Kitap Adı: Düşüş
Yazar: Albert Camus
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 102
Goodreads Puanı: 4.05/5
Benim Puanım: 3/5
Arka Sayfa;
Albert Camus çağdaş düşün ve yazın dünyasındaki saygın yerini yalnızca oyunlarıyla da, yalnızca Sisifos Söyleni ve Başkaldıran İnsan'la da alırdı belki. Ama Camus'yü Camus yapan öncelikle anlatı yapıtlarıdır, Yabancı (1942), Veba (1947) ve Düşüş'se (1956) bu yapıtlar arasında üç büyük doruktur. Ancak, kimi yazınseverler bu üç başyapıt arasında daha çok Düşüş'ü yeğlerler. Bu kitap, herhangi bir düşünce ya da savı özellikle öne çıkarmaya çalışmadan, yalın bir anlatım ve özgün bir kurgu içinde, zengin bir düşünce ve duygu yüküyle, çağdaş dünyayı ve insanlarını derinlemesine sorgulayıp yargılar, çirkinliklerini ve düşkünlüklerini sergiler. Ama, aynı zamanda, bu dünyada yaşayan, dolayısıyla şu ya da bu biçimde, şu ya da bu ölçüde onun sorumluluğunu taşıyan bireyler olarak tek tek her birimize bir ayna tutar, eski avukat Jean-Baptiste Clamence'ın öyküsü aracılığıyla, bize kendini tehlikeye atmadan yaşayanların, yani hepimizin ve her birimizin benzersiz öyküsünü anlatır. Düşüş'ün yayımlanmasından bir yıl sonra Camus'nün Nobel Ödülünü kazanması bir rastlantı olmasa gerek.
Çevremden birisi insanları üç kategoriye ayırırdı. Söylemeye
mecbur kalmaktansa hiçbir şey gizlememeyi yeğleyenler, hiçbir şey
gizlememektense yalan söylemeyi yeğleyenler ve aynı zamanda hem yalanı, hem de
gizi sevenler. Bana en uygun gelen kategoriyi siz seçin.
Jean-Baptiste bence üçüncü kategoriye uygun, kısa bir kitap
olsa da uzun uzadıya düşünceleri sonucunda bu kanıya varıyorum. Albert Camus,
Yabancı kitabıyla beni kalemine tutuklu bıraktığı için diğer tüm kitaplarına
karşı büyük bir merakla kucak açmış durumdayım. Bu yüzden de Düşüş'e
sabırsızlıkla başladım fakat klasikler konusunda kendimce bazı sonuçlara
varmamı sağladı. Düşüş kitabında herhangi bir olay örgüsü mevcut değil. Kitabın
tamamı baş karakterin barda otururken tanıştığı bir adama önce hayatının iyi
niyetli yanlarını sonra da dürüstlükle düşüncelerini ve çok az da hayat
öyküsüne değinmesini anlatıyor. Ayrıca bu düşünceler kolay değil. Zor, uzun ve
bazen iki kere okumadan anlamıyacağımız bir betimlemeyle kitaba döküşmüş. Bu
nedenle bugün beğenemedim, belki yaşım ilerledikçe tekrar okuduğumda daha çok
beğenebilirim diyorum. Klasik kitapların okuması zaten zor olduğu için hiçbir
olay örgüsüne değinmediğinde benim için okumak bazen işkenceye dönüşebiliyor.
Kitapta baş karakterin değindiği paragraflarda en çok beğendiklerim birlikte
olduğu kadınlarla ilişkilerini anlattığı kısımlardı, kadınlar hakkında kesin ve
mantıklı cümleleri beğenimi büyük kazandı fakat bunun dışında yine bazı
düşüncelerini beğensem de genel olarak bana hitap etmeyen bir kitap oldu.
Yazarın Veba kitabını daha çok beğenmeyi umuyorum. Son olarak Düşüş kitabından
beğendiğim bir alıntıyla yorumumu sonlandırıyorum;
"Eğer pezevenkler ve hırsızlar hep mahkum olsalardı,
masum insanlar tümüyle ve hep masum sanacaklardı kendilerini, aziz bayım. Ve
bana göre işte asıl bundan kaçınmak gerekir."
Merhabalar,
YanıtlaSilAlbert Camus’un en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilen ‘’Veba’’ romanından beni en çok etkileyen 24 alıntıyı okumanız üzere ben de sizinle paylaşmayı çok isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/albert-camus-veba-romanindan-24-etkileyici-alinti/
Güzel okumalar dilerim,
edebiyatla ve sağlıkla kalın.