Kitap Adı: Kanadı Kırık Kuşlar
Yazar: Ayşe Kulin
Yayınevi: Everest
Sayfa Sayısı: 392
Benim Puanım: 5/5
Arka Sayfa;
1930’ların Almanyası... Nazilerin baskısından bunalan Yahudi asıllı tıp doktoru Gerhard Schlimann, çemberin yeterince daraldığını, kendisi ve ailesi için tek çarenin kaldığını hisseder: Kaçmak...
Ancak işsizliğin, savaşın habercisi toplumsal karmaşaların ve her yere yayılan ayrımcılığın cenderesindeki bir dünyada insanca yaşanacak bir yer bulmak hiç de kolay değildir.
Zira Gerhard Schlimann ve diğer Yahudilere sözümona gelişmiş ülkeler bir bir sırt çevirirken, bir tek Avrupa’nın kıyısındaki genç bir Müslüman ülke kucak açar: Türkiye Cumhuriyeti...
Ancak işsizliğin, savaşın habercisi toplumsal karmaşaların ve her yere yayılan ayrımcılığın cenderesindeki bir dünyada insanca yaşanacak bir yer bulmak hiç de kolay değildir.
Zira Gerhard Schlimann ve diğer Yahudilere sözümona gelişmiş ülkeler bir bir sırt çevirirken, bir tek Avrupa’nın kıyısındaki genç bir Müslüman ülke kucak açar: Türkiye Cumhuriyeti...
Art arda dört kuşak kadının öyküsünü anlatan bu romana bayıldım. Yazardan okuduğum ilk eseriydi ve sırada elime alacağı kitabı için sabırsızlanıyorum. Hitler'in Almanya'yı kuşattığı zaman diliminde Yahudi kökenli bir ailenin İstanbul'a gelmesiyle Türk gelenekleri içinde yaşamalarını okumakla başlıyoruz kitaba. O zamandan bugünümüze kadar kapsayan vakit içerisinde ülkemizde yaşanan onca kolay yutulmayacak olaya değiniyoruz. Bazılarını ben de bu kitap sayesinde öğrendim. Değindiği dört kadının hikayesini; özellikle de diğer üçünü çocukluğundan itibaren okuyoruz ve böylece bebekliğinden yaşlı büyükanne oluncaya kadar okuduğumuz bu karakterleri iyice bağrımıza basıyoruz. Başlarda içimde büyük bir merak duygusu uyandırmasa da ilerledikçe artan bir keyifle bayılarak okudum. Ben en çok Suzan'ı sevdim ve her satırında onun gençliğindeki bıcırık, yaşı ilerledikçe olgun hallerini çok severek okudum. Baştan sona gerçekten önemli olaylara yerinde değindiği için harika bir eser gözümde. İnsanı insan olduğu için sevmeyi anlatan muazzam bir kitaptı. Yeri geldiğinde yaşananlar sonucu öfkeye sürükleyen, yeri geldiğinde değindiği aile ve tatlı aşk satırlarıyla sıcacık gülümseten; sonuç olarak histen hise sarıldığım bir kitap oldu. Rica ederim okuyunuz.
serenaddan sonra bir başka yahudi göç hikayesi sıkmadı mı, bunun için kararsız kaldım
YanıtlaSil