17 Ocak 2016

İki Tarafı Dengede Tutmak

Bu yazıya nasıl başlasam emin değilim klişesiyle başlıyorum! Bu yazımda ele alacağım konu; hobiler konusunda iki tarafı dengede tutmak. Şu anda aklımda sadece üç tane olduğu için onları yazmak istiyorum. Öncelikle müzik kulağından bahsetmek istiyorum. Bugüne kadar blogumda çok fazla dinlediğim müzikler hakkında uzun uzadıya yazmadım. Birkaç tarifimin altına son zamanlarda mutfakta neler dinliyorum diyerek arada şarkı isimleri veriyordum. Bu yazım sayesinde müzik kulağıma da değinmek istiyorum. Hazırsanız başlıyorum!
1. Tüm Müzik Dallarını Dengede Tutmak
Övünmek gibi olmasın ama bana sorarsanız gerçekten iyi bir müzik kulağım var. Şöyle ki kulağıma hoş gelen ve nakaratını beğendiğim her şarkıyı dinlerim. Tabii bunun yanı sıra enstrüman parçalarını dinlemeye ayrı bayılıyorum. Ama müzik kulağımda asıl hoşuma giden tüm türleri severek dinlemem. Mesela bir yandan Tom Hardy dinlerken bir yandan Selda Bağcan da dinleyebilirim. Net olarak söylüyorum ki yabancı şarkıları dinlemeyi sevdiğim gibi türkü dinlemeyi çok severim. Playlistimde her zaman Ahmet Kaya, Orhan Gencebay, Neşet Ertaş, Selda Bağcan gibi sanatçılardan nameler bulunur. Türkü dinlediğimde çok farklı bir ruh haline bürünüyorum. Çoğunlukla kolaylıkla ağlayabiliyorum. Hakkımda itiraf etmem gerekirse kolay ağlayabilen bir bünyeye sahibim. İstersem durup dururken bile ağlayabilirim. Bazen sadece canım dinlemek istediği için türkü dinliyorum. Bazense hüzünlenmek, derin düşüncelere dalmak için dinliyorum. Bazen kendi kendime mırıldanmak için dinliyorum. Telefonumla bir şeylere bakarken Gesi Bağları'nı mırıldanan bir Betül ile karşılaşmanız muhtemel. Diğer yandan söylediğim gibi bütün yabancı şarkıları dinliyorum. Sadece Amerikan ya da İngiliz şarkıcıları değil. Farsça, Arapça, Fransızca, Korece, Japonca ve çok nadir olsa da Almanca bile şarkı dinliyorum. Tabii bir diğer tutkum da Arapça ya da Farsça şarkıları duyduğum gibi kağıda dökerek ezberlemek. Bir kere böyle Japonca ve Farsça bir şarkı ezberledim. Ayrıca ezberimde bir de çok sevdiğim bir Arapça şarkı var ki onu sadece dinleyerek ezberledim. Farsça ve Arapça şarkılara bayılıyorum çünkü senelerdir mahreç eğitimi aldığım için harfleri dinlediğim gibi çıkarmak hoşuma gidiyor. Diğer yandan rap olsun caz olsun her şeyi dinliyorum. Bir bakmışsınız Macklemore dinliyorum ve bir yandan da açmış Sam Smith dinliyorum. Macklemore'nun Can't Hold Us şarkısının rap kısımlarını ezberlemeye çalışıyorum bugünlerde. Ayrıca hafızam güçlü olduğu için şarkı sözlerini çok çabuk ezberliyorum. Tabii bunun bir diğer kolaylığı da sözleri anladığım için aklıma Türkçe olarak da yazıyor olmam. Geçen gün oturup ezberlemediğim halde Sam Smith'in Lay Me Down şarkısının sözlerinin yarısını ezberlemiştim. Bir şarkıyı sevdiysem kesinlikle kendi kendime şarkı sözlerini açıp söylerim. Böylece hem deli gibi dinlediğim şarkının sözlerinin anlamadığım yerlerine bakarım hem de böylece bazı kelimelerin İngilizce'de nasıl hızlı okunduğunu aklıma kazırım. Mesela geçen aylarda The Weeknd'in nakaratını ezberere bilerken sözlerine internetten baktığımda anlamadığım satırlara bakınca hoşuma gitmeyen çok fazla söz bulunduğu için şarkıyı dinlemeyi bıraktım. Ne diyordum işte? Anlayacağınız çok geniş bir müzik kulağım var. Ayrıca şunu da eklemeliyim ki şarkı dinlemeyi çok seviyorum çünkü ben farkına varmadan benim adıma hatıralar ediniyorlar. Mesela bir zamanlar izlediğim Kore dizisinin ost parçasını yıllar sonra dinlediğimde o zamanlar geçirdiğim günler aklıma gelip özlemle ağlayabiliyorum. Ya da ergenlik zamanlarımda dinlediğim bir Editors şarkısı dinlediğimde "eyy gidi günler" diyebiliyorum. Müziğin yeri bende ayrı anlayacağınız. Hatıralarımla dolduruyorum onları. Lafın kısası bu özelliğimi çok seviyorum. Hiçbir şarkıya yadırgamadan bir şans veriyorum ve sonra bir bakmışım ki playlistimde tüm gün onu dinliyorum. Ayrıca ben de şarkıların hemen cıvığını çıkarıp soğuyan tiplerdenim ne yazık ki :( Hatta bu sıralar oturup dinleyeceğim yeni bir şarkı bile yok listemde, hepsini sömürmüş durumdayım.
2. Çay mı seversin kahve mi?
Bundan iki sene önce sorsanız kesinlikle "kahve" derdim ama artık aralarında asla ayrım yapamam. Yani ikisi de benim bebeklerim. Blogumda biraz gerilere gittiğinizde ilk yazılarımdan birinin kahve aşkıma dair olduğunu görürsünüz. Mesela o zamanlar çay sevmiyordum. Sonra bir şekilde çayı sevmeye başladım ve öyle böyle değil yani. Akşam üstü durup dururken kendim için çaydanlıkla çay demliyorum kendime. Mesela bu özelliğimi de çok seviyorum. Çünkü çok fazla kahve ve çayı eşit seven insana denk gelmedim. Geçen sene İngilizce dersinde bu konuda söyleşi yaptığımızda herkesin birini seçtiğini hatırlıyorum. İkisini de seviyorum dediğimi anımsıyorum ayrıca. Şimdi sorarsanız ikisini de sevmeye devam ediyorum ama şekersiz çaydan hiç haz almıyorum. Bu yüzden çayı bırakmamak için artık bir çay kaşığı şeker atıyorum. Ne yazık ki "hayır şeker kullanmıyorum" diyen havalı gruptan değilim ama çay içmekte şöyle bir hava var ki; Mesela bir mekana gittiğimizde çayın kötü olduğunu  söylediğimde "Nasıl anlıyorsun?" sorusu yöneldiğinde ballandıra ballandıra "Bak canım.." diye anlatıyorum. Ayrıca tomurcuklu çaya bayılıyorum. Kokusu bile sevilesi... Kahve aşkıma çok değinmeyeceğim ama bugünlerde diyet yüzünden ikisi bir aradalar ile cebelleşiyorum. Fakat Nescafe'nin çıkardığı üçü bir arada köpüklü kahvelere bayılıyorum. Sütü kaynatıp french prees ile köpürtüyorum ve harika bir latte çıkıyor ortaya. Yani artık anlayacağınız üzere ben hem çay hem de kahve sevdalısıyım.
3. Kitap mı film mi?
Yine şöyle başlamak zorundayım ki şayet bu soru bana ramazan girmeden önce sorulsaydı kesinlikle "Elbette film izlemeye bayılırım dostum" derdim ama artık ikisine de ayrı hayranım. Film izlemekle kitap okumak kesinlikle ayrı kulvarlarda. İkisinin de bana yaşattığı zevk ayrı. Kitaplar tamamen benim hayal gücüme dayanıyor. Tüm konuyu kafamda kurguluyorum, karakterlerin gittiği tüm mekanları kafamda oluşturuyorum ve büyük bir merakla okuyorum. Kitap zevkim konusunda çok fazla yorum yapmama gerek yok sanırım. En çok edebi ve aşk romanları okumayı seviyorum. Distopya okumayı da seviyorum ama aşırı kaçtığında canımı sıkıyor biraz. Onun dışında tüm türlere şans veriyorum. Film konusunda daha genişim. Kült filmler, romantik filmler, ağır dramlar, komediler ve bunlara yakın diğer türler. Sadece bir türde film izlemem; Korku filmleri! Asla ama asla izlemem çünkü insanın kendini tanıması güzel bir şey. Çok tırsak bir insanımdır. Bir de aksiyonun tozunu çok abartan filmlerle kanlı filmleri hiç sevmem. Onun dışında yapım hiç önemli değil. Bir film övgü almışsa ya da fragmanını beğenmişsem ya da kadrosunda sevdiğim bir isim varsa kesinlikle izlerim. Yazın kitap ve film dengemi gayet güzel tuttum. Bir yandan film izlerken kitapları ihmal etmemeye çalıştım. Şu sıralar pek fazla film izlemiyorum çünkü çevirilerimden zaman kalmıyor. Onun dışında daha çok kitap okuyorum çünkü e-kitap olarak okuma alternatifim olduğu için telden geceleri okuyabiliyorum. Artık telefonuma film koyamıyorum çünkü zamanında çoook fazla koyduğum için çöktü kendisi. Sonuç olarak hiçbir zaman "kitap mı film mi" denildiğinde sadece birini seçen bir Betül olmak istemiyorum. İkisinin de bana farklı duygular yaşattığını her daim söylemek istiyorum.
Bir yazımın daha sonuna geldim. Bu yazı aklıma nereden esti tam emin değilim. Bugün kahvaltı yaptığımızda beri temizlik yaptık evde. Ardından da kalan çevirimi bitireyim derken bitap düştüm resmen. Sanırım koltukları yıkarken baya derin düşüncelere dalmışım ki bu yazıyı yazmak geldi aklıma. Şu anda taslak olarak sırasını bekleyen dört tane daha "Benden  Nameler" tagına ait yazım var. Onlar da; Kışı Sevmek, Dikkat Dağınıklığı, Ben Çocukken ve 2016'da çıkmasını beklediğim kitaplar." Zaman buldukça onları da yazıp yayınlayacağım :)
Blogumda her bir yazımın altına yorum bırakan herkes beni çok mutlu ediyor. Hep blogger dostlar edinmek istemiştim ama ne yazık ki bir buçuk senemi kimseyi takip etmeden geçirdim. İki tarafı dengede tuttuğum başka özelliklerim de vardır ama şu anlık aklıma sadece bu üçü geldi. Belki benimle aynı huyları paylaşanlar vardır. Onlara da selam olsun diyerek iyi geceler diliyorum!

4 yorum:

  1. Ben hiçbir şeyi dengede tutamıyorum ne yazık ki :) ya biri ya diğeri ellerine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tesekkur ederim :) Benim de cok fazla olmasa da olanlari dokmek istedim :))

      Sil
  2. Müzik konusunda bende senin gibiyim,aslında müzik kulağım iyi mi değil mi bilmiyorum, kulağıma ve kalbime hoş gelen şeyi dinlerim hatta son zamanlarda rap bile dinleyebiliyorum o kadar. Onun dışında hiç bir şeyi dengede tutmada iyi değilimdir. Bir şarkıyı sever hemen cıvığını çkartana kadar dinler sonra da yenisini aramaya başlarım. Kışı sevmek ve dikkat dağınıklığı konulu yazılarını merakla bekliyorum. Birde bende bir mimin var yapmak istersen tabi ^_^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oh ne guzel, benden bir tane daha varmis :D Bazilari bir sarkiyi sıkılmadan aylarca dinliyor sasiyorum. Aa ilk mimim senden olacak sanirim, laptopa girdigim gibi bakacagim canimm :))

      Sil