Kitap Adı: Yolum Aşka Düştü
Yazar: Meral Kır
Yayınevi: Aspendos
Sayfa Sayısı: 496
Puanım: 4/5
Arka Sayfa;
“Bir daha dünyaya gelirse âşık olacağı adamı insan ırkından seçmeye karar veren, şaşkın akademisyen Sena Tekin ve önce Sena’yı öpüp sonra, “Pardon, ben senin ağabeyin sayılırım,” diyen Ahmet Sancaktar’dan soluksuz okuyacağınız bir roman…
AŞK, ZOR OYUNLARI SEVERDİ AMA BU BİR OYUN DEĞİLDİ; BU, TUTKUYA YENİK DÜŞENLER İLE YOLU AŞKA DÜŞENLERİN SAVAŞIYDI.
Severek yaptığı bir işe, harika bir nişanlıya ve güzel dostlara sahip olan Sena’nın tüm hayatı televizyonda izlediği bir haberle alt üst olur. Özenle kurduğu dünyası yavaş yavaş yıkılırken, hayatını geri alacağına dair tüm umutlarını kaybetmenin eşiğine gelir. Ancak Sena’yı asıl korkutansa, yıllardır âşık olduğu Ahmet Sancaktar’ın onu korumak için her şeyi göze almasıdır. Çünkü artık genç kızın hem hayatı hem de kalbi tehlikededir… Ünlü ve zengin Sancaktar Ailesi’nin hırçın, asabi ve ukala olarak tanınan üyesi Ahmet Sancaktar’ın sevdikleri için yapamayacağı şey yoktur. Ancak girdiği amansız kovalamacanın içinde Sena’yı korumak için yaptıkları kendisini bile şaşırtırken, Ahmet’i asıl korkutan şey ise ayağına dolanan aşktır. Karanlıktaki düşmanla savaşmak mı, yoksa aşka karşı gelmek mi daha zordu? Yaşayıp görmekten başka şansı yoktu…
Dün gece bir oturuşta bitirdiğim bu güzelim kitabın yorumuyla herkese merhaba! Meral Kır uzun zamandır merak ettiğim bir yazardı ve sonunda bir kitabını okuyabildim. Aşk romanlarında çok seçici biri olarak ve ne yazık ki tecrübe ettiğim kadarıyla yeni türk aşk romanı yazarlarında hep beni kitaptan soyutlayacak unsurlar fazla gözüme battığı için daha çok eleştiri içerikli yorumlar yaptığımdan bu kitap bal gibi geldi. Yazarın olgun ve mantıklı kalemini çok beğendim. Bu buraya yakışmamış, oldu mu şimdi gibi beni rahatsız eden hiçbir şey yoktu. En çok beğendiğim kısım da elbette karakterlerin duygu geçişlerini bana aktarmayı başarmış olmasıydı. Özellikle de yan karakterlerden birinin son nefesini vermesine tanık oluyoruz. Ve yazarın orada kullandığı cümleler beni çok etkiledi. Açıkçası bu tip aksiyona sahip bir kitap beklemiyordum. Sena'yı girdap gibi içine çeken derin bir gizem kurgusuna sahipti. Önce nisan ayında gerçekleşen feci olaya şahit oluyoruz ama sonra beş ay öncesine giderek tamamen farklı bir kısımdan başlıyoruz. Aslında bu gizem kurgusuyla ilgili benim bariz tahminlerim vardı. Çok azı doğru çıktı, mesela kitabın son yüz sayfasına kadar asıl olay oymuş gibi gösterildiğinde inanmakta güçlük çektim çünkü yazar sizi bu gizemli konuya o kadar kaptırıyor ki asıl arkasında yatan şeyin bu kadar basit olmadığını tahmin edebiliyorsunuz. Barındırdığı aşk hikayesine gelirsek uzaktan klişe gibi görünse de yazarın dokunuşlarıyla kendini bu durumdan sıyırabilmişti. Sena karakterini çok sevdim. Ahmet karakteri de iyiydi ama kendisine büyük bir hayranlık duymadım. İkisi arasında filizlenen aşkı ve birbirleriyle atışmalarını severek okudum. Yalnız kitabı elimden bırakamadım çünkü gerçekten o gizemli olayın asıl yüzünü çok merak ederek okudum. Sonuç olarak çok beğenerek okuduğum tam tadında bir romandı. Ah keşke bu yazar beni sarsacak bir de tarihi aşk romanı yazsa... Yazarın diğer kitaplarını da yakın zamanda yorumlarım umarımm.
0 yorum:
Yorum Gönder