Kitap Adı: Tehlikeli Kızlar
Orijinal Adı: Dangerous Girls
Yazar: Abigail Haas
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Sayfa Sayısı: 375
Goodreads Puanı: 4.15/5
Benim Puanım: 3/5
Arka Sayfa;
Lisedeki son yılları bitmişti. Anna, erkek arkadaşı Tate, en yakın arkadaşı Elise ve diğer yakın arkadaşlarıyla birlikte, hayatlarının en güzel yaz tatilini yaşayacaklarını düşündükleri Aruba’ya doğru yola koyulmuşlardı.
Ancak tatil sırasında Elise vahşi bir cinayete kurban gittiğinde, Anna kendisini yabancı bir ülkede, çok ağır ve küçük düşürücü suçlamalarla baş etmeye çalışırken bulmuştu. Arkadaşının katilini bulmaya kararlı olan Anna, kurduğu dostluklarla, gerçeğin güvenilmez doğasıyla ve aşk acısıyla ilgili korkunç şeyler keşfedecekti.
Yargıcın kararını bekleyen Anna'nın etrafındaki herkes onun suçlu olduğunu düşünüyordu ancak hiçbirine güvenilemezdi. Gerçek hikâye ise, kimsenin aklına gelmeyecek kadar şoke ediciydi...
Ancak tatil sırasında Elise vahşi bir cinayete kurban gittiğinde, Anna kendisini yabancı bir ülkede, çok ağır ve küçük düşürücü suçlamalarla baş etmeye çalışırken bulmuştu. Arkadaşının katilini bulmaya kararlı olan Anna, kurduğu dostluklarla, gerçeğin güvenilmez doğasıyla ve aşk acısıyla ilgili korkunç şeyler keşfedecekti.
Yargıcın kararını bekleyen Anna'nın etrafındaki herkes onun suçlu olduğunu düşünüyordu ancak hiçbirine güvenilemezdi. Gerçek hikâye ise, kimsenin aklına gelmeyecek kadar şoke ediciydi...
Kitap harika bir girişle başlıyor. Gerilim tarzı filmlerde ilk sahneye bir telefon sahnesinden bölük börcük arkadan gelen korku nidalarıyla başlanır ya; bu kitabın da en başında aynı şekilde polisle geçen bir konuşma geçiyor ki zaten sırf bu konuşmanın arka perdesini öğrenmek istemek için hemen hızlı ve kalite bir başlangıçla sayfaları çeviriyorsunuz. Kitabın ana konusu Anna'nın en yakın arkadaşı Elise ve sevgilisi Tate'in dahil olduğu arkadaş grubuyla birlikte evlerinden uzak bir adaya tatile gitmelerini anlatıyor. Tabii bu tatil sona ermeden Elise bir şekilde vahşice öldürülüyor ve bu cinayetten hüküm giyecek olan suçsuz kişi de en yakın arkadaşı olan Anna. Hem geçmişten yani ikilinin tanışma evrelerinden hem de günümüzde soruşturmanın nasıl devam ettiğine dair oldukça detaylı bölümler okuyoruz. Geçmiş kısımlarda bu kadar detaya girilmesi arada sıkılmamı sağladı. Kitabı henüz yarılamadan katili aklımda tahmin etmeye çalışmıştım ama düşündüğüm gibi ilerlemedi. Hukuk yasaları konusunda yazarın kalemi çok kaliteliydi çünkü kadın araştırarak ve gerçekçi yazmış. Kitabı baştan sona çok severek ve sıkılmadan merakla okudum fakat bunun baş etkeni en sonunda her şeyin ortaya çıkacağına kuvvetli bir ihtimal vermemdi.
Son sayfalara doğru Anna'nın hüküm yiyeceği suçu o kadar büyük bir heyecanla okudum ki; satırlarla ellerimi kapayıp okudukça elimi geri çektim. Kitap boyunca öyle çok kişi atıp tutup başka bir şey ortaya sürüyor ki bunların hepsinin mantıklı bir sonuca varmasını beklemeniz gitgide imkansızlaşıyor. Anna'nın yalan olarak söylediği şeylerin başka biri tarafından ciddi bir tasdikle doğru olarak ortaya koymasının aklımı karıştırmasına hiç izin vermedim. Anna'ya her zaman inanmayı amaçladım çünkü kitabı baştan sona onun ağzından okuduğumuz süreç boyunca böyle bir şeyi yapmasına hiç ihtimal vermedim. Kitabın cinayete dair en kilit noktası o gün evde Elise sabahtan akşama kadar odasından çıkmamışken Anna ve Tate'in kısa süreliğine eve döndüklerinde ne yaptıkları. Kitap boyunca Anna duş aldığını ve Tate de odada onu beklediğini söylüyor. En sonunda nihayet son bölümde bu kısmın gerçek yüzü ortaya çıkıyor. Peki neye yarıyor biliyor musunuz? Hiçbir şeye yaramıyor çünkü kocaman bir çöp. Son bölümü o kadar beklenmedik bir yerden vuruyor ki tüm kitap boyunca okuduğumuz hiçbir şeye anlam yükleyemiyoruz. Hangi kaba koyarsam koyayım tahminlerim hiçbir yere sığıp bir manaya ulaşamıyor. Delillerden birine anlam versem başka bir delil katıksız bir saçmalığa dönüşüyor. Büyük bir hevesle okudum ve her dair her şeyin o son bölümle ortaya döküleceğine inandım ama resmen kendimi avutmuşum. Rica ediyorum böyle ipucu verdiğini sanarak yazmasın yazarlar. Son bölümün çok vurucu olduğunu yazarak övgülere sığdıramayanlar var ama bana göre keşke üstün körü yapayım derken bu kadar elini gözüne bulaştırmasaydı yazar. Bu kitap beni hayal kırıklığına uğrattığı için gerçekten üzgünüm. Benim sevemediğim ortada ama öylesine övenler var ki belki siz beğenebilirsiniz. Heyecanlı okumalar..
Delillerden hangisine anlam veremediğini anlamadım.Anna'nın cinayet saatinden birkaç saat sonraki halleri,polislere karşı soğukkanlı olması,kitabın hiçbir yerinde-kendi kendine,iç sesiyle- onu ben öldürmedim dememesi ve en önemli kanıt:Anna ve Tate'in parmak izleri olan bıçak.O pentagram kolye ayrıntısı da kanıtları daha da pekiştirdi bence.
YanıtlaSil