Kitap Adı: All The Bright Places
Yazar: Jennifer Niven
Sayfa Sayısı: 400
Çıkış Tarihi: Ocak 2016
Goodreads Puanı: 4.20/5
Benim Puanım: 3/5
Arka Sayfa;
Theodore Finch is fascinated by death, and he constantly thinks of ways he might kill himself. But each time, something good, no matter how small, stops him.
Violet Markey lives for the future, counting the days until graduation, when she can escape her Indiana town and her aching grief in the wake of her sister’s recent death.
When Finch and Violet meet on the ledge of the bell tower at school, it’s unclear who saves whom. And when they pair up on a project to discover the “natural wonders” of their state, both Finch and Violet make more important discoveries: It’s only with Violet that Finch can be himself—a weird, funny, live-out-loud guy who’s not such a freak after all. And it’s only with Finch that Violet can forget to count away the days and start living them. But as Violet’s world grows, Finch’s begins to shrink.
This is an intense, gripping novel perfect for fans of Jay Asher, Rainbow Rowell, John Green, Gayle Forman, and Jenny Downham from a talented new voice in YA, Jennifer Niven.
Violet Markey lives for the future, counting the days until graduation, when she can escape her Indiana town and her aching grief in the wake of her sister’s recent death.
When Finch and Violet meet on the ledge of the bell tower at school, it’s unclear who saves whom. And when they pair up on a project to discover the “natural wonders” of their state, both Finch and Violet make more important discoveries: It’s only with Violet that Finch can be himself—a weird, funny, live-out-loud guy who’s not such a freak after all. And it’s only with Finch that Violet can forget to count away the days and start living them. But as Violet’s world grows, Finch’s begins to shrink.
This is an intense, gripping novel perfect for fans of Jay Asher, Rainbow Rowell, John Green, Gayle Forman, and Jenny Downham from a talented new voice in YA, Jennifer Niven.
All The Bright Places adlı kitaptan 2016 yılında beklediğim kitaplara dair yazdığım yazıda yer vermiştim ve kitabı İngilizce okumak istemediğimi ve Pegasus bastığında alacağımı söylemiştim ama son kitap yorumlarımdan da gördüğünüz üzere bu sıralar çok fazla İngilizce kitap okuduğum için heveslenip bu kitabı da ekitap olarak okumaya karar verdim. Beklentim yüksekti diyemem. Sadece birazcık ağlamayı ve bana dokunmasını istiyordum. Onun dışında çok büyük beklentilere girip hayal kırıklığına uğramak istemiyordum ki iyi ki beklentiye girmemişim.
Finch stands over my shoulder. He is so close, I can feel his breath. He leans forward and adds: Before I die I want to know a perfect day. He steps back, reading it over, and steps forward again. And meet Boy Paradise. Before I can say anything, he laughs, rubs it out, and replaces it with: And kiss Violet Markey.
Öncelikle yazarın kalemini bir türlü beğenemedim. Kitap benim için ufak bir hayal kırıklığı oldu. Sadece ben mi böyle düşünüyorum bilmiyorum ama kitap o kadar karışıktı ki karakterlere bağlanamadım ki ben çok kolay karakterlere ısınan bir okuyucumdur. Orada işlenebilecek harika bir konu var ama yazar böyle geciktire geciktire uzata uzata beni bıktırdı açıkçası. Dürüstçe söylüyorum, kitabın yarısına kadar bana göre hiçbir şey aham şaham değildi. Bazı güzel sözler geçti ama böyle içimi ezecek, ya da suratımda saf bir gülümseme belirtecek çok nadir satırlar vardı.
For once, I don't want to be anyone but Theodore Finch, the boy she sees. He understands what it is to be elegent and euphoric and a hundred different people, most of them flawed and stupid, part asshole, park screwup, part freak, a boy who wants to be easy for the folks around him so that he doesn't worry them and, most of all, easy for himself. A boy who belongs-here in the world, here in his own skin. I want epitaph to say: The Boy Violet Markes Loves.
Kitapta geçen bazı sözler çok güzeldi. Zaten kapağından da anlaşılıyor o sözlerin güzel olduğu. Ama bi karışık geldi bu kitap bana. Ana konu ortada mevcut ama yazarın yaya yaya anlatması beni kitaptan soyutlayıp durdu. Kitap boyunca hep beklentimi çok düşürmemek için sonuna doğru yine bana bir şeyler hissettirebilir ve bana dokunur diye umut ettim ve o konuda hayal kırıklığına uğramadım. Kitabın son kısımları bana dokunmasaydı hiç çekinmeden baya puan kırardım. Çünkü okuyorum okuyorum ama kitap beni öyle kendine bağlamıyor ki bir bakmışım bir sayfa okumuşum ama aslında başka bir şeyler düşünüyorum.
I imagine Violet at home right now, on the other side of the computer, her perfect mouth with its perfect coners turned up, smiling at the screen, in spite of everyting, no matter what. Violet smiling. With one eye on my computer, I pick up the guitar, start making up words, the tune not far behind.
I'm still here, and I'm grateful, because otherwise I would be missing this. Sometimes it's good to be awake.
"So not today," I sing. "Because she smiled at me."
İngilizcesi bana göre çok garip bir şekilde karışıktı. Öyle zırt pırt sözlük açmayı hiç sevmem ve bu kitapta inatla açmadım çünkü gereksizce bilmediğim kelimelerin bu kadar sık kullanılması beni sinir etti. Önce yazarın İngiliz olduğunu sandım çünkü After You'nun kaleminde de biraz zorlanmıştım ama yazar İngiliz de değilmiş. Yani kitaba neden böyle harika bir ödül vermişler anlamadım. İntihar üzerine işlenmiş bir konu var elimizde. Ayrıca tabii ki genç karakterlerin birbirlerine olan ufaktan yeşeren aşklarını anlatıyor. Ama çok abartılacak veya çok fena ağlayabileceğim bir kitap olamadı ne yazık ki. Ki ben kitaplarda harbiden çok ağlarım bana dokunursa. Hiç duygulanmadım diyemem elbette. Bir ara boğazım düğümlendi ve gözlerim doldu ama inanın yazar sonlara doğru gerçekleşen olayı daha çarpıcı yazsaydı elimde peçete baya ağlardım.
Genel olarak yazarın kalemini sevdiğimi söyleyemem. Karakterlere de öyle aman aman ısınamadım ama her ikisini de sevdim yine de. Sanırım bana dokunan kısım Finch'in Violet'i intihar etmekten kurtarması ve ona hayatın ne kadar değerli olduğunu gösterip kanıtlamaya çalışırken kendi ruh halinin ne alemde olduğunu aklından çıkarması ve ardından gerçekleşenler. Bazı satırlar biraz daha duygu yüklü yazılsa kesinlikle çok daha beğenebilirdim ki ben çok beğendiğim ve sonlarında ağladığım kitapların yorumlarını yazarken bile gözleri dolan bir insanım. İçime dokunan bazı satırlar daha fazla olsaydı ve yine içinde yüzmek istediğim o anlamlı cümleler yeteri kadar çok olsaydı kesinlikle tam puan verirdim.
Sonuç olarak kitabı okumanızı öneririm. Okurken beni hem sıkan hem de yine de okutan bir kitaptı. Sadece çok kez elimden bırakmam gerekti. Beni bir türlü kendine tam olarak çekemedi. Eğer başından beri akıcı bir şekilde ilerleseydi bir günde rahat bitirirdim. Ama gerek karışık yazım tarzı ve yavaş ilerleyen haliyle kitap orta şekerli farklı bir kitap diyebilirim. Bazı sözlerini çok beğendim gerçekten ve bir ihtimal kitap Türkçe çıktığında şayet ciltli çıkarsa alabilirim. Yazarın ileride çıkacak kitaplarını takip edeceğim ama sanırım kendisini biraz zor seveceğim. Farklı bir konuyu işleyen ve aslında ana konusu aşktan ziyade hayatın değerini ve intiharın detaylarını anlatan bir kitap diyebilirim. Tabii bu o aşk sahnelerinde gözlerimden kalp çıkmadığı anlamına gelmez. Kitabı okuyun ama beğenirseniz de ben niye bu kadar beğendim demeyin. Herkesin zevki farklıdır. Belki size benden daha çarpıcı gelir ve çok beğenirsiniz ki umarım beğenirsiniz de. Şiddetle önermesem de merak ederseniz bir şans verin derim.
4. Resimdeki yazıyı sevdim.. 'Right in the heart'.
YanıtlaSilKapak ve isim de çok başarılı bence. Ama anladığım kadarıyla yazık etmiş :)
Özellikle yabancı dilde bir yayın okurken akıcılık daha önemli oluyor. Konsantrasyonun bozulması daha kolay.
Teşekkürler bu detaylı paylaşım için :)
Rica ederim. Farklı hoş bir kitaptı ama aham şaham diyemem :)
Sillovely de lovely ne word imiş be :)) Ellerine sağlık Betül! ing kitap okumayalı hayli yıl oldu kaldı ki dizi bile izlemez oldum -koreye sardım malum- anca filmlerde işte ;) Ama heveslendim, bir el atsam mı dicem ama unuttum gitti, güvensizlik var :))) +üşengeçlik her zaman :)) Maşallah sana ne hızlısın yahu! ne hızlısın böyle!!!
Sillovely jubbly!!!! hihihiih
Yaziyi begenmene sevindim canimm :) Ben de kore dizilerine taktigimda kitap bile okumuyordum anliyorum senii :)
SilFenom hadi artık gel uzakdoğudan yakın batıya :P
Sil