Herkese tekrardan merhabalar siz beni görmeyeli ne kadar üşengeç olduğumu bir bilseniz. En son haziranda neler yaptığımı özet geçmiştim ve temmuzda full Trabzon'daydım. Oradaki harika anılarıma dair uzun bir yazı yazmayı düşünüp sürekli erteledim ve sonunda vazcaydım. Bir ay boyunca şehir dışında internetsiz bir yerde olduğum için tüm blog yazılarım ve kitap yorumlarım gecikti. Hala girmediğim bir sürü yorum var. O yüzden artık daha fazla uzatmayıp "Benden Nameler" kısmına bir yazı bırakmak istedim. Eylülün başında aileme büyük ısrarlarla yalvarmam sonunda İstanbul'a döndük. Şayet ben istemeseydim onlar iki hafta daha kalıp benim delirmeme şahit olacaklardı. Eve döndüğüm gibi kitapçıları gezmeye başladım. Önce Diana Gabaldon'un Yabancı serisinin ilk kitabının ilk baskını sahaflarda aramaya koyuldum. Daha sonra tek başıma ilk defa Taksim'e gidip oralarda takıldım ve hayatımda ilk defa kitapçıda tanıştığım biriyle ayak üstü bir saat kadar İngilizce sohbet ettim. Çok ani gelişen bir şey oldu ve kendisiyle hala snapchat üzerinden arada mesajlaşıyoruz. Tabii ki eve döndüğüm için hemen tüm arkadaşlarımla görüşmeye adadım kendimi.
Ayrıca eylülün başında direk step'e yazıldım çünkü Trabzon'da her ne kadar yemek çok az yesem de kıvır zıvırdan bir buçuk kilo geri almıştım. Haftanın üç günü akşamları step derken baya güzel geçti spor açısından. Tam bir senedir görüşmediğim iki arkadaşımla bir araya geldik. Kız kardeşimle çoğu arkadaşımız ortak olduğu için baya kalabalık ve çok hoş buluşmalar oldu.
Uzun zaman sonra Dem Karaköy'e gittim kız kardeşim ve kuzenimle. Yine çok güzel meyveli bir çay içerek o samimi kafede saatlerce oturup sohbet ettik.
Aylar ve aylar sonra ilk defa kore dizilerine birazcık dönüş yaptım. Cheese in the Trap ve Uncontrollably Fond dizilerini izledim, ikisine de çok güldüm. Kesinlikle öneririm. Küçük kız kardeşimi koluma takıp bir gün Akasya avm'ye gidip ingilizce kitap bakmaya, bir gün de Kuzguncuk'a gidip öylesine gezdik. Benimle gezmeyi baya seviyor. Yalnız gezmeyi seven biriyim ama kız kardeşimle takılmak da ayrı hoş oluyor.
Ve asıl bombaya gelirseeeek son lise sınavıma girdim ve artı altı puan fazladan alarak liseyi açıktan bitirdimmmm. Evet arkadaşlar bu nasıl bir sevgi, mutluluk bir bilseniz. Görünce sevinç çığlığı bastım. O sınav günü benim için aşırı stresli geçmişti ve hava çok sıcaktı. Sınav yerim çok uzaktı ve yürüme gittiğim için eve gelince bitap düşüp durdum. Ama sonucunda okuduğum kitaplardan çıkardığım ders notlarıyla Tarih 5 haricinde çözdüğüm tüm sınavlardan geçerek ailemi gururlandırdım. Şaka yapıyorum tabi ki, liseye yazıldığımdan beri son iki senede çalıştığım gibi çalışsaydım çoktan bitirmiştim. Beş senede açıktan liseyi bitirmek çok gurur duyulası bir şey değil.
Annaneme temizliğe gittik, sonra teyzeme gidip uzun süreden sonra pasta tatlı yaptım. Tabii ki kuzenlerimle çok çok vakit geçirdim yine. Ayrıca şu güzel ağustos ayının en güzel pazarlarından birini yeni köprünün açılımına gittiğimiz mükemmel bir trafiğe kurban ettik. Tam ayın sonlarına doğru da Almanya'dan teyzemler geldi ve onları görmeye gittik. Sonra kuzenim Mahmut bize kalmaya geldi ve ardından Büyükada'ya gidip deliler gibi bisiklet sürüp, dönüş vapurunda manyaklar gibi ağrıyla uyuduk.
Anlayacağınız yorucu ama tüm yakınlarımla ve dostlarımla görüşebildiğim için mükemmel bir aydı. Elbette yine bir sürü kitap okudum. Ağustosta İngilizce kitaplara öncelik verdim ve zorlansam da The Raven Cycle serisini bitirdim. Ayrıca şuanki yani eylül ayı benim son özgür ayım. Tam yedi ay boyunca ağzına kadar dolu bir programım olacak, neden bu kadar dolu olacağımı da eylül yazısında detaylıca anlatırım. Ve de üniversite bu sene açıktan yazılabilecek miyim hala şüpheli. İlahiyat seçmeleri kapandığı için ucundan yetişirsem iki senelik psikoloji düşünüyorum. Bu yazıyı geç yazıyorum ama emin olun eylül ayım daha on gün olmadan yine dolu dolu geçti. Bir daha ki ayla ilgili satırlarımla görüşmek üzere!
Snapte bol bol gördüm bu yaz seni:D Ben bu yaz tatil değil de daha çok ev oturması tatili yapmış oldum. Diziler, kitaplar derken de tatil bitti.
YanıtlaSilŞu ingilizce konuşma konusunda iki üç tavsiye almak istesem? İngilizce sıfır değil ama konuşamama ve aslında konuşacak kimsemin de olmayışından mütevellid böyle bir 'biliyor ama konuşamıyor' durumunda olanlardan biriyim. Bilemedim yinede...
http://ohyoulovemetoo.blogspot.com.tr/2016/05/ingilizcemi-nasl-gelistirdim.html yazımda her şeyi yazmış bulunmaktayım. İlk ingilizce okumaya da basit kitaplarla başlayıp gitgide zorlara geçtim :)
Sil