26 Haziran 2015

Son Zamanlarda Amerikan Sineması

İlk yazılarımda belirttiğim gibi çocukluğumdan beri sinema sevdalısıyım ve her zaman da öyle olmayı umuyorum. Bugüne kadar yüzlerce film izledim, aralarında elbette tek geçebileceğim filmler varken bunu nasıl izlemişim dediğim vasat yapımlar da mevcut. Bu yazımda değinmek istediğim konu; son yıllarda Amerikan sinemasındaki değişim. Kore sinemasına iki sene önce geri döndükten sonra Amerikan sinemasını uzun süre ihmal ettim. Çoğu yapımı izlemedim hatta normalde dört gözle izleyebileceğim yapımları dahi izlemek istemedim zamanında. Bunun başlıca sebeplerinden birisi online izlemekten nefret etmemdir. Eskiden internet üzerinde film izlemek benim için zor oluyordu. Online izlerken videonun dolmasını beklemek ölümdü resmen. O zamanlar ne yazık ki torrent diye bir şey bilmiyordum ve sabrımı sonuna kadar dolduruyordum. Bir kez bunun hakkında tweet de atmıştım. İki üç sene önce imdb top 250'yi kafama çok takmıştım. İki üç sene önce dediğim 15 yaşında falandım. Baya ağır bir sinema hayranıyım, belli olduğu gibi. Hatta 18 yaşıma kadar tüm imdb topu bitirmek istiyordum lakin arasında o kadar çok kült yapımlar ve sinema tarihinde ilk defa çekilmiş filmler vardı ki kendimi izlemek için çok zorlayacaktım. Film izlemek konusunda çok garip huylarım vardır. Bir film dramsa onun başına oturup izlemek benim için ölümdür. En sinir olduğum sinema huyum budur çünkü çok kez "Ne salağım ki bu filmi izlemeyi defalarca erteledim" derim.

Her neyse, değinmek istediğim konuya gelirsek. İlk olarak şunu söyleyebilirim ki bundan sonra Amerikan sinemasından ne film çıkarsa çıksın asla ailemle izlemem. Hatırlıyorum ki eskiden böyle değildi. Yani şundan iki üç sene öncesinden bahsediyorum. O zamanlar internetim bile olmasa sinemaya giderdim, deli gibi filmlerin tv'de gösterilmesini beklerdim. Hatta sırf birkaç film izleyebileyim diye CNBC'nin film kuşaklarını kaçırmamak için sabaha kadar otururdum. Lakin şu anda herhangi bir sahnede ne çıkacağını asla bilemiyorsunuz. Her an önünüze tek başınıza izlerken bile görmek istemediğiniz bir sahne çıkabiliyor ki bu ileride daha da fena bir hal alacak zannımca. Romantik komediden drama kadar tutun her an saçma sapan bir sahneyle karşılaşabiliyorsunuz. Bu durum da beni çok rahatsız ediyor. Annemle bir film izlemeden önce illa ki tek başıma izlemem gerekiyor. En son annemle "11 yıl köle" filmini izledim. Öyle bir filmde bile bizi rahatsız edebilecek birkaç sahne mevcuttu. Ayrıca bir şey çıkmaz diye filmi önceden kendi başıma izlememiştim.

Bir diğer konuya geçersek yine önceden dediğim gibi önceden bir film hakkında bu kadar çok kafa yormazdım. Demem o ki filmler hakkında bu kadar çok kendimi anlamaya zorlamazdım. İnanın ki film ya da dizi izlerken en nefret ettiğim şey kendimi anlayabildiğime dair zorlamaktır. Karşındaki seyirciye anlaması bu kadar zor bir film sunulmamalı zannımca. Bu nedenle çok fazla fikir ayrımı oluşuyor. Birisi mükemmel derken bir diğer kişi bunun neresi ödül aldı diyor. Böyle filmlerle çok karşılaşır oldum son zamanlarda. 

Yeni çıkan filmler konusunda iyi kısımlar da var elbette. Adamlar asla kendilerini tekrarlamıyorlar. Her zaman insanı şaşırtacak filmler çıkarıyorlar. Klişe olmamaları yanlarına bayılıyorum elbette.
Açıkçası bu konuda daha çok örnek çıkarırım diyordum ama nedense bu konuyu kısa kesmek zorunda kalıyorum. Bari son zamanlarda izlediğim en iyi yabancı yapımlardan bahsedeyim.

Öncelikle imdb 250'de bulunan ve küçüklüğümden beri her zaman gözüme çarpan bu filmi kesinlikle önermek istiyorum. İzlemeyen çok kimse olduğunu sanmıyorum zati. Filmi iki kere indirip silecek kadar zeki bir insanımdır, biliyorum. Filmi sonunda izlememi sağlayan kuzenimin hala izlemedin mi diye beni eziklemeseydi. Bu duruma dayanamadım ve oturup izledim. Övgüye gerek yok, mükemmel bir film. Boğazınız düğümlenecek resmen izlerken.

Milyon Dolarlık Bebek;

"Mo coishle means my darling, my blood."

İkinci önereceğim film; orijinal dvd'sini bile aldığım ama izlemediğim bir filmdi. The Departed filminin kapağını görmeyen haberdar olmayan yoktur sanırım. Bu filmi izlememi de kuzenimin eziklemesi sağladı. Bu filmde izlemediğim için utandığım bir filmdi. Hem de ben yani öyle böyle Leonardo fanı bir insanım. Filmse mükemmel tabii ki. Yine bu kadar izlemeyi geciktirdiğim için çok kızdım kendime.

The Departed;


"Bazı insanları çevresi yaratır, bazı insanlar çevresini yaratır." 

Üçüncü önereceğim film şu ki; ırkçılıkla ilgili her türlü film favorimdir. İzlemeyi aşırı severim. Uzun zamandır gördüğüm ama gene nedensizce izlemediğim filmdi. İzledikten sonra tabii ki bayıldım, ağladım, hüzünlendim, uzunca düşündüm. Mükemmel bir filmdi.
Hotel Rwanda;

"Bence insanlar bu görüntüleri gördüklerinde “ah tanrım, ne korkunç” diyecekler ve yemeklerini yemeye devam edecekler."

Dördüncü önereceğim film; bir kez izlenmeye yeltendiğim lakin filmin sesi olmadığı için izleyemediğim bir filmdi. Irkçılıkla ilgili mükemmel bir film. Eski ve akıllarda kalıcı bir film. Sanırım bilmeyen yoktur.

Schindler's List;

”Öldürme yetkisine sahip olup da öldürmüyorsan güçlüsündür.”

Beşinci önereceğim film; Çok eskiden bir arkadaşımın da bana izledin mi dediğinde hayır izlemedim cevabını verdiğim bir filmdi. O zamanlar orta okula gidiyordum. Filmin kesinlikle harika olduğunu biliyordum ama nedense gene saçma sebeplerden dolayı ertelemiştim. İşte;

Dead Poets Society;


"Seize the day!"

Altıncı önereceğim film; Her zaman merak ettiğim ama onun yerine başka filmlere sıra verdiğim bir filmdi. Müslümanlıkla ilgisi var elbette fakat ne yazık ki yanlış verilmiş mesajlar var. Beni etkileyen kısım filmin işlenişi ve oyunculuk. Aslında asıl yanlış olan şey bu filmi izleyen insanların cahilliği. Ne yazık ki bu dünyada pek bir derin bilgisi olmadan atıp tutan insanlar çok. Film için müslümanlık hakkında yapılan yorumlar beni aşırı rahatsız etti. Fakat bunu insanların cahilliğine ve hazırcılığına veriyorum. Bu konuda belki bir gün uzunca yazarım, belkim. Farklı bir film arıyorsanız;

The Stoning of Soraya;

“Ölmekten korkmuyorum, taşlanarak ölmekten korkuyorum. Acı bir şey olsa gerek.. “

Yedinci ve son önereceğim film; Bu filmi the stoning of Soraya filmini izledikten sonra şans eseri gördüm. Hemen indirdim çünkü birkaç kişinin bile filmde ağladım demesi beni anında izlemeye teşvik eder. Film hakkında yorumuma gelirsek bence harika bir film. Çok etkileyici ve derinden sarsıyor. İzleyin derim ama çok ama çok dikkatli izleyin. Yoksa benim gibi spoiler ararsınız sonra. Aman sakın atlayayım demeyin izlerken.


Evet, bu yazımdan bu kadar. Aslında bu yazıya beni hayal kırıklığına uğratan filmleri de eklemek isterdim ama uzatmak istemiyorum daha fazla. Umarım önerdiğim filmleri beğenirseniz ve Amerikan sineması hakkında değindiğim konularda hemfikir olduğum birileri vardır.
Bu kadar sinemadan bahsetmişken izlediğim
İzlediğim tüm filmlerin listesi linkte mevcuttur.

Görüşmek üzere

0 yorum:

Yorum Gönder