Merhabalar pek sevgili ohyoulovemetoo blog okurları!
Bu senenin bitimiyle iki senedir adam akıllı dikiş diken biri olarak kesinlikle
bu konu hakkında şimdiye kadar birkaç yazı yazmalıydım ama işte ne yazık ki
blogumla arama giren soğuk savaşı daha yeni ısıtıp eski haline döndürmeyi
deniyoruz. Bu yazı boyunca göreceğiniz moodboard fotoğrafları benim kendi
diktiğim parçalardan Şukufe üzerinde çekip portfolyo için hazırladığım el emeği
göz nurlarımdır. Kısaca dikiş maceramdan bahsedecek olursam benim dikişe
eğilimim küçüklükten beri vardı. Size basit bir hayal gibi gelebilir ama hep
dikiş dikmeyi öğrenmeyi çok istemiştim. Hatta yakın arkadaşlarımdan biri
kursuna gittiğinde o kadar özenmiştim ki sonraki sene hemen kendim de yazıldım.
Küçüklükten kendime kolyeler yapmaya, kutu kutu boncuk biriktirmeye, annemin
eski tüllerini kesip kesip bir şeyler işlemeye bayılan biri için bu hobimin bir
gün karşıma çıkacağı kesinlikle belliymiş. Neyse nihayet (dün gibi ama) iki
sene önce bir dikiş kursuna başlayabildim. Dikiş kursunun yanı sıra stilistlik
kursuna da başladım ve bir dönem boyunca ikisini çok güzel idare ettim. İkinci
dönemde stilistlik kursunu bırakmaya karar verdim ve sonrasında dikişe daha çok
ağırlık verdim. Ama dikişi nasıl öğrendiğimi sorarsanız dikiş hocamın en basit
teknikleri hiç öğretmediğini ileride kendimi geliştirdikçe fark ettim. Hatta
koca bir sene kursa giden biri için o kadar temel şeyleri öğrenmemiştim ki
kendim temiz dikişi nasıl yapacağımı anlamam çok uzun vaktimi aldı. Özellikle
en sevdiğim kısım olan bir ceketi astarlamayı kendim öğrenene kadar canım
çıktı. Bu süreç diliminde birçok dikiş sayfası bulup onları takip ettim, birçok
şeyin dikimini internetten blog vb. sayfalardan öğrendim. Dikiş kursunu
sevmeniz ve devam etmekte dirayetli olmanız tamamen hocanızın size kattığı
bilgiye bağlı ama ben sınıf ortamı olarak da çok şanslıydım. Kurstaki
ablalardan dikişe dair çok fazla tüyo öğrendim. Elim bu tarz meziyetlere yatkın
olduğu için ben dikiş konusunda pek zorlanmadım. İlk birkaç ay zorla gidiyordum
kursa ama sonrasında sabah yarım saat erken gittiğim ve hocaya son beş dakikaya
kadar dikiş masasından kalkmamak için yalvardığım oluyordu. İkinci dönemden itibaren
dikişin hayatımda hobiden ziyade bir eylem olduğunu fark ettim. Nasıl kitap
okumadan duramıyorsam dikiş dikmek de adeta nefes almak gibi bir şey oldu benim
için.
Şu an dikiş dikmeye dair oldukça
deneyimli biriyim ve şunu kesinlikle söyleyebilirim ki; dikiş dikmeyi herkes
öğrenebilir ve dikebilir. Benim bugüne kadar girdiğim ortamlarda genelde dikiş
dikmek pek bir küçümseniyor. Bir yetenekten ziyade meziyet olarak bakılıyor.
Ama dediğim gibi isteyen herkes dikiş dikebilir fakat bu işin tek yeteneği sabrınızın
yeterli kotada olması. Daha en son diktiğim ceket için tam üç kere öndeki patın
dikimini beğenmediğimden bir sökme işleminin kırk dakikamı aldığını bilerek tek
tek dikişleri söktüm. Yani bir şeye sabrınız yoksa üzgünüm ama ya o sabrı elde
etmeyi öğrenmelisiniz, ya da bu "meziyette" size pek bir öneride
bulunamam. Konu dikiş olunca benim ağzımızın susması imkansız gibi bir şey. Aklıma
bir model koyup o modele gidecek kumaşı arama serüveni, aksesuarlarını
tamamlama ve makinenin başına oturmak benim için inanılmaz bir zevk. Hatta
bazen dikiş dikmekten bu kadar büyük zevk almama ben de şaşırıyorum ama güzel
giyinmeyi seven herkes için inanılmaz bir lüks.
Ve asıl konumuza gelirsek artık
bendeniz tüketen değil üreten bir insanım. Kendi giysimi, çantamı hatta bazen
başımı örttüğüm başörtüyü bile kendim dikiyorum. Hayatın bir parçasında üretici
olduğunuzda gündelik yaşam da artık daha farklı görünmeye başlıyor. Biraz daha kapitalist
sistemin gerçeklerini fark ediyorsunuz. Mesela eskiden giysiye verdiğim paranın
belki de yüzde yirmisi gibi bir rakamla kendi giysilerimi dikebiliyorum. Bir diğer
ağır basan nefes alma nedenim kitaplar da bu huyumdan ağır nasibini aldı. Artık
ayda on iki kitap okuyorsam dokuzunu hatta bazen neredeyse hepsini kütüphaneden
okumaya çalışıyorum. Özellikle artık popüler kültürden uzaklaştığım için
kütüphane kullanmak benim için adeta cennetten bir dilim. Tabii ki bazen
kütüphanede bulamadığım ve okumak için sabırsızlandığım kitaplar oluyor fakat
onları da satın alıyorsam sonrasında etiket fiyatının yarısına satarak kitap
alışverişimi de bir döngü içine yerleştirdim.
İnsanlar tüketmeye, gösterişe,
birilerine hayatlarını kanıtlamaya o kadar aç ki bazen ben de kendimi
sorguluyorum öyle miyim diye çünkü artık bu hislerle sarmalanmayan kaldı mı ki?
Giyim sektörü inanılmaz bir şekilde pahalılaşıyor ve bu tüketimden sıyrılmak gün
geçtikçe imkansızlaşıyor. Sürekli yeni modeller, sürekli yeni akımlar,
sürekli yeni kreasyonlar ve daha birçok şeyle ne kadar ihtiyacımız olanı elde
etmeye çalışıyoruz? Ben kendime bile soruyorum, her gün başka giyinmeye
çalışıyorum. Dolaplara sığmayacak kadar kaban, ceket, gömlek takımları
dikiyorum ve dışarıdaki fiyatla kıyasladığımda arada uçurum olduğunu çok iyi
biliyorum. Böylece giysilere harcamadığım parayı çanta, ayakkabı vb. başka
şeylere harcıyorum. Bir diğer yandan başka sanat dallarıyla ilgileniyorum,
onların malzeme harcamalarına harcıyorum. Bir şekilde yine tüketici oluyorum,
olmamak gibi bir şey mümkün değil zaten. Kim sadece ihtiyacı olduğu kadar yemek
yiyor, niye kahvaltı sofralarında dört çeşit peynir olmadan sandalyelerimizi
çekmiyoruz, neden sırf bir deniz manzarası için serpme kahvaltılara bu kadar
para döküyoruz ve o kadar mübarek bir ayı insanları sömürmeye dönüştüren iftar
lokantalara bunca dehşet fiyatlar ödeniyor?
Sanırım insan olarak tüketici
ruhumuzu hiçbir şekilde ardımızda bırakamıyoruz. Ama eğer bu durum sizi
rahatsız ediyorsa gerçekten bir kez olsun kıyafetinizi kendiniz dikmeyi
deneyebilirsiniz. Kitaplarınızı kütüphaneden kullanmayı ve sinemalara bu kadar
para dökmeden film izlemekten keyif almanın bir yolunu bulmayı.. Marketten
aldığınız bir şeye zam geldiğinde buna dikkat etmeyi, ay içerisinde aldığınız
her şeyi not etmeyi ve daha birçok şeyi.. Yazının geneline değinirsek gerçekten
dikiş dikmeyi en ufak bir merakı olan herkese canı gönülden öneririm. Giyinmeyi
seven ve şu an içinde bulunduğumuz tüketim dünyasından ufacık da sıyrılmayı
düşünüyorsanız internetten bile öğrenmeniz için birçok yol var. Öyle bir
devirde yaşıyoruz ki bir şey yapmanın yolunu özellikle de internette İngilizce
yazıp arattığınızda önünüze çıkmayacak kapı yok.
Hadi bu yazıyı okuduktan sonra
önerdiğim youtube hesaplarına bir göz gezdirin. Ardından kendinizi bir pazara
ya da uygun kumaş satan bir kumaşçıya atın. Son çıkan Burda sayısını alın, ilk
başta kendiniz mühendis gibi hissetseniz dünyanın en eğlenceli şeylerinden biri
olan kalıp patronunu çıkarın, kumaşın üzerine tutturun ve kesin, sonra
dikişiniz elinizden ne kadar gelirse dikmeye bakın. Ben buradan sesleniyorum,
başaracağınıza inanıyorum. Unutmayın bu işin sırrı sabrınızda! Sakın ola onu
yolun ortasında kaybetmeyin.
mabedyaya (favorim <3)
Ya o kadar ihtiyacım olan bir konuya değinmişsin ki!!! Kıyafet fiyatları dudak uçuklatmaya başladığından beri ben de dikiş öğreneceğim diye konuşuyorum ama bu konuda ciddi adımlar atmış değilim. Oysa kumaş falan aldım ama bu sefer de karşıma kalıp çıkarma sorunu çıktı. Youtubeda türkçe olarak bakınca beni çok da çeken öğretici videolar bulamadım pek. Öyle böyle geçiştiriyordum ki bu yazının karşıma çıkmasıyla tekrardan şevkim geri geldi, teşekkür ederim :))) Diktiklerin de çok güzel görünüyor, özellikle de kaban<333
YanıtlaSilÖnerdiğin youtube kanallarını gezmeye gidiyorum şimdi :)))
Çok sevindim şevkinin geri gelmesini sağladığıma.. kalıp çıkarmak gözünü korkutmasın, en ucuza aldığın kumaşla başla. Burda'nın pratik dikim dergisini alıp paftasını çıkardın mı dünyanın en kolay şeylerinden biri.. sadece biraz dikkat istiyor, şimdiden keyifli dikmelerr :))
SilDikiş dikmek için yeteneğim olmadığı gibi, sabrım hiç yok maalesef. Ben sıkılıyorum bu tarz işler yaparken. Ama yapabilenlere hayranım:) Bu arada bloğunuza mail abonelik butonu koyarsanız daha rahat takip edebiliriz:)
YanıtlaSilSanırım mail abonelik butonu koymayı başardım :) Teşekkürler öneri için
SilBen de geçen yaz teyzemin dikiş kursunun yaz programına katılmıştım. Youtube'daki dikiş videolarını görüp çok heves etmiştim. Orada çok pratik dikiyorlardı ama kursta her şey teknik üzerinden ilerlediği için çok zahmetliydi. Teğeller yaptım, kalıp çıkardım... Ve ütünün dikişte ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Şaşırtmıştı beni. Sabır işi olduğuna kesinlikle katılıyorum. Bazen bunalıp insanın elindekini fırlatası geliyor :)
YanıtlaSilYine de benim için zevkli ve verimli bir yaz olmuştu. Bir de tam istediğim gibi bir eteğim.
Şimdi dikiş dikmesem de ileride hobi olarak da olsa devam etmeyi isterim.
Geçmişte insanlar neredeyse tüm kıyafetlerini kendileri dikiyorlarmış. Anneannem de babaannem de hala dikiş dikerler ve dikiş dikebilmek bence şu zamanda çok nadir bulunan bir şey. O yüzden bunu yapabilen insanlara her zaman hayranlık duymuşumdur.
İnşallah sen de zamanla bu işi daha ileriye taşırsın <3
Umarım ileride sabrının da artmasıyla birlikte daha ciddi bir hobin haline gelir dikiş dikmek :) Bu sene inş bir satış platformu oluşturup marka çıkarmaya ufaktan adım atacak kadar ciddiye bindireceğim bu mesleği :)
Sil