19 Aralık 2015

Aralık Ayında Neler Yapıyorum

Aralık'a çoktan merhaba dedik. Az kaldı 2015'e de veda ediyoruz. 2015 yılının benim için nasıl geçtiğine dair de bir yazı yazarım sanırım. Asıl konumuz aralık ayında neler yaptığım. Utanarak söylüyorum ama uzun zamandır İngilizce öğrendiğim halde ayları oturtmakta hala sorun yaşıyorum. Hele de son dört ay bende baya bir karışıyor. Arapça'da ise aynı şekilde ayları ve günleri çok karıştırıyorum. Aslında başına bir kere otursam halledeceğim ama nerede? Evet, ne diyordum? Neler yapıyorum? Arapça lisan kursuma devam ediyorum. Şu anda fiilleri işliyoruz. Fiili mazi bitti ve fiili müzarinin çekimlerine geçtik. Artık uzun cümleler bile kurabiliyoruz. Fiiller gramere girdiği için ve benim beş seneye yakın bir Arapça gramer bilgim olduğu için fiillerde zorlanmıyorum. Bana sorarsanız Arapça, İngilizce'den her türlü daha zor. Hocamız bir şeyi çevirmemizi istediğinde önce İngilizcesini düşündüğüm bile oluyor. Sanırım bu gidişle bana alzaymır uğrayamayacak. Sürekli aklımdan fıldır fıldır çeviriler dönüyor. Ki inşallah şubat itibariyle Fransızca kursuna başlarsam benden mutlusu kalmayacak. Arapça kursuna Eylül'den beri gidiyorum ve inanın ben bile şaşırıyorum şu ana kadar öğrendiğimiz onca şeye. Tabii benim bir açığım var. Oturup kelime ezberi yapmıyorum. Bu yüzden zırt pırt kelime manalarını kız kardeşime soruyorum. Elbette o da benimle birlikte. Geçen sene İngilizce'ye de beraber gitmiştik. Tabii bir de sabahları kuran ve Arapça gramer derslerim var. Gramer derken şu anda beşinci kitabı yani avamili bitirmiş bulunmaktayız. Bu yüzden artık terkibe geçtik. Şimdiye kadar yaklaşık yirmi beş tane cümle çözdük. Artık karşımıza farklı bir şey çıkmadığı sürece gayet kolay kendimiz çözebiliyoruz. Bu sene bitmeden önce bir de Halebi Sağır'ı bitirerek tüm fıkıh kitaplarını elden geçirmiş olmayı istiyorum. Tabii ki yazdığım kitap isimlerinin çoğunu anlamadınız. Bir gün Arapça gramer ve fıkıh kitaplarını yaparsanız anlarsınız. Elbette bir de ocak ayında lise sınavlarım var. Sonunda bu sene bitiriyorum. Artık özgür olacağım. Üniversite işine henüz karar veremedik. Sınavlarım için de haftaya bir ay önce tuttuğum tüm Dil Bilgisi ve Türk Edebiyatı notlarını tekrar ezberleyip netten sınav çözmem gerek. Aralık ayında mutlu olduğum ilk konulara geçersek; annemin bana atkı dikmeye başlaması olması. Aslında atkıdan ziyade şal olacak kadar uzun ve geniş bir şey olacak.
Canım annem canım!! Herkesin gördüğünde nereden aldın diye sorduğu üç sene önce Bershka'dan aldığım yeşil şalımın aynısını yapması için ona çok yalvardım. Ve sağ olsun o da kahverengi tonlarında bir tane örmeye başladı. Harika gidiyor gerçekten. İpi ince olduğu için örmek baya zamanını alıyor. Bunu bitirdiğinde bir tane de grili siyahlı dikmesini isteyecektim ama sanırım daha bana örmez çünkü sırada başkaları da var.

Ha bir de hiçbir yere gezmeye gidemiyorum. Geçen hafta cumartesi Üsküdar'a geçecektik ama son anda iptal oldu. Haftalardır evde pinekliyorum ama eminin çok da mutluyum. Çeviri yapıyorum, film izliyorum ve elbette kitap okuyorum. Aralık ayı benim için harika başlamıştı çünkü hemen ayın başında Kitapyurdu'ndan kitap almıştım. Sonrasında Araf serisini okurken detoks yaptığım için o günler benim için berbattı. Aslına bakarsanız bu ay bir sürü şey aldım kendime. Tabii ben almadım, biricik ebeyvnlerim aldı. Kitaplara o kadar çok para veriyorum ki kenara ancak gezeceğim zamanlar için para atabiliyorum. Bana sorarsanız bu ay için asla bana bir şeyler alınacağını düşünmezdim ama inanın tam tersi oldu.
Her şey bu hafta kuzenimin sözü olacağı haberiyle başladı. Bu bahaneyle yeni şeyler alabildim ki zaten babamın bana ayakkabı borcu vardı. Ben de hemen onu kullandım. Aslında kahverengi ayakkabı almak istemiyordum ama yine de çok beğendiğim için aldım. Tabii sonra kombinlemek için kahverengi tonlarında birkaç şey daha aldım. Mumları bir hafta önce raf tutacaklarını almaya gittiğim zaman Ikea'dan aldım ve hala yeşil ve mor renklerini almadığıma pişmanım. Topuklu ayakkabıları Bershka'dan kuzenimin sözü bahanesiyle aldım. Yanda duran eteği ise Aker'den bulduğum gibi hemen anneme aldırdım. Uzun zamandır etek almıyordum. Hatta en son geçen sene diktirdiğim etekler dışında sadece bir tane nişanlık abiye tipi bir etek almıştım. Şu gördüğünüz dantelli siyah dolama var ya. Kapalı olan tüm kızlar o dolamaları bilir. Şu anda herkes onlardan takıyor ve ben de haftanın her günü evden çıktığım için anneme ısrar edip kendime de bir tane aldırttım ve kesinlikle siz de alın. Gerçekten çok kullanışlı ve ütü bile gerektirmiyor.
Gelelim internet harici aldığım kitaplara. Ah dostlar! Bilseniz nasıl kazık yedim. Tabii ben yemedim, babam yedi. Geçen hafta alışveriş merkezine gittiğimizde anneme yalvarıp kredi kartıyla kitap almaya izin aldım. Gittim D&R'a (aman siz gitmeyin) internetten 21 liraya alabileceğim Ürperti'ye 30 lira ödedim. Tabii ben ödemedim, o yüzden içim yanmıyor. Ama inanın kendi harçlığımdan öyle bir kazık yeseydim ki yemezdim. Babam kitap paralarımı hiç ödemediği için ben de onun kredi kartından çektim. Eğer ödeseydi ona böyle bir şey yapmazdım. Neyse sağlık olsun. Sonuçta iki tane güzelim kitabı kendime bedavaya getirdim. Bazen Pegasus yayınlarına intagramdan bakarken yorumları görüyorum da bazı arkadaşlar Kızıl Kraliçe kitabının 40 lira, Mucize kitabının 30 lira olduğunu yazıyorlar. İyi de canlarım aklınızı peynir ekmekle mi yediniz? Kitapçılardan kitap alınır mı? Resmen ateş pahası. İlk aylarda yediğim kazığı ben iyi bilirim. Eksik Parça, Bıçak Sırtı, Benim Uzak Yıldızım kitaplarını kitapçıdan aldığım için 68 lira ödedim. İnternetten en az on beş lira indirimle alacaktım oysa ki. O yüzden D&R'dan uzak durun! Ve kitapyurdu ve okuoku'nun bu kadar ucuz olduğu için dua edin. Ayrıca bir daha ki ay okuoku'dan kitap siparişi vereceğim. Aslında aralığın son günü vereceğim ki Pegasus indiriminden yararlanmak için. Peki neler alacağım? Kızıl Yükseliş - Altın Oğul (Ciltli almazsam gözüm açık gider), Eleanor ve Park, Uyumsuz bir genç kızın anatomisi, Kızıl Kraliçe ve Şeftali Kokan Sırlar'ı alacağım.
Ha bir de unutmadan şu retro gözlüklerime de değineyim. Aslında o iki gözlük de benim güneş gözlüklerimdi. Birini H&M'den, diğerini de C&A'dan almıştım. Sonra bu retro gözlük aşkım alevlenince ikisinin de camlarını çıkardım. Bir süre evde sırf gözlük takmayı sevdiğim için onları camsız taktım. Sonunda babamdan cam takmasını rica ettim. Ve sonunda camlı olarak kullanabiliyorum artık! İkisini de camlı görünce çok sevindim çünkü artık dışarıda da takabiliyorum. Bileklikleri de Bershka'dan topuklu ayakkabılarla birlikte aldım. Kim takacak diye sürekli kız kardeşimle kavga ediyoruz.
Baksanıza harika bir kombin olmamış mı?! Bu sene çok fazla sırt çantası kullandığım için bir tane de kahverengi aldım kendime. Hem haftaiçi kitaplardan dolayı hem de hafta sonu gezerken fotoğraf makinemi taşımak daha kolaylaştığı için bu sene hep sırt çantası kullanıyorum. Gördüğünüz ipek şalı da bugün aldım (kendi harçlığımla değil tabii ki :D). Kapalıysanız ipek dolamaların ne kadar pahalı olduğunu bilirsiniz. Her yıl da üzerine zam geliyor. Bu yüzden çok fazla ipek dolamanız varsa "hadi canım" gibi tepki alabilirsiniz. Kahverengi sırt çantama bayıldım ve o çantayı kendim aldım. Aslında ayırdığım parayla bir daha ki ay kitap siparişime üç tane Kristin Hannah kitabı ekleyecektim. Ama görüyorsunuz ya. Kitaplardan feragat ederek bu çantayı aldım. Kristin Hannah biraz daha bekleyecek. Şu kahverengi ayakkabılarım biraz topuklu. Siyah kadife eteğimin altına krem rengi uzun çorap giyiyorum ve çok hoş görünüyor. Bir gün fotoğrafını çekip buraya ekleyeceğim. Bir de son olarak bir daha ki ay kahverengi bir kadife etek diktireceğim.

Aralık ayı boyunca şimdiye kadar 13 kitap okudum. Sadece kitaplığımda olanlar haricinde 4 5 tane de pdf olarak okudum. Sana Söyleyemediğim Her Şey'e başladım ama sanırım şimdilik devam etmeyeceğim çünkü bir türlü isteyerek okuyamıyorum. Ürperti'ye başlayayım diyorum ama şimdi ona da başlamak istemiyorum. Pdf olarak kitap okumak istiyorum ama telefonum bozuldu ve sanırım yeni telefon alma işinde henüz karara varamadılar. Son olarak bugün rüyamda hatta kabus denebilir yanımda telefonum, laptopum, fotoğraf makinem, hiçbir kitabım olmadan Trabzon'a bizim köye gidiyorduk. İnanın kabus gibiydi. Hepsini geçtim de makinem ve kitap olmadan dayanamazdım sanırım on beş gün. Patlardım resmen. Kabusumla yazıma son veriyorum. İç dökmelerim hep böyle uzun oluyor. Kısacası aralık ayı benim için gayet güzel geçiyor. Haftaya sebze detoksu yapacağım. Olur da haftaya o sinirli halimle kitap okursam yorumlarımda kitaplara eksik puan vereceğim diye korkuyorum. Haftaya muhtemelen eski dizilerimden kalan bölümleri çevirip birkaç film izlerim. Görüşmek üzere.

2 yorum: