Kitap Adı: Hiçliğin Kıyısında
Yazar: J. A. Redmerski
Orjinal Adı: The Edge of Never
Sayfa Sayısı: 472
Yayınevi: Ephesus
Goodreads Puanı: 4,30/5
Benim Puanım: 5/5
Arka Sayfa:
Yirmi yaşındaki Camryn, alışılmışın dışında bir yaşam tarzı
düşlemektedir. Fakat başına gelen trajediler bu yaşamı kendisinden zorla çekip
alınca, ilk bulduğu otobüse atlayarak varış noktasını bilmediği bir yolculuğa
çıkar. Çıktığı bu kendini yeniden keşfetme yolculuğunda, kendisi gibi nereye
gideceğini bilmeyen, Andrew Parrish adında biriyle tanışır. Fakat Andrew'un da
bazı karanlık sırları vardır…
Andrew yolculukları esnasında Camryn'e kimseye bağlı
kalmadan, içinden geldiği gibi yaşama, en derin ve kuytu arzularına teslim olma
sanatını öğretir. Ancak Andrew'un ondan gizlediği sır yolun sonunda kendisini
beklemektedir. Bu sır ikiliyi bir araya getirebilecek midir, yoksa onları
sonsuza dek birbirlerinden ayrılmaya mı mahkum edecektir?
Ahhh ahh bu kitap var ya! Bir Artı Bir'den bu yana okuduğum en iyi kitap! Hatta bir tarafım o kitaptan daha iyi dese de nedense diğer tarafım öyle demeye kıyamıyor çünkü Jojo Moyes da harika bir yazar! Her neyse, önce size kitabı nasıl aldığımı kısaca özet geçeyim. Takip ettiğim yorumculardan bu kitabın baya övüldüğünü gördüm. Ben de ilk kitapyurdu siparişimde listeme ekledim. Büyük bir heyecanla diğer kitapların arasında bunun da gelmesini bekliyordum ama meğerse tükenmiş! Deli gibi kolinin içini aradım ama bulamadım. Belki daha sonra tek olarak yollarlar dedim ama faturaya ve mail adresime bakınca ciddi ciddi tükendiğini gördüm. Sonra Tüyap'a gittiğimde büyük bir heyecanla Ephesus yayınlarına kitabı sordum ama onlar da ellerinde olmadığını söyleyince ikinci hayal kırıklığını yedim. Ne zaman bir daha basılacağını da bilmiyorlarmış. Ben de ne yapayım ne zaman çıkarsa o zaman alırım dedim. Ama durur muyum birkaç yorumcunun daha kitabı paylaştığını görünce ne kadar olursa olsun normal bir kitapçıdan almaya karar verdim. Güzel kazık yedim ama var ya kitap o kadar güzeldi ki iyi ki beklemeyip kazık yemişim. Zaten kitapçıdan almam da ayrı bir komediydi. Görünce çok sevindim benim için ayırır mısınız basımı bitti ama yanımda para yok dedim. Çünkü tüm harçlığımı kuruşuna kadar Tüyap'da harcadım. Gidip annemden para aldım ki o da kolay olmadı çünkü kitaplara bu kadar para yatırmama hala alışamadı. Sonunda parayı kopardım ve gidip aldım. Dün akşam İlk Aşk yorumumu yazdıktan sonra hemen okumaya başladım.
"The heart always wins out over the mind. The heart although reckless and suicidal and mosochist all on its own, always gets it way. The mind may be what's best, but I don't give a shit what my mind is telling me anymore. Right now, I want to live in the moment."
"The heart always wins out over the mind. The heart although reckless and suicidal and mosochist all on its own, always gets it way. The mind may be what's best, but I don't give a shit what my mind is telling me anymore. Right now, I want to live in the moment."
Ona sarılmıştım ve asla bırakmak istemiyordum. Uyuyup kalana kadar saçlarının yumuşaklığına yüzümü yaslayıp sessizce ağladım.
Şimdi biraz kitaptan bahsedelim. Farkındaysanız kitabı bir günde bitirdim. Tabii baş nedenlerinden biri çarşamba günleri dersim olmaması da. Ama dersim olsa da kesin ikiye kadar oturup bitirirdim bu kitabı, o kadar yani. Gerçekten mükemmel! Valla okurken kendimden geçtim. Öyle bir heyecanla okuyordum ki spoiler olmasın diye sol sayfayı okurken gözümün sağ sayfaya kalmasına izin vermedim. Ayrıca bir Andrew'in bir Camryn'in ağzından anlatılması çok güzeldi. İkisinin de hislerini okumak çok güzeldi. Bu kitapla ilgili spoiler yazıp içimi dökeceğim. Ama önce almanız için sizi ikna etmeliyim. (Nasıl alacaksınız bilmiyorum ama basımı çıkınca hemen alın ya da benim gibi kitapçılarda aratın.) Kitap gerçekten harika! Okudukça özette bahsedilen Andrew'in sırrını deli gibi merak ettim. Ciddi anlamda çok beğendiğim bir kitap oldu. Andrew ile Camryn'in ilişkisine bayıldım! Andrew'in şakacı, Camryn'in sevimli tavrı çok hoştu. Ayrıca Camryn'in en yakın arkadaşı Nat'le olan dostluğu da beni baya güldürdü. Daha ne diyeyim yani? Tamam, tamam biraz ağlamış olabilirim. Hatta sonunda baya ağladım. Kesin sizin de gözleriniz dolar. Okuduğum kitapların listesini tuttuğum bir liste var. 10 puan (defterimde puanlamayı 10'dan başlatıyorum) verdiğim kitapların bazıları beni o kadar çok etkiliyor ki sadece 10 puan vermekle kalmıyorum yanına bir de yıldız atıyorum. Bu kitap da yıldız alanlardan işte. Kesinlikle okuyun. Olur da kitabı bulamazsanız tahminimce yakında pdf hali çıkar.
"I think that if past lives are real then we have been lovers in every single one of them. I've known you for a short time, but I feel like I've known you forever."
Ayrıca yazar kitabın ikincisini de yazmış. Double double double umuyorum ki hemen çıkar! Kitabın ikincisinin orijinal ismi de The Edge of Always'miş! Allah cezanızı vermesin! :(
Hiçliğin Kıyısında'dan sonra ne okuyacağıma henüz karar vermedim. Aslında yarın Yalova yolcusuydum ve yanıma 5 günlük tatilimiz için üç kitap alacaktım ama haftaya gitmeye karar verdiğimiz için o kitapları o zamana ayırıyorum. Muhtemelen cuma gibi bir kitap yorumumla daha karşınızda olurum.
"I think that if past lives are real then we have been lovers in every single one of them. I've known you for a short time, but I feel like I've known you forever."
Ayrıca yazar kitabın ikincisini de yazmış. Double double double umuyorum ki hemen çıkar! Kitabın ikincisinin orijinal ismi de The Edge of Always'miş! Allah cezanızı vermesin! :(
Hiçliğin Kıyısında'dan sonra ne okuyacağıma henüz karar vermedim. Aslında yarın Yalova yolcusuydum ve yanıma 5 günlük tatilimiz için üç kitap alacaktım ama haftaya gitmeye karar verdiğimiz için o kitapları o zamana ayırıyorum. Muhtemelen cuma gibi bir kitap yorumumla daha karşınızda olurum.
Onu sevdiğimi haykırmak geliyordu içimden ama yapmadım. Onu bütün kalbimle seviyordum ama içten içe bunu yüksek sesle söylersem her şey çökecekmiş gibi geliyordu. Belki içimde tutarsam bu kelimeleri hiç telaffuz etmezsem, hikayemiz asla sona ermezdi. O iki kelimeyi söylemek bir başlangıç olabilirdi ama Andrew'la bir sonumuz olmasından korkuyordum.
Ağır spoiler; Birlikte olmaya başladıklarında her şey o kadar mükemmel gidiyordu ki ciddi anlamda Andrew'in nasıl bir sırrı olabilir ki ilişkilerini bozmak için diye deli gibi meraklanmaya başladım. Harbiden de iyi bir sebebi varmış. Spoiler kısmına yazıyor olmama rağmen sırrını söylerken çekiniyorum. O yüzden double ağır spoiler; Kızımızın yolculuğa çıkmasının sebebi sevgilisi Ian'ın mezuniyetten bir hafta önce ölmesinden sonra içinde büyüyen boşlukla birlikte arkadaşından da kazığı yeyince her zaman yapmak istediği şeyi gerçekleştirmeyi istemek. Oğlumuz da babasını ölüm döşeğinde görmeye giderken otobüs yolculuğunu tercih ediyor. Böylece tanışıyorlar işte. Kitabın son otuz sayfasında sonunda (Andrew'in sırrını) yani beyninde tümör olduğunu okuyunca beynimden vurulmuşa döndüm. Resmen kitabı parçalarcasına sıktım çünkü her şey o kadar mükemmel gidiyordu ki sinirim çok bozuldu. Andrew'a mı üzülsem yoksa kızın ikinci kez çok sevdiği birinini kaybedecek olmasına mı üzülsem duygularım karman çorman oldu. Kendimi zar zor tutarken Andrew'in Camryn'e yazdığı mektubu okuyunca koyverdim gözyaşlarımı. Kendimi kötü sona öyle bir hazırladım ki artık ihtimal vermiyordum mutlu sona. Yazar da sağ olsun son bölümü önce Andrew ölmüş gibi yazınca ağlamam daha da fenalaştı. Sonra hastalığı yendiğini okuyunca mutluluktan ağladım resmen. Bu kitabı hiç unutmayacağım ve kesinlikle aradan zaman geçtikten sonra (mesela kitaplığımdaki tüm kitapları okuduktan sonra) tekrar okuyup yine ağlayacağım.
"Live in the moment, where everything is just right, take your time and limit your bad memories and you'll get wherever it is you're going a lot faster and with less bumps in the road along the way."
"Live in the moment, where everything is just right, take your time and limit your bad memories and you'll get wherever it is you're going a lot faster and with less bumps in the road along the way."
0 yorum:
Yorum Gönder