Kitap Adı: Cinder
Orijinal Adı: Cinder
Yazar: Marissa Meyer
Sayfa Sayısı: 417
Yayınevi: Artemis
Çıkış Tarihi: Aralık 2014
Goodreads Puanı: 4.14/5
Benim Puanım: 4/5
Arka Sayfa;
GELECEKTE BİLE, HİKAYE "BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ" DİYE BAŞLIYOR...
İnsanlarla androidlerin yan yana dolaştığı Yeni Pekin’e hoş geldiniz. Her ne kadar birlikte yaşamayı başarsalar da türlerin dostluğu sanıldığı kadar kolay değil.
Ölümcül bir veba insan nüfusunu tehdit ediyor. Ay İnsanları, Dünya’yı uzaydan izleyerek doğru zamanı kolluyor. Kimse Dünya’nın kaderinin tek bir kıza bağlı olduğunun farkında bile değil…
Becerikli bir mekanik ustası olan Cinder, herkesten saklasa da aslında bir sayborg. Üvey annesinin hakaretleri yetmezmiş gibi şimdi bir de üvey kardeşinin hastalanmasından sorumlu tutuluyor. Yakışıklı Prens Kai’in hayatına girmesiyle birlikte, Cinder birden kendini gezegenler arası bir anlaşmazlığın ortasında buluveriyor. Sorumluluk ve özgürlük, sadakat ve ihanet arasında kalan Cinder, Dünya’nın geleceğini koruma altına almak için önce kendi geçmişinin sırlarını açığa çıkarmak zorunda...
Yeniden kurgulanmış bu masalda Külkedisi ile tekrar tanışmaya ne dersiniz?
Ölümcül bir veba insan nüfusunu tehdit ediyor. Ay İnsanları, Dünya’yı uzaydan izleyerek doğru zamanı kolluyor. Kimse Dünya’nın kaderinin tek bir kıza bağlı olduğunun farkında bile değil…
Becerikli bir mekanik ustası olan Cinder, herkesten saklasa da aslında bir sayborg. Üvey annesinin hakaretleri yetmezmiş gibi şimdi bir de üvey kardeşinin hastalanmasından sorumlu tutuluyor. Yakışıklı Prens Kai’in hayatına girmesiyle birlikte, Cinder birden kendini gezegenler arası bir anlaşmazlığın ortasında buluveriyor. Sorumluluk ve özgürlük, sadakat ve ihanet arasında kalan Cinder, Dünya’nın geleceğini koruma altına almak için önce kendi geçmişinin sırlarını açığa çıkarmak zorunda...
Yeniden kurgulanmış bu masalda Külkedisi ile tekrar tanışmaya ne dersiniz?
Yine hiç hız kesmeden bir kitap yorumumla blogumdayım. Bir Ay Günlüğü Kitabı serisinin ilk üç kitabını Aralık ayının başlarında almıştım ama henüz okuma fırsatı bulamamıştım. Zaten 15 tatil yazımda okuyacağımı belirtmiştim. Yalnız ben 15 tatilde bu kitapları yetiştiremeyeceğim diye korkuyordum ama aklımdaki kitaplardan sadece beş tane kaldı resmen. Kitapla ilgili yorumlarıma geçersek genel olarak baya baya beğendim. Cinderalla'nın gelecek uyarlaması çok hoşuma gitti. Kendini diğer kitaplardan ayıran farklı bir konusu ve kitapları hızla çevirmenizi sağlayan akıcı bir dili vardı.
Hâlâ kapıda duran Kai, yüzünü Cinder'a döndü. "Zamanlamanın kötü olduğunu biliyorum, ama gerekçelerimin tamamen kendimi koruma güdüsüne dayandığını söylediğimde bana inan." Derin bir nefes aldı. "Baloda bana eşlik etmeyi düşünür müsün?"
Yer, Cinder'in ayaklarının altından kaymaya başladı. Beyni durmuştu. Doğru duymuş olamazdı.
"E-efendim?"
Bu tip fotoğraf çekimini çok sevdim ve bir kere de ben denedim. Tabii o kahve dökülecek diye baya tırstım ama şanslıyım ki dökülmedi :) Kızımız Cinder'i çok sevdim ve elbette diğer herkes gibi Prens Kai'ye ben de tutuldum. Serinin ikinci kitabı Scarlet'da yine onların hikayesine yer verileceğini duyduğuma sevindim. Birinci kitabın sonundan sonra Cinder'in hikayesinin geri kalan heyecanlı kısmını okumayı dört gözle bekliyorum. Kitaptan bir puan kırdım çünkü her ne kadar çok beğensem de tam olarak mükemmel bir kitap değildi. Diğer kitap yorumlarında gördüğüm kadarıyla herkes son kitap olan Cress'i favorisi yapmış. Scarlet'in konusu da çok hoşuma gitti. Muhtemelen Scarlet'i bugün bitiririm ama yorumunu girme konusunda sorun yaşayabilirim bugün evde kalmayacağım. Ayrıca kitapta geçen Külkedi masalı da ayrı hoştu. Cinder'in baloya katılmak istemesi ama orijinal masala uymayan bazı sebeplerden dolayı buna kalkışamaması. Kötü büyük annesi, en az büyük annesi kadar çekilmez bir üvey kız kardeşi ve bir şekilde Prensle karşılaşmaları derken bir yandan Külkedi masalı da yeniden yeşermiş oluyor. Ayrıca diğer üvey kız kardeşiyle olan sevecen ilişkisini ve o kızın tatlılığını da unutmayalım.
"Eh, şehirde böyle bir ayrılacalık için ayılıp bayılacak yaklaşık 200.000 bekar kız yaşıyor."
"Cinder."
Elinde değildi. Ona baktı. O kahverengi gözlerindeki samimiyeti gördüğünde, savunması biraz olsun parçalandı. Ama Kai'nin kendine güvenin yerini endişe duygusu almıştı.
"Demek 200.000 kız," dedi. "Peki, neden sen olmayasın?"
Sayborg. Aycı. Mekanik ustası. Kai'nin isteyebileceği son kız o olmalıydı.
Son olarak zaten kitap kurtlarından benim gibi Cinder okumayan çok az kalmıştır diye tahmin ediyorum. Eğer okumayan varsa serinin ilk kitabını hemen alsınlar derim. Normal kitaplara göre boyutunun daha küçük olması kitapları daha sevimli kılmış. Ayrıca Cinder'in kapağı da her ne kadar orijinal olmasa da çok anlamlı. Kitabı güya bu gece bitirecektim ama dün bir oturuşta okudum. Hafif kalın gibi görünse de orta boyda yazıldığı için göze kaba gelmiyor. Kalkacağım kalkacağım deyip kitabı pat diye bitirdim. Ayrıca her ne kadar kızımız Cinder ağlayamasa da az daha benim gözlerim doluyordu. Kitabı gerçekten beğendim. Serinin diğer kitaplarına tam puan vermek dileğiyle.
Bayıldım bloğa, tebrikler :)
YanıtlaSilÇok tesekkurler :)
Sil