Kitap Adı: Eğer Yaşarsam
Yazar: Gayla Forman
Orjinal Adı: İf I Stay
Sayfa Sayısı: 256
Yayınevi: Pegasus
Goodreads Puanı: 3,96/5
Benim Puanım: 4/5
Arka Sayfa:
Sıradan bir günde...
On yedi yaşındaki Mia, bir genç kızın isteyebileceği her
şeye sahiptir: sevgi dolu bir aile, ona âşık bir erkek arkadaş, müzik ve
olasılıklarla dolu parlak bir gelecek...
... bir saniyede her şey değişir...
Bir sabah ailesiyle yolculuğa çıkan Mia'nın hayatı bir anda
altüst olur. Kendini, kaza geçirdikleri arabanın enkazından yaralı bedeninin
çıkarılışını izlerken bulan genç kız, parçaları yavaş yavaş birleştirince neler
kaybettiğinin ve geride bıraktıklarının farkına varacaktır. Hayat ve ölüm,
mutlu bir geçmiş ve bilinmezliklerle dolu bir gelecek arasındaki ince çizgide
yürüyen Mia, bir günde hayatının en önemli seçimini yapmak zorunda kalacaktır.
Eğer Yaşarsam, aşkın gücünün, ailenin gerçek anlamının ve
yaptığımız seçimlerin dokunaklı hikâyesi…
Merhabalar! Eğer Yaşarsam ve Sen Gittiğinde serisini dün bitirdim. İki kitaba ayrı blog yazısı ayıracağım çünkü fikirlerim farklı. Öncelikle kitabı baya baya beğendim. Yirmi sayfada bir sticker yapıştırarak beğendiğim sayfaları işaretledim. Bundan sonra da öyle yapacağım. Eskiden kitapta beğendiğim sayfaların ismini kitabın en arka sayfasına not ediyordum ama sticker yapıştırmak çok daha mantıklı. Eğer Yaşarsam kitabının filmini altyazısı çıktığında izledim ama ne zaman hatırlamıyorum. Sanırım baya oldu. Filmi öyle çok beğenememiştim ama kitabını baya beğendim.
"Ben seni böyle de beğeniyorum. Bu gece elbette daha seksiydin ve sarışındın. Ama tek fark bu. Benim için hâlâ aynısın. Dün seni seviyordum, yarın da seveceğim. Senin hem kırılgan hem de sert hallerine bayılıyorum. Sen tanıdığım en havalı kızsın, ne tür müzik dinlediğin, ne giydiğin umurumda bile değil."
Hoşuma giden ve kalbimi burkan o kadar çok satır vardı ki defalarca kez gözlerim doldu. Sessiz sessiz ağladım resmen. Birinci kitapta tüm olay bir buçuk gün içerisinde gelişiyor ve her bölümden sonra Mia geçmişiyle ilgili şeyler anlatıyor. Kitap baya sürükleyiciydi. Hatta çok yerde gözlerim doldu. Çok dokunaklıydı. Gayla Forman'ın kalemine de bayıldım. Diğer iki kitabını da yakın zamanda alacağım.
Spoiler: Kitabı okuyan dostlar. Önce şöyle güzel bir içimi dökeyim. Kızımız hayalet gibi etrafta gezdiği için ve hiçbir acı çekmediğinden ailesinin ölümüne olan üzüntüsünü çok az anlayabildik. Ben en çok Teddy yüzünden ağladım. İçim çok fena burkuldu onun da öldüğünü okuyunca. Ve ayrıca şunu da anladım ki bir şey ne kadar berbat olursa olsun kitapta o şey hakkında kişinin hislerinin ne kadar acı verici ve üzücü olduğu anlatılmadıkça insan zor etkileniyor. Mia tarafından ailesinin kaybının acısına çok az şahit olduğumuz satırlar vardı ama büyükbabası, sevgilisi Adam ve en yakın dostu Kim'in konuşmaları ağlamama yetti. Aşağıdaki replikler de spoiler'dir.
Babam yanılmıştı. İnsanın kendi cenazesini kontrol etmesi mümkün değildi ama bazen ölüm şeklinizi kendiniz seçebilirdiniz. Annemin isteğinin bu kısmı gerçekleşmişti. Gerçekten de babamla birlikte ölmüştü. Ama diğer isteğini gerçekleşmeyecekti, onların cenazesinde çalamayacaktım. Çünkü büyük olasılıkla onun cenazesi ile benimki aynı zamanda olacaktı. Aslında bu rahatlatıcı bir şeydi. Geride kimse kalmayacaktı. Ama annemin bundan hiç mutlu olmayacağını adım gibi biliyordum. Anne Ayı bugün olanlara kesinlikle çok öfkelenmiş olmalıydı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Eğer gitmek istiyorsan, tamam. Ama herkes senin kalmanı istiyor. Ben kalmanı hayatımdaki her şeyden çok istiyorum. Ama bu benim isteğim ve senin bunu neden istemeyeceğini tahmin edebiliyorum. O yüzden eğer gitmek istersen bunu anlayışla karşılayacağımı bilmeni istiyorum. Eğer bizi bırakman gerekiyorsa, savaşmaktan vazgeçmek istiyorsan sorun değil."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bir şeyler mırıldanmaya başladı. Kısık sesle. Hep aynı şeyi söylüyordu. Lütfen, Lütfen, Lütfen, Lütfen, Lütfen, Lütfen, Lütfen, Lütfen, Lütfen. Sonunda durdu ve yüzüme baktı. "Lütfen, Mia." diye yalvardı. "Bana şarkı yazdırma."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bir daha babamın piposunun dumanını koklayamayacaktım. Annemle yan yana mutfakta bulaşık yıkayıp yine sessizce dedikodu yapamayacaktım. Teddy'ye Harry Potter'ın diğer bölümünü okuyamayacaktım.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Teddy hiç T-ball'dan beyzbola geçemeyecek, bıyık bırakamayacak, dövüşemeyecek, geyik avlayamayacak ya da bir kızı öpemeyecekti; sevişemeyecekti veya birine aşık olup evlenip kendisi gibi sarı bukleli saçlı çocukları olamayacaktı. Ondan sadece on üç yaş büyüktüm ama ondan çok fazla yaşamıştım. Bu haksızlıktı. eğer sadece birimizin geride kalması ve diğerinden daha fazla yaşama şansı yakalaması söz konusuysa bu Teddy olmalıydı.
0 yorum:
Yorum Gönder