dönemin yazarları gerçekten çok acımasızmış ama beni bu kadar
duygulandırdıkları için elbette her türlü favorilerime giriyorlar. Bir an önce
okumanızı öneririm.
0 yorum:
Yorum Gönder