16 Aralık 2015

,

Aşk Yakar - Rebecca Donovan | Kitap Yorumu

Kitap Adı: Aşk Yakar
Yazar: Rebecca Donovan
Orijinal Adı: Out of Breath
Sayfa Sayısı: 456
Yayınevi: Parodi
Goodreads Puanı: 4.32/5
Benim Puanım: 4,5/5

Arka Sayfa:
“Gözlerinin derinliklerine baktım bir süre. Orada, onun kollarında yatarken tüm dünyam sanki yeniden dengeye kavuşmuştu. Ait olduğum yerdeydim.”

Ne anılar bırakabilir peşini
ne de kalbinin derinliklerine gömdüğün o adam
Çünkü aşk yakar,
kül eder,
onu taşıdığın müddetçe küllerinden yeniden doğar.
Nefes serisinin son kitabı Aşk Yakar ile karşınızdayım. Aslında bu kitaba gözüm kapalı 5 verirdim. Hatta sonunda gözlerimi bile doldurdu ama ne yazık ki ikinci kitap yorumumda yazdığım gibi yazarın Emma'dan hoşlanan çocukları ballı ballı atması kızdan soğumanızı sağlıyor. Bu yüzden yarım puan kırmalıydım. Ayrıca eğer üçüncü kitap sadece Emma'nın ağzından olsaydı emin olun daha az puan verirdim. Yazar sağ olsun bize kıyak geçip Evan'ın düşüncelerine de sayfa sayfa yer vermiş. Bu yüzden üçüncü kitabı çok beğendim. Tam puan alamasa da hep hatırlayacağım harika bir kitap olacak. Aşağıdaki kitaptan alıntılarda italik olanlar Evan'ın ağzından, düz yazılar Emma'nın ağzındandır.
Meşe ağacının gölgesinde sallanmaya devam ederken neredeyse düşecek kadar arkaya yaslamıştı vücudunu. Bacaklarını önünde uzatırken rüzgar eteklerini savuruyordu. Bu tanıdık görüntüyle gülümsedim. İçime sıcacık bir ürperti yayıldı. Kollarımı önümde bağlayıp kapıya yaslanarak onu izlemeye devam ettim.
İşte tanıdığım kız buydu. Aşık olduğum kız. Ona neler olduğunu bilmiyordum. Ama öğrenmem gerektiğinden emindim.
Demiştik ya... Emma yengesinden cehennem azabı gördü. Sonra alkolik annesiyle yaşamaya başladı. En sonunda Jonathan'ın kırıcı sözleri sayesinde etrafındakilere zarar verdiğini düşünerek Evan'ı da terk etti. Sara bunun hayatında yaptığı en büyük hata olduğunu söylediğinde kulak asmadı ama sonra çok pişman oldu.
"Ama beni bir daha affedeceğini de hiç sanmıyorum." dedim. Bunu düşünmek bile içimi parçalıyordu. "Sen haklıydın."
Anlayış yüklü sesiyle, "Hangi konuda?" diye sordu.
"Ondan ayrılmak gerçekten de hayatımın en büyük hatasıydı." Durup, ellerimi yüzüme götürerek derin bir iç çektim.
Aradan iki yıl geçmiş ve ikili bir daha birbirlerini görmemiştir. Ardından Emma eskisinden daha bıkmış bir halde hayatına devam etmektedir. Ta ki bir şeyleri hissetmesini sağlayan Cole karşısına çıkana kadar. O sayfalarda ki bu bahsettiğim sayfalar tahminimce 200'e kadar sürüyor. En ufak ayrıntısına kadar birbirleriyle yaptıklarını anlattığı için yazara çok öfkelendim. Oysa Emma, Evan'a deli gibi aşıktı. Zaten kızın Evan'ı terk etmesi de ayrı bir saçmalıktı. Bana sorarsanız asıl Evan, Emma'yı terk etmeliydi. Her şeyi ondan saklayıp samimi olmadı ve gidip içindekileri başka bir erkeğe döktü. Ama Emma o kadar çok şey yaşadı ki Evan elbette ona sırtını dönemezdi. Emma ile Evan'ın arasındaki fark bu ya!
Annesinin de ölmesiyle artık tutunacak hiçbir şeyi kalmayan Emma daha çok sarsılıyor. İkinci kitapta öğrendiği şeylerle ve annesinin ona nefretle bakan gözlerinden kurtulacağını sanıyor ama öldüğüne sevinmek isterken daha çok hüzne boğuluyor. En sonunda kendini toparlayacak gibi olduğunda pislik annesinin ona bıraktığı mektubu buluyor ki ne mektup! Resmen kıza benim arkamdan sen de intihar et diyor. O mektup gerçekten çok kırıcıydı. Emma'nın asla hayata gelmemesini ve intiharının arkasındaki sebebin kendisi olduğunu söylüyor. Annesi, Emma'nın babasının ölümü konusunda kızını suçlamakla kafayı bozmuş. Emma'nın babası diyorum çünkü meğer bunlar hiç evlenmemişler. Tabii da bu Emma'ya fena bir tekme yer gibi acıtmıştı çünkü hiçbir zaman istenmediği hissine kapılmasını sağlamıştı. Zaten annesi Rachel ile babası Derek'in birlikte olmasının sebebi Emma'nın doğacak olması. Emma hiç doğmasaydı zaten ikisi birlikte olmayacaktı. Bu yüzden annesinin Emma'nın doğum günü için pasta almaya giderken trafik kazası geçiren babası yüzünden sanki ölümünden o suçluymuş gibi kızına kin tutması çok saçmaydı. Zaten Rachel ile ilgili hiçbir şey normal değildi. Babasının da neden Rachel'e güvenmediği gün gibi ortada.
Güldüm. "Evet Emma, sana bir seçenek sunuyorum."
Beni hissedene dek yanıma sokularak, "Tamam." dedi. Kolumu ona sardım. O da parmaklarını parmaklarıma geçirdi. Yüzümü saçlarına gömdüğüm sırada kulağıma fısıldadı. "Bir daha senin seçim şansını elinden almayacağım. Söz veriyorum."
Tabii bir de Jonathan vardı. Emma kitabın sonunda onun kalbini çok kırmıştı ve Jonathan'a her ne kadar ikinci kitap boyunca gıcık olsam da "Seni kimse sevemez" sözlerini okuduktan sonra boğazım düğümlenmişti. Tabii kitabın sonunda Jonathan'a neler olduğunu öğrenince gözlerim doldu istemsizce.
Oturduğu sandalyenin dibine çömeldim. "Mor ha?" dedim. "Pembe değil yani."
Yüzü kıpkırmızı oldu. "Ben uzun zamandır..." Bakışlarını kaçırmıştı. "Pembe de benim çikolatam." diye fısıldadı.
Emma annesinin mektubunun ardından ağır bir depresyonun kollarındayken Sara ve Evan her daim yanında oluyor. Meydana Evan çıkınca, Cole canının acımasını istemediği için Emma'ya şans bırakmadan onu terk ediyor (Aferin arkandayım). Baya içimi dökeceğim sanırım bu gidişle. Sonrasında Emma, Evan'a kendisinden nefret etmesine ikna etmeye çalışırken birbirlerine ait hiç kapanmamış duyguları daha da alevleniyor.
Başımı ona çevirdim ve parmaklarımı alt dudağında gezdirmeye başladım. "Aldığım her nefes senin için." Benden ayırmadığı gözleri ışıldadı. "Beni kurtarmak için orada olmadığında bile sen benim nefes alma sebebimdin. Ve bu yüzden seni hep seveceğim. Sonsuza kadar."
Öyle işte. Harika bir kitaptı. Kitap zaten çok güzel bitiyordu ki son sayfayı okurken kitap boyunca ikinci plana attığım yani unuttuğum bir şeyin daha güzelce gerçekleştiğini görünce tekrar gözlerim doldu. Rebacca Donovan'ın kalemini çok beğendim. Bir daha bir kitap yazarsa başroldeki kızın hayatına zırt pırt erkek sokup durmasın. Bu gidişle benden hiç tam not olamaz yoksa.
Canımı en çok hangisinin yaktığını bilmiyordum. Jonathan'ı arayıp affedilmeyi dilemiş olması mı? Yoksa benden de aynı şeyi istemek yerine ondan nefret etmemi beklemesi mi? Jonathan neden af diliyordu peki? Aralarında ne olmuştu ki?
Şimdi bir seçeneğim vardı. Beni kırmaya devam edeceğinden korkarak onu hayatımdan uzaklaştırabilirdim. Ya da ikimiz için mücadele edebilirdim. Buna değeceğimize ikna ederdim onu. Bana yaşatacağı hiçbir acı, onsuz olmanın acısıyla boy ölçüşemezdi. Ondan asla vazgeçemezdim. Bizden asla vazgeçemezdim.
Ah dostlar öyle işte! Bakın bir seri daha bitti. Bu harika Nefes serisini unutmayacağım. Bu üç kitabı yan yana raflarımı dizdiğimde her gördüğümde Emma ve Evan'ın güzel aşkını hatırlayacağım.
Beklenti kitabını okumayı düşünüyordum ama 3. kitabı henüz çıkmamış. O yüzden üçüncü kitabının çıkış tarihini öğrendikten sonra okumaya başlayacağım. Bu hafta çok çevirim var. Bu yüzden hafta sonuna kadar herhangi bir kitaba başlamayı düşünmüyorum (dedi ama kesin başlar).
Aşk kolaydı. Tek yapmam gereken gözlerine bakıp görebilmekti.
Hayatımın o çalkantılı evrelerinde hem aşkı hem de kaybı yaşamıştım. Kaybım beni kuvvetli kılmış olsa da zayıf olduğum anlarda elimden tutan hep aşk olmuştu. Ben bir kazazedeydim. Ve şimdi sadece yaşamaya odaklanmak istiyordum.
Bu , iyileşme sürecimizin başlangıcıydı sadece. Affedilme sürecimizin. Gerektiğinde bunun için çabalayacağımı hatta bazen nefes almanın bile güç olacağını biliyordum. Yalnızca her zaman bir seçenek olduğunu hatırlamalıydım. Ve ben yaşamayı seçecektim. Aşkı seçecektim. Nefes almayı seçecektim.
Daha çok sayfayı işaretleyeceğim harika kitaplarla görüşmek üzere!

4 yorum:

  1. Kime aşık olaccağını seçemezsin ancak kolayca aşık olursun. Yanarsın çünkü Aşk yakar, yakmayan aşk değildir :) Okumadığım kitaptan çıkardığım sonuç :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gayet özet bir sonuç çıkarmışsın ama yine de okumalısın :)

      Sil
  2. Henüz 1. Kitapta yim ama kitaba ölüp bitmedim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten seri olarak da ölüp bitilecek gibi değildi

      Sil