Kitap Adı: İlk Aşk
Yazar: John Green
Orjinal Adı: An Abundance of Katherines
Sayfa Sayısı: 320
Yayınevi: Pegasus
Goodreads Puanı: 3,70/5
Benim Puanım: 4/5
Arka Sayfa:
Konu ilişkiler oldu mu, Colin Singleton'ın tipi Katherine
isimli kızlar… Ve konu Katherine isimli kızlar oldu mu, Colin her seferinde
terk ediliyor. Tam sayı vermek gerekirse, on dokuz kere. Bir yol macerasına
atılan, evden kilometrelerce uzaktaki bu anagram âşığı, hali harap, üstün
zekâlı gencin cebinde on bin dolar, peşinde kana susamış bir yaban domuzu ve
hemen yanında televizyon bağımlısı, şişman dostu vardır… Ama bir tane bile
Katherine yoktur. Yarattığı formülle tüm romantik ilişkilerin geleceğini
hesaplamayı uman Colin, Katherine Öngörülebilirliği Teoremi'ni ispatlamak için
debelenmekte, tüm Terk Edilenler'in öcünü almanın ve sonunda kızı kapmanın
peşindedir. Aşk, dostluk ve ölü bir Avusturya-Macaristan arşidükü, insanın
kendisini yeniden keşfetmesini konu alan bu çok katmanlı romana şaşırtıcı bir
son ve sıcacık bir yön katıyor.
Hayır, bu yazı cheescake tarifi değil, kitap yorumu :) Öncelikle Bir Artı Bir yazımda sırada okuyacağım kitap için harika fotoğraflar çektim demiştim. Eh işte o fotoğraflarla aslında kast ettiğim şey şu harika çilekli cheescake'di! Kendisini özenle ve sabırla yaptım. Blogumda bir yerlere koymazsam içimde kalırdı. Evettt, asıl konumuza dönersek kitaplığımda romanlar arasında ilk yerini almış olan İlk Aşk'ı sonunda okuyabildim. Açıkçası kitap için kendimi hayal kırıklılığına hazırlamıştım ama tahminimden çok daha iyi çıktı. Öncelikle Colin'i çok sevdim. Dahiyane kişiliği ve duygusal yapısı hoşuma gitti. Tabii ben daha çok Hasan'a bayıldım. Kitabında Müslüman birine yer verilmesi çok ilgimi çekti. Hele de Hasan'ın sürekli Colin'e "kafir" demesine ayrı güldüm. Hasan ile Colin'in dostluğu baya eğlenceliydi.
"Evet. Öncelikle ikimiz de Hristiyan değiliz. İkincisi, yaz aylarını aptal yol kenarı saçmalıklarının peşine düşerek geçirmek hiçbir işe yaramayacak. Üçüncüsü haçlar bana onu hatırlatıyor."
"Kimi?"
"Onu."
"Hatun ateistti be, kafir!"
John Green'in ilk defa iki sene önce Aynı Yıldızın Altında kitabını okumuştum ama nedense (ki muhtemelen pdf olarak atlayarak okumam büyük nedenlerinden biri) çok da beğenememiştim. Muhtemelen şimdi tekrar okusam daha çok hoşuma gider. Filmini de sinemada izlemiştim ama kimse kusura bakmasın bana çok klişe gelmişti. Tabii kitapla film bir olmayabilir, tahminimce kitap daha iyiydi. Önceki yaz böyle konulara dair o kadar çok Kore filmi izlemiştim ki artık hasta kız duymak istemiyordum. John Green serüvenimi ikinci kitabını okumakla bitirmeyeceğim. Alaska'nın Peşinde ve Tek İsim Tek Kader kitaplarını da satın almayı düşünüyorum. Kağıttan Kentler kitabını almayacağım çünkü filmini izledim ve gördüğüm yorumlara göre sıkıcı birçok yeri varmış. Filmi de aham şaham değildi açıkçası.
Ve hikayeden çıkarılacak ders şu ki neler olduğunu hatırlamıyorsun. Hatırladığın şey, gerçekleşen şey haline geliyor. Ve hikayenin ikinci dersi de, tabii bir hikayede birden çok ders olabiliyorsa, Terk Edenler'in tabiatları gereği Terk Edilenler'den daha kötü olmadığı. Terk etmek, sana yapılan bir şey değil; seninle olan bir şey.
Takip ettiğim yorumcuların bazılarında John Green okumayı sevenler diye ayrı bir kısma ayrıldığını gördüm. Aslında önce kesin ben de kitaplarını okumaktan zevk alamayacağım dedim. Ama şu Hasan'dan mı yoksa Colin'in aciz halinden mi neyse kitabı baya beğendim. Biraz puan kırdım çünkü istediğim kadar sürükleyici değildi. Mesela kitabı anca üç günde bitirdim çünkü defalarca elimden bıraktım. Kitabın ciltli halinden çok ciltsiz siyah haline bayıldım. Evet, bu yazımda spoiler yok çünkü bu kitapla ilgili spoiler yapacak öyle pek şey de yok.
Aslında sadece cheescakeli fotoğrafı ekleyecektim ama sonra tüm kitabı siyah kapaklı haliyle okuduğum için bir de böyle çekeyim dedim. Ve ayrıca yanlış görmediniz! Arkadaki ciltli kitap da Hiçliğin Kıyısında! Bu yazım bittiği gibi hemen okumaya başlayacağım.
Evet, ne diyordum? Lafın kısası John Green'in anlatım tarzını beğendim. Kitabın kendine has bir espri anlayışı var. Ayrıca sayfaların altındaki ayrıntılı satırları okumak ayrı bir eğlence! Kitaba dair yorumlarda aşkı matematik yoluyla anlatmak diye yorumlar gördüm ama kitabının tamamın bununla alakası yok. Bizim Colin'in tek derdi neden hep terk edildiğine dair bir Matematik denklemi oluşturmak. Ayrıca An Abundance of Katherines ismini niye gidip de İlk Aşk diye çevirmişler anlam veremedim. Eğer 19 Başarısız Denemeden Sonra İlk Aşk diye tersten okursak tamam mantıklı derim.
Colin'in teni, o an arabada olan ve olmayan herkesle hissettiği bağla canlanmıştı sanki. Ve olabilecek en müthiş şekilde, kendini eşsiz hissetmiyordu.
Anlayacağınız bu klasik Betül bu kitapta içtenlikle gülebildi ve saf saf sırıtabildi. Kısacası kitabı baya beğendim! Buyurun siz de okuyun.
Aşk acısıyla ilgili olan aşk acısı nasıl geçer başlıklı yazıma beklerim.
YanıtlaSil