25 Aralık 2016

,

Karantina - Beyza Alkoç | Kitap Yorumu

Kitap Adı: Karantina
Yazar: Beyza Alkoç
Yayınevi: İndigo
Sayfa Sayısı: 448
Puanım: 3,5/5
Arka Sayfa;
Yıldızları görebilmek için duvarları arasında yaşadığımız evimizden vazgeçtik. sadece bedenlerimizi değil, ruhlarımızı da karantinaya aldılar. Ne bu karantinadan çıkabiliyoruz, ne de birbirimizden ayrılabiliyoruz. Bundan sonraki tek savaşımız bu karantinadan kurtulmak. Kurtulduğumuzda da birlikte olacağız, ama özgür Savaş bitti, ve biz sağ kaldık. Savaş bitti, ve biz hâlâ ayaktayız.
Zeynep, yeni okuluna başladığı ilk gün kendini bir felaketin ortasında bulmuştu. Salgın bir hastalık nedeniyle okulu karantinaya alınmış, akşamında ise kendini okulun karanlık koridorlarında bir kız öğrencinin cesedinin başında bulmuştu. Üstelik yalnız değildi, onlar da yanındaydı; mahşerin diğer üç atlısı. Bu, yalnızca bedenleri değil ruhları da karantinaya alınmış dört kişinin hikâyesi.
Bu, onların özgürlüklerine ulaşmak için yaşadıkları esaretin hikâyesi. Bu, birbirlerinin her şeyi haline gelen, gökyüzündeki son yıldız yanıp kül oluncaya kadar birlikte olacaklarına söz veren dört arkadaşın hikâyesi. Bu, mahşerin dört atlısının hikâyesi. Şimdi, bizimle misiniz?
Kitapları asla yarım bırakmayan bir insan olarak ne olursa olsun kitabın son satırını görmeyi her daim amaçlarım. Ve ilk defa bu yarıda bırakma hissi o kadar ağır bastı ki; sonuna kadar nasıl okuyacağım diye kara kara düşündüm. Fakat aynı şekilde ilk defa sabredip kitaba devam ettiğim için kendimi kutladım çünkü kitap gerçekten gittikçe güzelleşti. İlk yarıya kadar sabredecek kadar büyük bir hisle kitaba devam etmem öfkemi ikiye katladı ama söylediğim gibi ardından kitabı çok beğendim. Hatta son yüz elli sayfasını ciddi anlamda beğendim. Öncelikle elbette her zaman olduğu gibi kitapta eleştirebilecek bir sürü detay buldum. Bu sefer bunları ısrarla uzun uzun anlatmamak yerine aklıma gelenlerden beni en çok rahatsız edenleri dile getireceğim. İlk olarak kitabın kurgusunda ciddi hatalar vardı. Hatta ilk başlarda "kurgu" denen bir şey kesinlikle yoktu çünkü bölümler resmen günlük hayatın sadeliği ve basit akışıyla doluydu. Yazarın telefon kullanımını bu kadar bariz yazarak "whattsap" grubu bile oluşturması ısrarla gözüme giren en büyük sorundu. Bu uygulamanın uzunca kitapta tutulması bazı konular gereğince saçma değildi ama her ne olursa olsun kitap olmuş bir eser olarak baktığımızda telefon mesajlaşmalarına uzunca yer vermenin savunulur bir tarafı yoktu.
Zeynep denen karakter dibine kadar klişeydi. Onur desen aynı şekilde kötü çocuk havalarında artık görmekten gına gelen tiplerdendi. Aralarındaki aşkın filizlenmesi ya da herhangi bir olayın gerçekleşmesi ne kadar okunur ve göze güzel gelse de yazarın ısrarla "Ben Zeynep Akay'dım, o Onur Zorlu"ydu cümlesini okumaktan gözlerim kanadı artık. Bu tür vurguları gereksiz bulan biri olarak bu tür cümlelerin benzerlerine de ısrarla yer verilmişti. Kitapta bazı mantık hataları da üstünden geçilmişti. Anlayacağınız kitabın ilk yarısını okumak benim için ufak bir işkence gibiydi. Fakat daha sonrasında tahmin edemediğim bir şekilde güzelleşti. Kurgusu mantıklı ve heyecan verici bir şekilde yol aldı. Zeynep'in paragraflarca süren gereksiz iç sesini duymamız da azalmaya başladı. Ve en güzel kısımlardan biri de yazarın başarıyla Onur'un katil olup olmadığını bize bile merak ettirtecek kadar heyecanla okutmasıydı. Bir diğer en güzel kısmı da espri anlayışıydı. İlk başlarda çok zorlama espriler vardı ve sürekli bu tip cümleler mevcuttu. Ama sonrasında Mert'in yaptığı espriler ve Mert ile Burak arasında geçen diyaloglar beni ciddi sesli güldürdü. Mizah anlayışı bazı kısımlarda en beğendiğim şeydi. Ayrıca kitap ilerledikçe karakterler daha mantıklı ve olgun davranmaya başladı. Bunların dışında kitabın sonlarını gerçekten çok beğendim. Son yüz elli sayfa büyük beğenimi kazandı ama ilk yarıda bu kadar zorla okuttuğu için puanımı kırmak durumundayım. İçtenlikle söyleyebilirim ki; okumanızı öneririm. Evet, biraz sabretmeniz gerekiyor ama inanın gitgide güzelleşiyor. İkinci kitabı da çok merak ediyorum. Umarım yazar dilini daha da geliştirerek bize heyecanlı bir devam kitabı sunar.

1 yorum:

  1. Kitapta gerçekten çok fazla mantıksal hata var gerek kızın hiç üstünden çıkarmadığı hırkasının cebide notlar bulması gerekse yıllardır oğluna bakan adamın bi gün onun üzerine çamur atmaya çalışması gerçekten de çok saçmaydı. Ayrıca kitapta bazı gereksiz tamlamalara sıklıkla yer verilmiş artık "mahşerin üç atlısına dördüncü olmaya geldim" ya da sürekli soyisimle birlikte "Onur Zorlu" şeklinde hitapları okumaktan gözlerim kanadı. Karakterler de çok klişeydi yazar bir kelimeye gereğinden fazla anlam yüklemeye çalışmış ona da çok saçmalamış. Özellikle de aşkla ilgili yazdıklarını okuyunca büyük hayal kırıklığına uğradım ya aşkı başka bir şeyle karıştırmış ya da kendisi hiç aşık olmadığı halde karakterleri aşık olsun istemiş ona da hiç olmuycak şeyler yazmış. Bence okuduğunuza deymez

    YanıtlaSil