2005′de yayınlanan Markus Zusak’ın ikinci dünya savaşı sırasında Liesel adındaki ufak bir kızın yaşadıklarını bilindik ikinci dünya savaşı filmleri çerçevesinin dışında aktarmış. Savaşın günlük yaşantılara etkilerinin dışında ufak bir kız çocuğunun üzerinden kurgulanıyor. Liesel savaşın başladığı sıralarda Almanya’da dokuzlu yaşlarındayken bir aile tarafından manevi kızları olarak alınır. Ailesini çok seven ve onların evlerine aldığı sığınmacı Max sayesinde okumayı öğrenir. Bu sayede ise kitaplarla arasında sıkı bir bağ kurar. Etraflarında her türlü trajedi, heyecan ve savaşın hayatlarına soktuğu bütün kötülükler, onların kelimeler ve kitaplarla oluşturduğu hayal dünyası sayesinde aşılabilir…
Filmin işlenişi ayrı bir lezzetli. İçime dokunan çok sahneler oldu. Şu Hitler zamanını anlatan filmler hep hatırıma kazınır (misal; çizgili pijamalı çocuk).
Hafif bir yeni filizlenmiş aşkta var fakat üzerinde durulmuyor.
Beni benden alan karakter ise Max oldu.
"Gözlerin konuşabilseydi, ne söylerdiler?"
"Kendi gözlerinle bana dışarıyı anlat Liesel."
- Yaşayacağını biliyordum.
- O kadar okudun ki
bir rahat vermedin.
Hoşuma giden izlerken gözlerimi dolduran bir sürü satırlar oldu.
Dikkatle izlerken biraz daha konuşsun, biraz daha gözlerim dolu kalsın dediğim satırlar.
- İnsanlık yapıyorduk sadece. İnsanlar böyle yapar.
- Liesel, çok büyümüşsün.
"Tek öğrendiğim şey, hayatın bir vaatte bulunmadığı. O yüzden başlasam iyi olur. Her zaman görmezden gelmeye çalıştım. Ama bütün bunların trenle biraz karla ve kardeşimle başladığını biliyorum. Arabanın dışında dünya bir kar küresinin içine atılmış gibiydi. Ve Cennet Sokağı denilen bir yerde akordiyon kalpli bir adam ve gök gürültüsünün ardına saklanmış bir kadın yeni kızlarını bekliyorlardı. Merdivenlerimizin altında kanatsız sessiz bir baykuş gibi yaşardı. Ta ki güneş onun yüzünü unutuncaya kadar. Kitap, tıpkı sarışın bir çocuğun bir kaya balığının peşinden koşması gibi gölde süzülüp gidiyordu. Gözlerimin açılmasını sağlayan Max'e."
Sımsıcak karakterleriyle içinizi ısıtacak ve gözyaşlarınızı akıtacak bu filmi izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Ayrıca değinmek istediğim konu; bundan 40 50 sene önce Yahudiler acımasızca yakılıp katledildi. Şimdiyse tarihteki bu büyük utançla ilgili Amerikanlar ve Almanlar bir sürü film çekiyor. Günümüzdeyse Yahudiler Müslümanları gözlerini kapamadan kurşundan geçiriyor. Gün gelecek artık Müslümanların acılarıyla ilgili de filmler çekilecek. Demem o ki, I hate the system.
Sevgilerle Betül Tosun
Ooo hep en sevdiğim kitapları yazmışsınnn! Bir sonraki kitap yazın da çizgili pijamalı çocuk olursa seni kitap ruh eşim ilan ederim hjdkdj
YanıtlaSilKitap hakkında söyleyebileceğim tek şey: Rudy...(ühühühüüh)
Kitabı henüz sipariş edemedim lakin Tüyap'da almayı düşünüyorum. Ayrıca inanmıycaksın ama eğer Kitap Hırsızı'nı alırsam kesinlikle Çizgili Pijamalı Çocuğu da alacağım. Genel olarak ikisini birbirlerine benzetiyorum :)
Sil