Kitap Adı: Broken Juliet (Starcrossed #2)
Yazar: Leisa Rayven
Dili: İngilizce
Sayfa Sayısı: 336
Çıkış Tarihi: Nisan 2015
Goodreads Puanı: 4.22/5
Benim Puanım: 1/5
Arka Sayfa;
How do you fix a love that’s been broken beyond repair?
For years, Cassie Taylor tried to forget about Ethan Holt. He was the one great love of her life, and when he failed to return her love, a part of her died forever. Or so she thought. Now she and Ethan are sharing a Broadway stage, and he’s determined to win her back. Claiming to be a changed man, he’s finally able to say all the things she needed to hear years ago, but can she believe him? What makes this time different from all his other broken promises?
Ethan knows he can’t change their tumultuous past, but if he’s going to have any chance of being with the woman he loves, he’ll need to convince Cassie that her future belongs with him.
For years, Cassie Taylor tried to forget about Ethan Holt. He was the one great love of her life, and when he failed to return her love, a part of her died forever. Or so she thought. Now she and Ethan are sharing a Broadway stage, and he’s determined to win her back. Claiming to be a changed man, he’s finally able to say all the things she needed to hear years ago, but can she believe him? What makes this time different from all his other broken promises?
Ethan knows he can’t change their tumultuous past, but if he’s going to have any chance of being with the woman he loves, he’ll need to convince Cassie that her future belongs with him.
İlk kitabını delice eleştirdiğimi hatırlayanlar el kaldırsın! Çünkü gerçekten hiçbir tutulur yanı yoktu ve kitaba dair hiçbir şeyi içime sindirip sevememiştim. Sadece şu son sayfalarda geçen 100 tane seni seviyorum yazısı hariç. Fakat daha sonra bu kitabı çok ama çok beğenenleri gördüm. Dürüstçe söylüyorum. Kendimle çeliştim ve acaba ben mi kitabı pat pat okuyup beğenemedim? Klasik bir Betül olarak suçu kendime atmak istesem de atmadım çünkü gerçekten ilk kitabı hiç beğenmemiştim. O yüzden belki ikinci kitap daha açık ve derin bir üslupla yazılmıştır diye umut ediyordum. Ayrıca ufacık şunu belirtmek istiyorum. Bu kitapların İngilizcesi çok ama çok kolaydı benim için. Hatta ikinci kitapta hiç sözlük kullanmadım. Yani kitaptaki bazı konuları anlamadığım için atlayarak okuduğumu sanmayın. Zaten ne çok konu vardı sormayın gitsin. İkinci kitabı beğenirim ve seriyi severim diye umut ediyordum ama batsın bu seri. İkinci kitap berbattı.
Kitaba tutunmak için çaba gösterdim. Bir şeyleri beğenmeye çalıştım ama o kadar amaçsız devam etti ki. Önce Cassie'ye bir şans daha verip sevmeye çalıştım ama sürekli salaklıkları sayesinde geri debti. Tamam, günümüz hali daha mantıklı olabilir ki ikinci kitapta o halinin de ne kadar mantıksız olduğunu görüyorsunuz. Ama ikinci kitapta bile özellikle de Ethan bunu terk ettikten sonra o kadar salak saçma kendisine zırnık saygısı olmadan hareket ediyor ki bir part daha kendinden soğuttu. Bırak çocuğun burnu sürtsün de sana geri dönsün ama yok yani illa peşinden koşacak. Çocuk dostça bir adım attı mı hemen üstüne atlayacak.
Ayrıca bu kitapla beraber belirtiyorum ki ben bu ikisinin aşk hikayesine aralarında geçen hislerin saf aşk olduğuna inanmıyorum. Sadece şehvet diyebiliriz. Hadi Ethan bir tık gerçekten aşık diyebiliriz. Çünkü çocuk üç yıl boyunca kimseyle çıkmamış. Ama Cassie'nin ağzından geçmişte okuduğumuz yerlerin hiçbirinde Ethan'a olan aşkının derinliğine inanamadım, hissedemedim. Aralarında en ufak bir samimi gerçek bir sahne geçmedi. Tek yaptıkları birbirlerinin üstüne atlamak ve sen benden daha iyisini hak ediyorsun, dün gece bir hataydı gibi salak saçma muhabbetlerdi. Okudukça sinir krizi geçirdim yani. Cassie'nin Ethan'a hissettiği şey sadece hiç tatmadığı ama tatmak için delirdiği şehvet hissiydi, o kadar.
Bir diğer konu ise yazarın dilinin absürt bir şekilde sade olmasıydı. Bu kitap boyunca bana ufak ta olsa ucundan duygu yoğunluğu yaşatan tek şey Ethan'ın ikinci kez Cassie'yi bıraktığında Cassie'ye üzülmem oldu. Bir ara tam üzülecektim hatta üzüldüm de ta ki yine birlikte oluncaya kadar. Ya çocuk seni ikinci kez terk etmiş, sen yine çocuğa karşılık veriyorsun son kez diye. Al böyle kitabı fırlat! Elimde olsa fırlatırdım ama tabletten okudum. Yazarın kalemi çok ama çok sadeydi. Bana dokunan içimi titreten ya da gülümseten hiçbir şey yoktu bu kitapta. İlk kitapta en azından Cassie ve Ethan arasındaki flört sahnelerini okurken atışmalara gülmüştüm ama bu kitap ondan bile yoksundu. Belki türkçeye çevrildiğinde yayınevine göre yazarın kaleminde ufak değişiklikler katıp zengin bir anlatım tarzı kazandırabilirler ama İngilizce yani orijinal hali kesinlikle çok ama çok sadedeydi.
Serinin konusu çok ama çok klişe. Ama yazar bu klişeliği böyle gözünüzü çıkaracak kadar derine sokuyor. Yani mübarek, konu klişe olabilir ama sen farklı bir üslup kullan. Ethan'ı o kadar klişe laflarla doldurma. Tamam, Cassie zaten görebileceğim en salak karakter ama en azından Ethan'ı biraz mantıklı yap da kitap bu kadar sırıtmasın. Ama yazar sanki 2 milyon kişi bu kitabı webden okudu. Artık bu klişe konuyu ne kadar klişe yazmaya devam edersem edeyim bir fark olmaz, bunlar yine okur beğenirler demiş bence.
Sonuç olarak okuduğum en berbat young adult vs. new adult kitaplarından biriydi. Tutunabileceğim sevebileceğim hiçbir şey yoktu. Tam bir şeyler hissederken yine karakterlerin salaklığı yüzünden sinirlendim. Seriyi neden sevmediğimi detaylıca anlattığımı düşünüyorum. Siz kitabı beğenebilirsiniz ama ben o kadar ama o kadar çok bu türde kitaplar okudum artık gerçekten çok seçicilik yapıyorum. Sonuç olarak ilk kitabı beğendiyseniz ikinciyi de okuyun ama ilk kitabı benim gibi beğenmediyseniz yine uzak durun, kesinlikle hiçbir şey kaçırmazsınız.
0 yorum:
Yorum Gönder