18 Haziran 2016

,

Mekanik Prenses - Cassandra Clare | Kitap Yorumu

Kitap Adı: Mekanik Prenses (Cehennem Makineleri #3)
Orijinal Adı: Clockwork Princess  (The Infernal Devices #3)
Yazar: Cassandra Clare
Sayfa Sayısı: 590
Goodreads Puanı: 4.58/5
Benim Puanım: 5/5
Arka Sayfa;
Gölge Avcıları yok olmanın eşiğine sürüklenirken tehlike ve ihanet, sır ve cazibe, aşk ve ölüm birbirine karışıyor!
Tessa Gray mutlu olmalıydı. Ne de olsa bütün gelinler mutludur, öyle değil mi? Ancak Tessa, Jem Carstairs’la evlenmeye hazırlanırken Londra Enstitüsü’ndeki Gölge Avcıları’nın başları büyük beladaydı. Mortmain, acımasız otomatlardan oluşan Cehennem Makineleri ordusunu, Gölge Avcıları’nı yok etmek için kullanmayı planlıyordu. Planını tamamlamak için de son bir şeye ihtiyacı vardı: Tessa Gray’e.
Enstitü başkanı Charlotte Branwell, Mortmain’i bulup onu durdurmak için her şeyi göze almıştı. Fakat Mortmain, Tessa’yı kaçırmıştı ve genç kıza aşık iki adam, Jem ve Will, onun için savaşmaya hazırdı. En yakınları Tessa’yı Mortmain’in kurtarmaya çalışırken, genç kız, kurtuluşun yalnızca kendi elinde olduğunu anlayacaktı.
Ancak Tessa, melekleri kontrol etme gücüne sahip olsa bile, acımasız bir orduyla tek başına mücadele edebilir miydi?

"Onunla yüzleştim," dedi Will. Alması gerekenden fazlasını aldığını öğrendiğimde çok kızgındım. Onu hayatını çöpe atmakla suçladım. Jem, Tessa için olabildiğim kadarı olmayı, onun için parlayabildiğim kadar parlamayı seçebilirim, dedi." 

Hani bazı kitapların kalbimi ağrıttığını söylüyorum ya artık o ifadeyi daha güçlü kitaplar için kullanacağım ve bu kitap kalbimi ağrıtmadı, direk paramparça etti. Ağlamak konusunda öyle bir boyut atladım ki kendimi kutluyorum. Kitabın sonu aklıma geldikçe böyle ağlamaya devam edersem muhtemelen tüm gün baş ağrısı çekeceğim. Bu kitabın beni mahvettiğini açıkça söyleyebilirim. Aslında daha kaba bir şekilde belirtmek istiyorum ama yine de kendimi tutuyorum. Bu kitapta ağlayacağımı biliyordum fakat beni ağlatacağını beklediğim satırlar hiç gelmedi. Benim ağlayacağımı düşündüğüm yerler üzerinden öylesine geçildi. Ama tabii ki ben yine gözlerimi ısrarla dolduracak yerler buldum. Kitap mükemmeldi, ciddi anlamda mükemmeldi öyle böyle değil. Bir final kitabından beklentimi tamamlamadı, aksine çok büyük bir üstünlükle beklentimi uçurup geçti. İkinci kitapta zaten çok canım yanmıştı. Üçüncü kitapta yarıya kadar olayların ilerleyişini çok severek okudum. Ayrıca ben bu serideki herkese aşık olduğumu tekrar belirtmeliyim. Gideon ve Gabriel'in üçüncü kitapta daha detaylı geçmesi ve ikisine de ayrı karakterlerin düşmesi beni can evimden vurdu, çook güzeldi. Jem'den ziyade Will'i tuttuğumu ama Jem'i de ayrı sevdiğimi söylemiştim. Bu bakımdan yazar canımı çok yaktı. Tessa'nın ikisini de seviyor olması beni rahatsız etmiyordu, çünkü yazar bunu harika bir şekilde yazarak sizi rahatsız etmemeyi amaçlamıştı seri boyunca.
Will ona hayretle baktı. "Ama öyle olmasını yeğlemez misin?"
"Yeğlemem. Kibar davranmanı istemiyorum! Will gibi davranmanı istiyorum! Baedeker rehberiymiş gibi, ilgi çekici mimari ayrıntıları belirtmeni istemiyorum! İstediğin delice, komik şeyler söylemen, şarkılar uydurman ve..." Aşık olduğum Will olman, diye eklemesine ramak kalmıştı. Onun yerine, "Ve Will olman," dedi. "Yoksa sana şemsiyemle vururum."
Ben malum karakterin serinin başından beri hasta olduğu için ölmesini beklerken yazarın beni bu kadar ters köşe yapması ağzımı açık bıraktı. Sonu çok güzeldi ama içim çok buruk. Spoiler girmesin diye içimi de dökemiyorum ama her ne kadar mutlu sonla bitse de bir yanım öyle acıdı ki susamadım bir türlü. Her şey çok güzeldi ve yazarın bu kadar adaletli olması takdire şayandı ama bir yandan çok tatmin olurken bir taraftan buruk kaldım. Bu hissi de ilk defa yaşıyorum çünkü ben her zaman sadece bir karakteri tutarım. Böyle bir duygu karmaşasına girmemi sağladığı için Cassandra'ya teşekkürler! Kendisi kesinlikle favori yazarlarımdan. Kendime eziyet ederek o Epilog kısmını okuyup okuyup ağlayacağım. 5 puan bu kitap için yeterli değil, tam puan da yeterli değil. Yorumu yazarken yine gözlerim doluyor, alıntıları okuyunca da dolacak eminim. Bu serideki herkesi çok özleyeceğim. Yan karakterlerden hep kendini küçük gören Sophie'yi, abisine derinden bağlı olan Cecily'i, hizmetçi olmasını aldırmadan bir kıza aşık olan Gideon ve canavara dönen birini öldürdüğü halde hala içinde hüznünü yaşayan Gabriel'i ve tabii ki sürekli kocasıyla didişen Charlotte'yu ve harika mucitleriyle Henry'i de. Ve Tessa'nın abisi Nathan'ı bile çünkü o da beni ağlatmıştı. Ve Jessamine'yi her ne kadar az okusak da onun da huysuzlukluklarını çünkü o da beni ağlattı. Şu herkesi delirtip hüzünlü şarkılar söyleyen hizmetçiyi bile. Sevdiği kız için ölümü göze alan ve cömertlikle onu başkasına verebilen kemanıyla bizi coşturan Jem'i, iki kişiye karşı aşk dolu hisleri varken dürüstlükle seni sevmem diğerini sevmemi azaltmıyor diyen gri gözleriyle ünlü Tessa'yı ve en çok da samimi ve sıcak karakterini içine bastırıp hayatını istemediği bir şekilde dalgaya vuran asabi bir genç olarak geçiren, Tessa'ya olan aşkını okurken gözlerimden kalp çıkartan Will'i. Ve elbette beni bu yorumu yazarken bile ağlatan Cassandra'nın kalemini. Ne kadar sevdiğimi anlatmama gerek yok, bu seriye dair her şeyi deli gibi özleyeceğim ve yakın zamanda kitaplarını da satın alacağım.
"Tessa," dedi Jem. "O umutsuzluğu da, umudu da tanıyor. Birbirinize öğretebilirsiniz. Onu bul, Will ve ona daime onu sevdiğimi söyle. Değeri nedir bilmem ama ikinize de istediğiniz yapmanız için izin veriyorum."

0 yorum:

Yorum Gönder