4 Aralık 2016

,

Parazit - Jessica Shirvington | Kitap Yorumu

Kitap Adı: Parazit
Orijinal Adı: Disruption (Distruption #2)
Yazar: Jessica Shirvington
Yayınevi: Yabancı
Goodreads Puanı: 4.25/5
Benim Puanım: 2/5
Arka Sayfa;
Dokuz yıl önce Mercer Şirketi hayatı kolaylaştırmak adına bir yol geliştirdi. Başta akıllı telefonların evrimleşmiş versiyonları olarak ortaya çıkan M-Bantlar, sekiz yıl içerisinde zorunlu hale geldi. Artık M-Corp sağlığınızı, sosyal durumunuzu ve aşk hayatınızı kontrol altında tutuyordu. Sadece üç negatif sonuç alma hakkınız vardı, sonra hayatınızı mahvediyorlar, sevdiklerinizi elinizden alıp onları yeraltına, kimsenin bir daha onlardan haber alamayacağı bir yere götürüyorlardı.
İki yıl önce Maggie Stevens, en sevdiği insanlardan birisinin alınıp götürülmesini izledi ve bu olay tüm dünyasını altüst etti.
Şimdiyse onlara karşı savaşmaya hazır. Henüz bunu bilmiyorlar ama Maggie, M-Corp’un en büyük kâbusu. Mercer imparatorluğunun varisi Quentin Mercer da Maggie’nin planının kilit noktası. Ancak iki yıldır üzerinde çalıştığı tehlikeli planın parçaları yerine yavaş yavaş otururken Maggie’nin hesaba katmadığı gerçekler, dünyasını bir kere daha altüst etmek ve uğruna savaştığı her şeyi yok etmek için kuytuda bekliyorlar.
Bozulan sözlerle dolu bir dünyada Maggie’nin tutması gereken sözler en can yakıcı olanlar olabilir mi? 
Kitabın kurgusuna mı öfkeleneyim, yazarın kalemini böyle heba etmesine mi yoksa bu kadar beğenilip benim böylesine büyük bir hayal kırıklığına uğramama mı? Bu kitap beni o kadar boğdu ki artık yazarın kaleminden samimi cümleleri bile göz devirerek okudum. Kitap baştan sona öyle saçma bir kurgu üzerine ki şaşkınlığa uğradım. Baş karakter Margaret desen asla kendini ezdirmeyen ama sürekli içinden geçenleri dile getirmeyecek kadar özgüvensiz okuduğum en saçma karakterlerden biriydi. Bu kızın yaptığı her şey, söylediği her laf bana batmamalıydı ama gerçekten rahatsız olarak, klişenin dibinde yüzerek okudum. Sanki kitap bundan on senesine aitmiş gibi aşırı basit espri ve repliklerle doluydu. Kitabı okurken sürekli sanki kendim ilk defa aklımdan bir kurgu yazmışım ve bu kurgu bugüne kadar okuduğum romantik kitaplardan kopyaladığım betimleme ve replik cümlelerle oluşuyormuş hissine kapıldım. Ve elbette sanki o ilk kurgumu elime almışım da; bu cümleleri nasıl kurmuşum diye kendime kızıyorum. Çünkü bu yazarın İki Hayat Arasında kitabını oldukça beğenmiştim.
Fakat ne betimlemesinde, ne kurgusunda ne de karakterlerinde beni böyle ciddi rahatsız eden bir unsur yoktu. Ancak bu kitap baştan sona benim için eleştiri barındırıyor. Kitabı okurken aklıma bir yandan da Bana Dokunma serisi geldi. Çünkü o seri de güya distopya gibi görünüp, her bakımdan romantizm ve aşk kısmının ağır bastığı bir seriydi. Fakat bu kitapta romantizm kısmını ağır basıyım derken klişeye batıp, biraz fantastik distopik bir hava katıyım derken de elini yüzüne bulaştırmış bir kitapla karşılaştım. Artık bitsin diye okudum çünkü bu bilindik replikler, karmakarışık olay gidişatı ve karakterlerin saçma sapan tavırları beni feci halde boğdu. Romantizm dışında asıl olay örgüsü olan çip olayı ve Margaret'ın babasını arama kısımları da aynı şekilde garip bir anlatımla devam etti. Erkek karakter olan Quaten'i sevdim. Garibim Margaret'la takıla takıla o da klişe hareketlerde bulundu ama özellikle ikilinin hazin sonu kitapta beğendiğim tek şeydi. Bunun dışında gerçekten emeğe ve bu güzel basıma puan veriyorum. Onun dışında beni ciddi anlamda hayal kırıklığına uğrattı. İkinci kitabını da belki okurum, belki okumam. Canı gönülden önermiyorum.

0 yorum:

Yorum Gönder