13 Ağustos 2016

,

Program - Suzanne Young | Kitap Yorumu

Kitap Adı: Program
Orijinal Adı: The Program (The Program #1)
Yazar: Suzanne Young
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 400
Goodreads Puanı: 4.07/5
Benim Puanım: 4,5/5
Arka Sayfa;
HASTALIK: İNTİHARLA SONUÇLANAN PSİKOLOJİK SALGIN
TEDAVİ: SİLİNEN ANILAR
Sloane kimsenin gözü önünde ağlamaması gerektiğini bilir; özellikle de intihar salgını tüm ülkeye yayılmışken ve böylesi bir tepki onun tek tedavi olan Program’a yollanmasına sebep olabilecekken. Sloane Program’dan dönen herkesin boş bir sayfaya dönüştüğünün farkındadır. Çünkü depresyonlarıyla birlikte anıları da gitmiştir.
Sürekli gözlenen duygularını gizlemek için elinden geleni yapan Sloane sadece James’le beraberken kendisi olabilmektedir. James ikisini de güvende ve Program’dan uzak tutmaya söz vermiştir, Sloane ise aşklarının her şeye dayanabileceğini düşünmektedir. Ama birbirlerine verdikleri sözlere rağmen gerçeği saklamak gittikçe zorlaşır; ikisi de günden güne zayıflamakta, depresyon sinsice ilerlemektedir.
VE PROGRAM PEŞLERİNDEDİR.

Marjinal kapağı ve konusuyla baya dikkatimi çeken bir kitaptı ve iyi ki satın almışım. Gerçekten büyük beğeniyle ve merakla okudum. Öncelikle kitapta ana kurguya dair iki durum vardı ki kendini harika sıyarabilmişti. İlki karakterlerin kitabın başında biz okumaya başlamadan aşklarını derinden yaşamaya başlamış olmasıydı. O yüzden kitapta ilerledikçe yeni filizlenen bir aşkı okumaktan ziyade birbirine ikinci kez aşık olan bir çifti okuyoruz. İkincisi ise bu tip kitaplarda hep ortadaki acımasız ve nedeni belli olmayan olay ortadan kaldırılmaya çalışılır. Bu kitapta bundan çok asıl olayın başkarekter kızımızın başına gelmesini okuyoruz. Bu intihar olayının bir hastalık gibi neden yayıldığının gerçeğini işlemiyor. Kitabı çok beğendim çünkü her ne kadar az çok olayları önceden tahmin etsem de farklı konusuyla öne çıktı benim için. Sloane karakterinden daha çok James'i sevdim ya da ikisinin ilişkisini çok sevdim desem daha doğru olur. Aralarındaki atışmalar ve James'in şakaya vurduğu azgın hallerini okumak çok eğlenceliydi. En büyük beğeniyle okuduğum satırlar ikili arasındaki ilişki dışında elbette asıl konumuz olan hafızanın sıfırlanması olayını bizzat Sloane'nin ağzından okumaktı. Ama dostlar ben şurada bir duraksadım. Tuhaf hareketler sergilersen programa alınacağını biliyorsun. Programa gidersen sevdiğin çocuğu dibine kadar unutacağını da biliyorsun. O zaman sevdiğin çocuğun başına üzücü bir olay geldiğinde, öyle mevlam kayıra kendini salıp umursamamak yerine ne olursa olsun enerjik ve depresif görünmemeye çalışmalı değil misin? İşte bu kısmı çok güzel eleştiriyorum çünkü yazar benim görüşümce Sloane'yi bir an önce programa postalamak konusunda aceleci ve mantıksız davranmıştı. Hayır, Sloane'nin aşkı konusunda ne kadar güçlü bir karakter olduğunu bilmesek hastalığın eline düştü falan diye bahane edebiliriz ama hayır. Kitabı hiç sıkılmadan, elimden bırakmak istemeyerek okudum. Tam puan vermiyorum çünkü her ne kadar beğeniyle okusam da ağzımdan büyük şaşkınlık nidaları kapamadı. Tam puan verirsem dolu dolu olmayacağı için yarım puan kırıyorum. Sonunu da tam istediğim gibi değildi. Bunların dışında kitabı çok beğendiğimi söyleyebilirim. Buyurun okuyun elbette öneririm.

Parmağımdaki pembe yüzüğü, bileğimdeki silinmekte olan yara izini bakıp gülümsedim ve bu noktaya gelmek için çok şey geçirdiğimi düşündüm. Ve asla geri dönmeyecektim.

0 yorum:

Yorum Gönder