13 Temmuz 2016

,

Ölüme Fısıldayan Adam - Büşra Yılmaz | Kitap Yorumu

Kitap Adı: Ölüme Fısıldayan Adam
Yazar: Büşra Yılmaz
Yayınevi: Epsilon
Sayfa Sayısı: 424
Puanım: 2/5
Arka Sayfa;
“Yanmış kibrit çöplerini âdeti olduğu gibi mumların altına koyup üzerlerine erimiş mum döktü. 
Sanki yanan kibrit çöpleri bizdik, mum dipleri de mezarımız... Kibrit çöpü mezarlığı, bizim gibi kırık ve kaybedenler için ne güzel bir benzetmeydi... Yana yana yaşa, yanarak öl ve öldükten sonra da yanmaya devam et. Yanmak tüm varoluşunu tanımlıyormuş gibi...”
Geçmişindeki acıların küllerinden doğmuş, zeki bir dolandırıcı...
Arı kovanına giren kelebek.
Yaşamadığı için ölmeyi bile beceremeyen, hayata küskün bir kız...
Sudan korkan balık.
Tanrı’nın birbirlerinde çare bulmaları için bir araya getirdiği iki kişi.
Peki ya, bir gün ömrü olan bir kelebek yarına aşık olursa ne olacak?

Kitaba başlamadan önce içimde güçlü bir his kesin beğeneceğimi söylemişti ama ne yazık ki bu his tamamen geri tepti. Kitabı beğenmedim çünkü okurken gözüme batıp sürekli beni rahatsız eden çok fazla şey vardı. Bildiğiniz üzere bu dram-romantik türünde bir kitap fakat bu türde çok fazla kitap okuduğum halde dramı bu kadar dibine kadar işleyip kendini sıyırmaya çalışırken benim gözümde bu kadar dibe batan bir kitap da okumamıştım henüz. Öncelikle kitapta sürekli ama sürekli ama sürekli geçen dağınık saç, balık, tilki, okyanus terimleri artık o kadar çok canımı sıkmaya başladı ki anlatamam. Yazarın kalemini beğenmedim. Betimlemelerini de ne zaman beğenicem desem bu bahsettiğim zorlama terimlerden birini kullanarak beni kitaptan soyutlayıp durdu. Kalemi konusunda beni bariz rahatsız eden şeylerden biri de devrik cümlelerin her iki uzun paragrafta bir önüme çıkıp durmasıydı. Misal; "Derin bir nefes aldı Levent lafa girmeden önce." Kitapta geçen karakterleri özellikle de Yosun karakterini zerre sevmedim. Ne zaman bana dokunacak bir şekilde yaşadıklarını ya da hislerini anlatmaya başlasa kullandığı bir kelime ya da tavır ya da aklından geçen düşünce her seferinde kendisinden hoşlanmamamı sağladı. Özgür desen aynı şekilde. Sürekli bir sen balıksın yok ben okyanusum, hep her şeyi üstünden konuşması falan bunlar beni çok ama çok sıktı. Kitap çok çok çok ağır melonkolik bir kafaya sahip. Tamam dram olsun demişsin ama bu kadar itici bir dram da okumadım. Ne zaman bana dokunacak desem okuduğum bir paragraf beni rahatsız edip o hisleri yarım bırakmamı sağladı. Sadece birkaç yeri gerçekten sevdim o da beni rahatsız eden unsurlar fazla bulunmadığı içindi. Ayrıca bahsettiğim bu rahatsız eden unsurlar o kadar çok sürdü ki bazı satırları atlama hissini bastırmak gittikçe zorlaştı benim için. Özellikle de bölüm sonlarında Yosun'un düşüncelerinden oluşan ithalik satırları okumamayı tercih ettim. Bölüm başlarında yazan şeyler de hoşuma gitmedi. Kitapta geçen sürekli Tanrım kelimesi de beni rahatsız etti. Bir Türk yazarın sürekli tanrım diye cümle kurması benim görüşümce saçma ve zorlamaydı. Kitap sanki tamamen hayal ürünü gibi, sürekli bu tip konuşmalar geçiyor çünkü. Bazı yerlerde mantıksızlığı sonucunda satırları atlamadan duramadım. Kitapta sevdiğim sadece birkaç kısım oldu. Sonunu hiç beğenmedim. Devam kitabını belki okurum belki okumam. Kitabı akıcılığı konusundan beğenebilirim. Mesela özelikle de ana karaktelerin geçmişini baya merak ederek okudum ama onun dışında kitap benim için sınıfta kaldı. Çok büyük bir beğeni kitlesi olabilir ve saygı duyarım elbette ama inanın çok fazla dram kitabı okudum ve bende duygu yoğunluğu yaşatan kitapları öve öve biteremem. Bu kitap baştan aşağı size çaresizlik ve hüzünlü bir hava yaşatmaya çalışıyor ama ben bu havaya çok az kapılabildim. Ayrıca hafif aksiyonlu bir kurguya sahipti ve o kısımları da beğenmedim ama ben o kısımları çok nadir kitaplarda beğeniyorum zaten. Ne yazık ki kitapta her ne kadar "şimdi bu çok klişe olacak" diye bazen kızımız içinden geçirse de yine de düşüncelerini yerine getirdiği için bariz klişe düşündüğüm çok fazla yer vardı. Klişe olduğu halde değişik işlenseydi kesinlikle överdim o kısımları. Belki sonu daha iyi bitseydi ve bu kadar yeşilçama bağlamasaydı puanım yüksek olabilirdi ama üzgünüm beğenmedim. Benim okuduğum kitapları ve yorumları beğeniyorsanız kitabı canı gönülden önermiyorum.

5 yorum:

  1. Yazarı okumadım fakat internette gördüğüm alıntılar kadarıyla kitap abartı bir dram içeriyorum diye bağırıyor. Ne diyim, geçmiş olsun. Son olarak, ciddi misin bir de devam kitabı mı varmış bunun? -_-

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet var, ben de belki okurum diyorum :D İlkini her ne kadar hiç beğenmesem de

      Sil
  2. Arka kapak yazısını çok beğendim :)

    YanıtlaSil
  3. Merhaba! Mimledim sizi ^____^
    https://periodiclibrary.blogspot.com.tr/2016/07/mid-year-book-freakout-2016-edition.html?showComment=1469213130589#c3564674118826983021

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürlerr, en kısa sürede katılacağım :)

      Sil