Kitap Adı: Bana Dokunma
Orijinal Adı: Shatter Me (Shatter Me #1)
Sayfa Sayısı: 388
Goodreads Puanı: 4.02/5
Benim Puanım: 3/5
Arka Sayfa;
Juliette tam 264 gündür kimseye dokunmadı.
En son birine dokunması bir kazaydı. Ama Yeniden Kuruluş onu cinayetten içeri tıktı. Juliette’in dokunuşunun neden bu kadar ölümcül olduğunu kimse bilmiyor. Kimseye bir zarar vermediği sürece bu durum kimsenin de umurunda değil çünkü dünya zaten perişan durumda. Her gün yeni bir hastalık ortaya çıkıyor, gıda sıkıntısı had safhada, gökyüzünde tek bir kuş kalmadı ve bulutlar garip bir renkte.
Yeniden Kuruluş, yeni düzenin tek çare olduğunu iddia ettiği için Juliette’i bir hücreye kapattı. Hayatta kalan bir avuç insan
ise savaş naraları atıyor. İşte bu yüzden Yeniden Kuruluş fikir değiştirmek üzere. Juliette onlar için mükemmel bir silah olabilir. Juliette, yeni düzenin tek silahı olabilir.
Juliette karar asamasında. Ya bir silah olacak. Ya da bir asi.
Tahereh Mafi, Bana Dokunma’da yürek burkan bir romantizmle distopya türünü bir araya getiriyor. Juliette’in iç dünyasını
yenilikçi bir üslupla metnine yansıtan yazar, okurları Juliette’in zihninin içine davet ediyor.
Uzun süredir okumak istediğim bir seriydi ve çok övüldüğü için ne kadar beğeneceğimi merak ediyordum. İlk yüz elli sayfa kadarı çok güzeldi. Zaten Juliette'nin özel gücü kitabı sıyırabilecek kadar farklı olmasını sağlamıştı. Önce Adam'la tanıştık ve ben her zaman ilk karşılaştığım karakteri bağrıma basarım. İkili arasında gelişenler oldukça heyecanlıydı ama kitap tabii ki Warner katılınca bi anlam kazandı. Normalde Juliette ve Adam'ın aşkını dibine kadar savunurdum ama onlarınki hiçbir zorluğu aşmadan meydana gelen bir aşk. Zaten önceden birbirilerini tanıyorlar ki bu geçmiş kısmı da klişeydi. Adam ve Juliette aşkı bazı sınavlardan geçip daha derin olduğuna beni inandırırsa gözümde değer kazanabilir. Adam karakterini sevdim ama aman öyle aman böyle diyemem. Evet, ilk defa yan erkek karaktere kayıyorum çünkü Warner her bakımdan yazarın bize sakladığı gibi bir şeydi. Ne zaman o çıksa heyecanlanıyorum çünkü Adam ve Juliette arasında geçenler her kitapta okuyabileceğimiz kadar sıradan türden.
"You can't touch me," I whisper. I'm lying, is what I don't tell him. He can touch me, is what I'll never tell him. Please touch me, is what I want to tell him.
Distopik türden bakılırsa aşırı yavan bir kitap. İnsanlığın sonu gelmeye yakın ve bu türe sahip her seride olduğu gibi bir kötü taraf, bir de gizli bir örgütlenme mevcut. Distopikten ziyade aşk kısmı çok ağır basan bir konuya sahip. Juliette'ya kimin sahip olacağı açık ara belli ama Warner ile aralarında neler geçecek kıvranıyorum okumak için. Juliette desen gücü dışında pek kayda değer bir karakter değil çünkü biraz mızmız biri. Küçüklüğünden beri yaşadığı şeyler onu güçlü yapmak yerine daha da duygusala büründürmüş. Ailesinin tavırlarını falan içine gömmesi şart artık. Ayrıca çok iki taraflı dengesizdi. Adam'a dair Warner'ın ağzından duyduğu şeylerden sonra bir öyle bir böyle. Adam'dan kendi tiksinmesi gerekirken, geçmişini öğrendiği için Adam ona kötü bakar diye korkuyordu. Kendini geliştirmesi gereken bir karakter. Adam da aklı başında ve kendisine garezim yok, hatta seviyorum da lakin Warner tam beklediğim psikopat ruhlu aşık.
Serinin novella kitaplarını üç kitabı bitirince okuyacağım çünkü spoi yemek istemiyorum. İngilizcesi normale göre kolaydı, zaten ağır değil normal bi distopik havası bile zor olan bir ilk kitaptı. Seriye giriş kitabı olarak çok daha güçlü ve heyecanlı olmasını beklerdim. Geri kalan kitapların daha güzel olacağını umuyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder