Ağustos Ortası Okuma Maratonu / 1. Gün
Uzun zamandır herhangi bir maratona veya mime katılmıyorum. Eski blogger hallerimi özlemeye başlamıştım ki sonunda inat edip laptopun başına uzun süreli oturdum. Bu maratonu çok severek takip ettiğim Gözde'nin Okuyan Muggle blogunda ne yazık ki dün gece rastladım, o yüzden aslında ilk günü kaçırmış durumdaydım ama dayanamayıp bana göre en kötü sonlu beş kitabı özetlemek istedim.
Bugüne kadar blogumda Colleen Hoover'un neredeyse tüm kitaplarını yorumladım. Bu da yazarın en son çıkan ve benim okumak için kıvrandığım harika kitabıydı. Fakat kitabın sonunda o kadar ağladım, bana o kadar dokundu ki, keşke başka bir sonla bitse de beni mutlu edip kitabın sonunu hatırladıkça böyle içimi hüzünle doldurmasaydı..
Bu kitabı beğenerek okumayı çok fazla umuyordum ama yazarın kalemi, melankolik karakterler falan beni kitaptan aşırı soğutmuştu. Bir tek sonundan umudum vardı ama sonu o kadar, o kadar klişe, o kadar melodram yazılmıştı ki beni büyük hayal kırıklığına uğratmıştı. Aslında kitabın tam da son cümlesi baya hoşuma gitmişti çünkü ikinci kitaba dair umut vadediyordu. Ama lütfen, ne olursa olsun o klişe lunapark sahnesini zihnimden silemem.
Leigh Bardugo, Kargalar Meclisi'yle birlikte kalemine manyak aşık olduğum bir yazar. Fakat Gölge ve Kemik serisi açık ara en sevmediğim fantastik serilerden biriydi. Seride en çok sevdiğim ve beni son kitapta fena ağlatan tek karakter Karanlıklar Lordu'ydu. Onun dışında ne işlenişini, ne de baş karakterlerini beğenmiştim. O yüzden bana göre de her ne kadar sonu kötü bitmese de benim zannımca kötü bir sonud.
Herkesin övmelere doyamadığı ve popülerliği sayesinde ülkemizde çok fazla kişinin ilk İngilizce kitaplarından biridir. Fakat benim okurken zorlama betimlemeleri ve ilerleyişi bakımından beğenmediğim bir kitaptı. Kitabın asıl ilgilendirmesi gereken konu karakterlerin düşünceleri olması gerekirken, sürekli başka şeylerden söz etmeleri ve özellikle de sonunu aşırı kötü bulduğum için bu kategoriye koymasam olmazdı.
En, en, ennn nefret ettiğim yeni yetişkin serisidir kendisi kesinlikle. Sonu normal olarak kötü bitmemişti ama bu iki gerizekalının ayrılmasını her şeyden çok isterdim. Fakat bu mümkün değil, çünkü ikisi de aşk sandıkları şeyin şehvet olduğundan habersiz, saçma bir yazarın elinden çıkma iki karakter. Sonundan, başından, karakterlerinden her şeyinden nefret ediyorum bu serinin.
İlk kitabı okumadım henüz ama ben ağlatan, bana dokunan sonları daha çok seviyorum. Sanırım okumalıyım :') Grisha kötü mü bitti ya, çok hevesliyim o seriye başlamak için ama... Yine de hiçbir seri Uyumsuz kadar kötü bitemez herhalde :D
YanıtlaSilBen de bana dokunan sonları çok severim ve kötü demem son için ama bu kitabın sonunda bir karakter sayesinde o kadar mahvoldum ki farklı bir şey olsaydı çok sevinirdim. Uyumsuz son iki kitabı henüz izlemedim. Nasıl bitmiş çok merak ediyorum o kadar çok söyleniyor ki bu :D Grisha genel olarak kötü bitmedi ama benim gözümde seri her türlü kötüydü, sonu da o yüzden elbette :D
Sil