Kitap Adı: Ateş Çemberi
Orijinal Adı: In the Afterlight
Yazar: Alexandra Bracken
Sayfa Sayısı: 592
Yayınevi: Parodi
Çıkış Tarihi: 12/2015
Goodreads Puanı: 4.41/5
Benim Puanım: 5/5
Arka Sayfa;
Artık lider benim.
Bütün bir neslin kaderi benim ellerimde.
Kuzeye, tutsak olmuş binlerce çocuğu özgürlüğe kavuşturmaya gidiyorum.
Zihnimi bir silah olarak kullanmaktan
Başka çarem yok.
Kaybedecek zamanım yok.
Hata yapma lüksüm yok.
Çünkü tek bir hata, tüm dünyayı yakıp kavuracak olan bir yangının fitilini ateşleyebilir.
Özgürlük nefesim kadar yakınken bana, biliyorum:
Bunun geri dönüşü yok!
Bütün bir neslin kaderi benim ellerimde.
Kuzeye, tutsak olmuş binlerce çocuğu özgürlüğe kavuşturmaya gidiyorum.
Zihnimi bir silah olarak kullanmaktan
Başka çarem yok.
Kaybedecek zamanım yok.
Hata yapma lüksüm yok.
Çünkü tek bir hata, tüm dünyayı yakıp kavuracak olan bir yangının fitilini ateşleyebilir.
Özgürlük nefesim kadar yakınken bana, biliyorum:
Bunun geri dönüşü yok!
"Teşekkür... ederim." Her bir kelime küçük bir mucize gibiydi adeta.
Ve bir anda ben de ağlamaya başladım. Göğsüme oturan ağırlık verdiğim derin bir nefesle uçup gitti. Başarmıştım. Ömrümde başka hiçbir şey yapmamış olsam dahi bu kadına yardım edebilmiştim. Ona sesini geri vermiştim. Bu defa birinin hayatını mahvetmemiş, ona yardım etmiştim.
Bir gönlümün efendisi seriye daha veda ediyorum. Üç kitaptan oluşan Karanlık Zihinler serisinin son kitabı olan Ateş Çemberi'ni çok beğendim. Zaten hep serilerin son kitaplarında olayları bağlarlar da son kitap her ne kadar sıkıcı olsa da son sayfalar akabinde tam puan vermek isteriz ya o yüzden son kitaplar hep şanslı oluyor. Tabii Ateş Çemberi öyle bir kitap değildi. Kelimenin tam anlamıyla harikaydı. Bazı eksikleri vardı. Yine eleştireceğim kısımları mevcut fakat verdiğim puandan da belli olduğu gibi çok güzeldi yine.
Adın Liam Stewart. On sekiz yaşındasın. Annenle babanın adı Harry ve Grace Stewart. Abinin adı ise Cole, kız kardeşinin de Claire'di. Caledonia'da bir kamptaydın ama kaçtın. East River yandı. Kayboldun. Lodi'de kendi isteğinle kalıyorsun; çünkü Chubs, Zu ve Ruby'yle kalmak istiyorsun. Burada olmak, onlara yardım etmek istiyorsun. Sakın gitme, sana gitmeni söyleseler bile... SAKIN GİTME! Ruby anılarını alabilir ama hissettiğin şey gerçek. Onu seviyorsun. Onu seviyorsun. Onu seviyorsun.
İlk iki yüz sayfa tahminimden daha akıcıydı. Tabii bunun sebebi yazarın bencillik etmeyip okuyuculara Liam ve Ruby'nin sahnelerini serpiştirmesiydi. İkinci kitapla yeni karakterler katılmıştı ama benim gözüm hep Zu'daydı. Üçüncü kitap sayesinde ona da kavuşabildik. Şu kitapta her karakteri sevdim ama Zu'ya ayrı bir bayıldım. Onun çocuksu samimi tavırları ve tüm duygularını dışarı aktabilmesi, ayrıca sevimlilikleri derken onun satırlarını okumayı çok seviyordum. Tabii Chabs desen fevri çıkışlarına ve dostlarına olan derin bağını okumayı çok seviyordum. Diğer yandan Vida karakteri her ne kadar başta gözüme çekilmez gelse de ikinci kitabın ortalarında artık onun içindeki sıcakkanlılığı görmek istiyordum ki üçüncü kitap bunu da sağlamış oldu. Cole karakterini yani Liam'in abisini seri boyunca çok sevemedim. Bir kaç erkek karakter daha vardı elbette. Kitaptaki kadronun geniş olması sıkılmamı da engelledi.
"Ben de seni seviyorum." Yüzünde beliren sırıtışla kızardım. Bu kelimeleri söylemek ne güzeldi. Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni seviyorum.
"Öyle mi?" dedi. "Demek ünlü Stewart çekiciliği seni de esir aldı?"
Kitap boyunca olaylar hep ardı ardına gerçekleşti ama yine hepsinde son yüz sayfada gelişen olaylar puanlamada vereceğim değerin sayısını sağladı. Son kitapta ise yine son sayfaları hayran hayran okudum ve kitapta genel olarak gelişen olayları sevdim. Tam puanı hak ediyordu elbette ama eksikleri de mevcuttu. Mesela tüm olayların çözülüp feraha kavuşmaları kısmını daha detaylı anlatabilirdi yazar. Bunun dışında ufak da bir spoiler kısmım olacak. Seri gerçekten çok güzeldi. Bayıla bayıla okudum. Favori kitabımı sorarsanız belki ilk ve son olacak ama üç kitaptan oluşan bu seride benim favori kitabım Karanlık Zihinler'di. Yazar seriye harika bir şekilde giriş yapmış. Karanlık Zihinler'i övsem doyamam sanırım. Buz Kapanı, ilk kitaba göre bir tık aşağıdaydı. Ateş Çemberi'ni Karanlık Zihinler kadar beğendim de beğenmedim de biraz ortadayım. Sonuç olarak seride en çok Karanlık Zihinler'i beğendim ama elbette genel olarak çok güzel bir seriydi. Distopya türünde biri öneri istediğinde aklıma gelebileceklerin en başlarında. Seriyi bitirdiğim için içim de rahat. Kitap bekleme derdi de yok. Filmi çıkar umarım çünkü satırları okumakla hayal gücümde oluşturduğum sahneler birbirinden harikaydı. Yazarın kalemini sevdim ama biraz daha sıkmasın yazarken. Onun dışında çeviriyle de alakalı tabii ama Ruby'in düşüncelerini çok gerçekçi aktarabilmişti. Alexandra Bracken'in Passenger serisi de çıkmış ve Parodi yayınları tarafından 2016 yılı içerisinde yayınlanacakmış. Merakla bekliyoruz artık. Olur da Karanlık Zihinler serisine raflarda rastlarsanız ve içinizde azıcık bilim kurgu sevdası varsa kuşkusuz alın. Serinin tüm kitapları kalındı ama üç yüze geldikten sonra her seferinde aktı gitti elimde. Hem de son yüz elli sayfa her kitapta pat diye bitti. Uygun fiyatları ve mükemmel çevirisiyle Karanlık Zihinler serisini gönül rahatlığıyla öneriyorum.Serinin sonu itibariyle; Siyah da bir renktir dostlarım :)
Double Spoiler: Seriye dair çok az içimi dökeceğim. İlk kitabın sonlarına doğru baya ağlamama rağmen ikinci ve üçüncü kitapta öyle ağlayamadım. İkinci kitapta seriye katılan Jude karakterinin ölmesini hiç beklemiyordum. Öfkelendim ama ağlayamadım çünkü yazarın sanki tüm ikinci kitap boyunca bizden sakındığı duygusallığı bir karakterin ölümüyle bağdaştırması beni öfkelendirdi. O yüzden Jude'un ölümüne üzülsem de aman aman bi gözlerim dahi dolamadı. Ayrıca üçüncü kitabın sonu çok güzeldi ama keşke olayların çözülmesini biraz daha uzadıya anlatsaydı. Code'un ölümüne de üzülemedim. Bana sorarsanız yazar sırf herkes hayatta kalmasın diye öldürmüş onu da. Sonuçta Code kolay ölecek bir karakter değildi ve onun ölümüyle de hiçbir olay feraha kavuşmadı sonuçta. Vida ve Chubs karakterlerinin birbirine tutulması çok tatlış olmuştu ama. Zaten Zu'nun konuşması ve Liam'la Ruby'in arasındaki romantik sayfalar ayrı harikaydı.
Sevdiğim sayfalarına işaretlediğim. Bir gün seriyi özlersem açıp okuyup bugünlerde bu seriyi okuduğum zamanları hatırlayabileceğim işaretler eklemiş oldum kitaplara. Bayadır historical aşk romanı okumadığım için biraz e-kitaplara gömüleceğim. Ama haftaya yine damlarım kitap yorumlarımla. Görüşmek üzere :)
Sabırsızlıkla bekliyoruz. E kitapları merak ediyorum :)
YanıtlaSilE- kitaplar yorumlarimi pek buraya yazmiyorum ama begendigim kitaplara dair bir yazi yazmak var aklimda :)
SilBu kitabı biliyorum ama okumadım henüz. :) Bu arada benim de bir kitabım çıktı!! :)
YanıtlaSilSevgiler... :)
Seriyi okumanizi tavsiye ederim. Kitabinizda başarilar :)
SilBi türlü okumaya fırsat olmadı bu kitabı :/
YanıtlaSilKesinlikle okumalısın. Ben de hiç uzatmadan aldığım gibi okumaya başlamıştım seriyi :)
SilYa ama daha Karanlık Zihinleri okumadım ki :/
SilHem son yazımı okuduysan Suç ve Ceza'yı da yetiştirmem gerekiyor :/
Tabii Karanlik Zihinleri once okumalisin. Suç ve cezayi henuz okumadim. Kitap hakkinda yorumunu okursam cok sevinirim. Keyifli okumalar :)
Sil