31 Aralık 2015

2015 Yılı Benim İçin

Karlı bir İstanbul gününden merhabalar! Önce bu hafta yaşadığım talihsizlikleri anlattıktan sonra 2015 yılı benim için nasıl geçti özetleyeceğim. Öncelikle pazartesi güzel bir gündü Arapça lisan dersim vardı. Tabii ben hala After Ever Happy'nin etkisindeydim. Pazartesi günü sadece S.S Atıcı'nın Hayalden Gerçeğe ve Pinokyanın Rüyası kitaplarını okudum ve çok beğendim. Ama salı günü asıl bomba... İki aydır salı günlerim engelleniyor ne yazık ki. Bu hafta da salı günü bazı durumlar yüzünden meşgul olacaktım. Zaten bu yüzden moralim bozuktu. Sonra ne oldu dersiniz? Eve geldim ve acele kahvaltı yaptım ve gitmem gereken yere gidecekken annem sabah babamın çok sinirlendiğini sordu. Tabii ben de çok merak ettim. Meğerse fotoğraf makinesinin çantasının fermuarını kapamamışım ve babam da sertçe çekince kamera yere düşmüş. Evet, dostlar bahsettiğimiz makine Nikon d90 ve hiç de ucuz bir makine değil. Hele de babam laptopuna ve kendi kişisel eşyalarına çok özen gösterir. Annem önce sadece kızdı çantayı açık bıraktığın için falan dedi. Sonra bir süre makineyi bana vermeyeceğini söyledi. Ben de neyse zaten bu sıralar gezmeye çıkmıyorum pek dedim. Ama sonra... sonra annem babamın öfkelenmesinin bir sebebinin de kameranın camının kırıldığını söyledi. Tabii babam öfkeden kırılmış mı diye bile bakmamış. Sonra ben de içimde korku titremeleri yükselirken yatak odasına doğru ilerledim. Babam sağ olsun saklamış güya makineyi. Sonra ne mi oldu?
Bir anda başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Kamerayı elime alıp koruma şeysini kaldırdıktan sonra kırık camı gördüğüm gibi gözlerim doldu. Tabii ki lensinin parçalandığını sandım ve elim ayağım boşaldı resmen. Lenslerin ne kadar pahalı olduğunu çok iyi biliyorum ve lens benim yüzümden kırıldıysa babam öyle bir azarlar ki beni... Her neyse dostlar, meğerse sadece koruma camı kırılmış. Ben de lensi parçalandı sanıp ağladım biraz. O anda aklımdan fıldır fıldır düşünceler. Artık kitaplarımın fotoğraflarını çekemeyecek miyim? Bir yerlere gezmeye gidince çantamda makinem olmayacak mı diye düşüncelerle boğuşuyordum. Salı günü benim için berbattı anlayacağınız. Çok büyük bir korku yaşadım. Sizce bir daha o çantaya makineyi fermuarını kapatmadan koyar mıyım? Ne yazık ki bazı şeylerin değerini bilmek için başlarına kötü bir şey gelmesi gerekiyor benim açımdan. Hep böyle oluyor. Bazı konularda pek rahatım. Bugün babam makineyi götürdü ve camını o kadar da pahalı olmayan bir fiyata yaptırdı. Harçlığımdan keseceğini duyunca ufak bir şok yaşadım önce ama sonra şakaya bağladık. Haftamın diğer günleri salıya nazar baya güzeldi. Çarşamba günü hafta sonu sınavlarım için ders çalıştım ve uzun zamandır yapmadığım bir şeyi yapıp bir günde üç kitap okudum. S. S. Atıcı'nın Gitme kitabını ve Yabancı yayınlarından Gözlerindeki Canavar ve Başka Dilde Aşk kitaplarını okudum. Başka Dilde Aşk mükemmeldi. Gitme kitabını da çok beğendim. Son olarak bugün de elimde aylardır sürünen Warm and Cozy'nin bir bölümünü çevirdim. Henüz bugün hiç kitap okumadım. Sorarsanız bir günde nasıl üç kitap okudum diye? Biraz atlayarak tabii ki ve o gün sabah üçe kadar oturdum kitap bitirebilmek için. Çok nadir günde üç kitap okuyorum. Zaten çok da mümkün bir şey değil. Neredeyse tüm gün elimde telefonum vardı. Hepsini pdf olarak okudum.
Her neyse, hafta özetim baya uzun oldu. Şimdi sizlere 2015 yılımı özet geçeceğim. 2015 yılında genel olarak neler yaptığımı özet geçecek olursam 2015 yılı benim için tamamen dizi film çevirisi üzerine ilerleyen bir yıl oldu. Nefes almadan bir sürü dizi film çevirdim. Eğer kız kardeşim laptopu alıp şehir dışına çıkmasaydı inanın hala nefes almadan çevirmeye devam ediyor olabilirdim. Bir kere ara verdiniz mi eskisi gibi olamıyorsunuz. Bu yüzden ben de eskisi gibi art arda çeviremiyorum, kelimenin tam anlamıyla şevkim kaçtı diyebilirim. 2015 yılı boyunca 7 dizi, 12 film çevirdim.
Çevirdiğim diziler;
Spy
Shine or Go Crazy
Super Daddy Yeol
Ex-Girlfriends Club
Warm and Cozy
Masked Prosecutor

Çevirdiğim Filmler;
Kiki's Delivery Service
Tevar
Dolly Ki Doli
Momose, kocchi wo muite
Hawaizaada
Finding Fanny
Dum Laga Ke Haisha
Tanu Weds Manu
Desert Dancer
Dil Dhadakne Do
Hamari Adhuri Kahaani

Ciddi anlamda 2015 yılı benim için İngilizce üzerineydi. Hem çeviriler hem de gittiğim İngilizce kursuyla birlikte öyle diyebilirim. Peki başka? Uzun zamandır evimizde fotoğraf makinesi var ama ben hiç kullanmazdım. Sonra mutfağa girince takıntım yaptığım şeyin güzel görünmesi olunca mutfakta yaptıklarımı fotoğraf makinesi ile çekmeye başladım. Ardından başka şeyler de çekmeye başladım. Artık gördüğüm her şey bunu makineyle çekebilir ve İnstagram'a atabilirim gözüyle bakıyordum. Yazın sonlarına kadar böyle sürdü. Çok fazla tatlı yaptım. Artık herkes mutfakta iyi olduğumu biliyor. Tabii aldığım kilolar da cabası. Mutfağa girmek benim için canım çekti kalkıp şunu yapayım diye bir şey hiçbir zaman olmadı. Ben yapmanın düşüncesini seviyordum. Mutfakta vakit geçirmeyi, bir şeyler çırparken şarkı söylemeyi, pişirdikten sonra yaptığım şeye sırıtarak bakarak bir sürü fotoğraf çekmeyi seviyordum. Sonucunda annemler falan kilo aldık hep. Tabii ben aldığım kiloları verdim ama şu an zayıflamaya devam ediyorum. Aslında beni görseniz neyine diyet yapıyorsun dersiniz ama bir defa olsun istediğim kiloya inmek istiyorum. Bundan üç sene önce manyak gibi sürekli diyet yapıyordum. Sonucunda tüm yemek yeme alışkanlığımı kaybettim. He sorarsanız o saçma sapan diyetlerim hiçbir işe yaramadı çünkü iki hafta aç kalıyorsam iki gün manyak gibi yiyordum. Baştan aşağı saçmalıktı ama bu sefer gerçekten zayıfladım. Kısacası kendimle gurur duyuyorum. Verdiğim kiloları geri alırsam dostlarımdan beni pataklamalarını isteyeceğim. Çünkü nefsimi çok tutuyorum.

Evet, yine konudan saptık. 2015 yılı benim için başka nasıl geçti? Tabii Arapça gramer kursum vardı. Önceki senelerde yaptığım kitapları tekrarlayıp kuvvetlendirdim. Ve tabii ki çok gezdim. Yani kelimenin tam anlamıyla deli gibi gezdim. Aslına bakarsanız çok şanslı bir aile yapısına sahibim. Bazı arkadaşlarımı anneleri babaları hiçbir yere yollamıyor. Ama annemin iki kuralı. Birincisi, yalan söylediğim gibi tüm izinleri son bulur. İkincisi, karşıya tek başıma geçmeme izin vermiyor ama ben hala ikinci seçeneği yıkmak için uğraşıyorum. Yani anlayacağınız geçen sene tüm param gezmeye gitti. Hala İstanbul'da gezmediğim çok yer var. Bu sene aklımdaki yerlere gitmeyi çok istiyorum.

Ve elbette İnstagram! İnstagram kullanmak kişiden kişiye değişebilir. Sizi bilmem ama ben bir ara İnstagram'ın benim hayatımı yönetmesine izin verenlerdendim. Nasıl? Mesela bir yere gittiğimde sadece bunu İnstragram'a atsam harika olur diye ısmarlıyordum. Ya da eğer üzerimde bir kazakla foto attıysam o kazağı yeni bir yere giderken asla giymiyordum. Kısacası tam bir saftım. Tabii bir de benim üçlü fotoğraf atma takıntım vardı. Bir ara ciddi anlamda İnstagram yüzünden kafayı yiyordum. Üç fotoğrafı da uyumlu halde atmaya çalışıyordum. Nasıl mı? Böyle işte.
Ama üçlü fotoğraf atmayı iki üç ay önce bıraktım çünkü yoruldum artık. Bir yere gittiğimde aynı tonda uyum içinde üç resim çekmeyi aramaktan gözlerim yoruldu. Tek bir resmi çok beğenip atmak istediğimde yanına iki resim daha bulamadığım için atmamaktan bıktım. Ama profilimi çok beğeniyordum. Üçlü üçlü resimlerin uyum içinde olmasına bayılıyordum. Tabii beni artık sıkmaya başlayana kadar.
Anlayacağınız 2015'in baş unsurlarından biri benim için İnstagram'dı. Peki şimdi ne sıkla mı kullanıyorum? En son Kasım'ın sonunda resim attım. Kısacası İnstagram'ın hayatınızı ele geçirmesine izin vermeyin. Orası sadece hayatınızdan kesitlerinizi dostlarınızla paylaştığınız sosyal bir mecra. Onu bu kadarla kısıtlı bırakın. Artık sadece tanıdığım insanları takip ediyorum. İnanın öylesi daha rahat.
2015 yılı boyunca çok fazla film izledim. Bir sürü farklı yapım izledim. Kore, Japon, Hint, İran, Amerikan, Fransız... Anlayacağınız benim için mühim olan filmin yorumları. Bir film övülüyorsa kesinlikle izlerim. 2015 yılı boyunca toplamda 132 film izlemişim. Neler izlemişim görmek isterseniz buraya tıklayarak izlediğim filmleri görebilirsiniz.
2015 yılının benim için en büyük önemi kitap okuma alışkanlığımı geri kazanmam diyebilirim. Bu yaza kadar en fazla 50 kitap okumuşken sizce bu Temmuz'dan itibaren kaç kitap okudum? Tamı tamı 199 kitap okudum. Aslında bu sayıyı 200 yapmak istiyordum ama sonra vazgeçtim. Bu gece elbette bir kitap okuyacağım. Yani onu da sayarsanız 200 kitap okudum. Sadece 6 ay içerisinde bu kadar çok kitap okudum. Peki nasıl geri kazandım? Laptopun gitmesiyle kendimi kitaplara verdim. Düşünsenize, bir laptop beni çok şeyden engelliyordu. Çünkü laptop olduğunda sürekli bir şeyler çevirmek istiyordum. Tabii laptop gitmeden de okumaya başlamıştım ama laptop gidince iyice kendimi kitaplara verdim. Önce kız kardeşimin önerdiği historical kitapları okudum. Sonra günümüz kitaplarına geçtim. Sonra kitapları satın almaya başladım. Daha satın almak istediğim düzinelerce kitap var. Ayrıca bugün pegasus yayınlarının oku.oku sitesine yaptıkları Aralık ayı indiriminden son gün yararlanarak geçenlerde bahsettiğim kitapları sipariş ettim. Kitaplar geldiğinde ufak bir yazı yazarım alışverişim hakkında.
Ne diyordum işte? Böylece kitap okuma alışkanlığımı geri kazandım ve çok mutluyum. Kendimi çevirilere ve film izlemeye verdiğim için kitaplarda neler kaçırdığımı yeni öğrendiğim için hayal kırıklığına uğradım ama hemen toparladım. Artık İngilizce kitap bile okuyabiliyorum. Küçüklüğümden beri hayalimdi. İnanın çok mutluyum. Yaz itibariyle şu ana kadar okuduğum kitaplar arasında tam puan verdiklerimi sıralayacağım. Kitapları okuduğum sıraya göre diziyorum. En sevdiğimden en kötüye doğru dizmek isterdim ama inanın o kadar uğraşamam. 199 kitabın arasından bu kadar az kitaba 10 puan vermeme şaşırıyor olabilirsiniz ama inanın 9,5 verdiğim çok fazla var ve ne yapayım bir yeri eksik ki yarım puan kırmışım. O yüzden sadece 10 puan alanları yazıyorum. Ama şunu da belirmeliyim ki kafamda tuttuğum bir filtreye göre kitaplara puan veriyorum. Mesela manyak gibi beğendiğim bir historical ile çok sevdiğim günümüz bir kitaba aynı puanı verirken günümüz olduğunu hatırlatarak yüksek puan veriyorum. Yapıyorum işte bir şeyler kafamda. Karışık. Buyurun tam puan verdiğim kitaplar;

Kurt ve Kumru/Kathleen E. Woodiwiss
Kara Melek/Kat Martin
Maskeli Balo/Brenda Joyce
Düşler Krallığı/Judith Mcnaught
İçinde Aşk Saklı/Judith Mcnaught
Çirkin Aşk/Collen Hoveer
Şeker Portakalı
Umutsuz/Collen Hoveer
Kördüğüm/Calia Read
Senden Önce Ben/Jojo Moyes
Son Söz Aşkın/Julia Quinn
Karanlığın Elli Tonu/E.L. James
Özgürlüğün Elli Tonu/E. L. James
Kalbimi Çaldın/Rita Hunter
Tatlı Tuzak/Rita Hunter
Bir Artı Bir/Jojo Moyes
Hiçliğin Kıyısında/J. A. Redmerski
Eğer Yaşarsam/Gayle Forman
Sen Gittiğinde/Gayle Forman
Mucize/R. J. Palacio
Eksik Parça/Michelle Hodkin
Bıçak Sırtı/Michelle Hodkin
Benim Uzak Yıldızım/Amie Kaufman/Meegan Spooner
Şeftali Kokan Bir Yaz/Jodi Lynn Anderson
Ardında Bıraktığın Kadın/Jojo Moyes
Aç Gözlerini/Raine Miller
After Ever Happy/Anna Todd
Başka Dilde Aşk/Mia Sheridan

2015 yılı bana bunları kattı işte. Bazı illetlerden son anda kurtulmamı sağladı. Hafta sonu sınavlarımdan kurtulduktan sonra yazdan kalma elimde sürünen son 6 bölümü çevirip eski dizilerimden kurtulacağım ve sonunda yazmak istediğim hikayeye baştan sıfır düzenlemelerle başlayacağım. Aslında hikayemi yazın tekrar yazmaya başlayacaktım ama bir arkadaşım okumak istediğini söyledi ve ona attığımda çok beğendiğini söyledi. O kadar mutlu oldum ki anlatamam. Bu yüzden aklımdan sürekli kitabımla ilgili senaryolar üretiyorum. İstediğim şekilde yazmaya başladığımda aklımda kitabın konusunu, nereden aklıma geldiğini ve bölümlerini link olarak buraya da koymak istiyorum. Eğer tıklandığını görürsem bölümleri düzenli olarak yükleyebilirim. Eh böyle işte. Makineye dokunamadığım için ve kitaplarım dolabımın üst tarafında mahsur olduğu için uğraşmamak adına Aralık ayı boyunca okuduğum kitapların resmini atamıyorum buraya.
Neyse dostlar, bendeniz Betül "Benden Nameler" tagımın altındaki tüm yazılarımda çene çalıyorum resmen. Benim için sağlıklı güzel bir sene olsun istiyorum 2016. On dokuz yaşım güzel geçsin istiyorum. Arapça lisan kursum bittiğinde en azından aklımdan çıkanları söylemek istiyorum Arapça. Şubatta Fransızca kursuna başlamak istiyorum. Bu sene istediğim kiloya düşmek istiyorum. Ehliyet almak istiyorum. Yazın dikiş kursuna gitmek istiyorum. Tüm paramı kitaplara yatırmak istiyorum. Çok şey istiyorum ve inşallah hepsini gerçekleştireceğim. Sağlıcakla kalın!
Continue reading 2015 Yılı Benim İçin

27 Aralık 2015

, ,

After Ever Happy - Anna Todd (After, #4) | Kitap Yorumu

Kitap Adı: After Ever Happy
Yazar: Anna Todd
Dil: İngilizce
Sayfa Sayısı: 512
Goodreads Puanı: 4,15/5
Benim Puanım: 5/5

Arka Sayfa;

TESSA VE HARDİN TÜM İHTİMALLERE MEYDAN OKUDULAR,
AMA ONLARIN PERİ MASALI GERÇEKLEŞEBİLECEK Mİ?

EBEDİ MUTLULUKTAN SONRA
HAYAT BİR DAHA ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK.

Tessa ve Hardin yeterince sürpriz yaşadılar. Bu sefer ki bağları hiç olmadığı kadar güçlü ama her yeni meydan okuma ilişkerinin temelini sorgulamak zorunda kalmalarını sağlıyor ve Hardin'in anlaşılmaz dış cephesi de cabası. Aileleri hakkındaki şok edici bilgiler ikisinin birbirinden çok da farklı olmadığını açık bir şekilde ortaya koyuyor. Tessa artık Hardin'le tanıştığı zamanki tatlı, kolay, iyi kız değil. Hardin ise artık Tessa için zalim ve karamsar değil. Tessa tüm sorunların Hardin'le beraber harmanlanıp daha beter bir hal aldığını ve patlamaya hazır olduğunda Hardin'i sakinleştirebilecek tek kişinin kendisi olduğunu çok iyi biliyor.

Hardin'in Tessa'ya ihtiyacı var. Ama geçmişten karşına çıkan tüm yeni şeyler onu daha çok karanlığa çekiyor ve Tessa'yı daha sert iterek hayatındaki herkesin uzaklaşmasını sağlıyor. Tessa, bunca şeyin ardından kendinden ödün vermeden Hardin'i kurtarabileceğinden emin değil. Aşk, kendi benliğini kaybetmesine değer mi? Mücadele etmeden yerle bir olmayı reddediyor. Ama asıl mücadele ettiği şey Hardin mi yoksa kendisi mi?

Hüzünlü bir Betül ile merhabalar! After serisinin son kitabı After Ever Happy yorumumla karşınızdayım. Baştan söylemeliyim ki çook uzun bir yazı olacak ve bu yazı baya vaktimi alacak. Öncelikle After Ever Happy kitabı mükemmeldi. Hatta mükemmelden de öteydi. Beni mahvetti. Nasıl ağladım anlatamam. 3. kitabın sonu çok karışık bitmişti ve artık Tessa ve Hardin'in aile ilişkilerini okumaktan gına gelmişti. En sonunda Hardin'in ailesine dair büyük bir sırrı okuduktan sonra her şey tuzla buz oluyor. Hardin'in öğrendiği sırrın Tessa ile aralarındaki aşkla hiçbir alakası olmadığı halde Hardin, Tessa'ya sırtını çeviriyor ve her şey o anla beraber değişiyor. 
"You almost had me believing that I could be normal." The lighter still rests dangerously in his palm.
"No one is!" I cry. "No one is normal--I don't want you to be. I love you now, I love you and all of this!" I look around the living room and back to Hardin.
"You couldn't. No one would, or ever has. Not even my own mum."
Kitap mükemmeldi. Bir sürü nedeni var ve her birine değineceğim ve ayrıca kısa bir aradan sonra bu kitap için de spoiler kısmı yapıp içimi dökeceğim. Evet, çok ağladım ve inanın bu kitaba böyle ağlayacağım aklımın ucundan geçmezdi. Çünkü nasıl desem? Her zaman aynı şeyler oluyordu. Hardin ve Tessa birbirlerinin canını çok fena yakıyor ve biraz uzak durmaya karar verdikleri anda ihtiyaçları yüzünde kendilerini yine sarılırken buluyorlardı. Ama bu sefer Tessa çok kararlıydı. O yüzden Tessa beni çok ağlattı. Sadece Tessa değil aslında genel olarak dördüncü kitap aşırı duygusaldı bana göre. Dediğim gibi ilk 100 sayfa yine aile ilişkileri ve Hardin'in öfkesine yenik düşüp Tessa'yı kırıp kendini içkiye verdiği benim de sinirlendiğim sayfalardan mevcuttu. Ama sonra 200 sayfa boyunca sürekli yanaklarım ıslak okudum. Sürekli satırlar buğulu gözlerim yüzünden tekrar okumam için bana bakıyordu. Tessa'nın acısına şahit olurken Hardin'in onu bu hale getirdiğini düşünerek mahvolması beni de mahvetti. Ayrıca aile ilişkilerinde Hardin ve babasının birbirlerine açılmaları, Tessa'nın annesinin neden bu kadar değiştiğini anlamamız derken hiç susamadım. Her yeni satır daha çok hüzne boğulmamı sağladı. Kitabı okurken o kadar çok sayfa screen aldım ki hatırlamıyorum bile sayısını.
Not slowing, "no, no, no, no, no...
What was left of my heart snaps into too many pices to count.
"No, please, no!" she cries on the end of the line.
Kitaba dün çok başlamak istiyordum ama misafirler ve çeviriler derken gece saat üçe kadar başlayamadım. Cumartesi gecesi olduğu için saat üçe kadar çeviri yaptıktan sonra sonunda kitabı okumaya başladım. Dördüncü kitaba başlarken içimde büyük bir heyecan yoktu. Sadece aklımdaki sorulara cevap alabilecek miyim, kitabın sonu tahminim doğrultusunda mı bitecek diye çok meraklıydım. Sonra sabah altıya kadar kitabı okuduktan sonra hafif bir baş ağrısıyla uyudum ve bugün iki saat önce kitabı bitirdim. Nasıl bitirdim ben de anlamadım. Oysa neredeyse hiç atlamadım çünkü her satır çok önemliydi. Öyle işte kitabı pat diye bitirdim anlayacağınız.
We stay this way for a long time, her crying into my chest, telling me in different ways with different words that she hates herself because she's glad that he's dead. I can't find words to comfor this woman, but for he first time since I met her, I can see the broken woman behind the mask. (Tessa'nın annesi hakkında)
Bu dördüncü kitap o kadar mükemmeldi ki nasıl daha öveyim? O kadar çok duygu yoğunluğu yaşadım ki anlatamam. After Karşılaşma yani ilk kitabı hiç övememiştim çünkü çok klişeler vardı. Sanki dördüncü kitabı Anna Todd yazmamıştı. Sonra biraz üzerinde düşündüm ve ilk kitap konusunda Anna Todd'a haksızlık yaptığım kanısına vardım çünkü ilk kitap klişe olmak zorundaydı. Klişe olmasaydı seri bu kadar harika olamazdı. Hani after after diyoruz ya gerçekten de Anna Todd bir kelimeyi kitap ismi için o kadar mükemmel kullanmış ki hayranım ona.
"I dont't have anything to left, Hardin. I don't have anyting left to give you. You've already taken it all, and I'm sorry, but there's just nothing left."
After serisi gözümde çok farklıydı. Çünkü bir erkeğin bir kıza nasıl bu kadar derinden aşık olabileceğine tanık oldum. Çünkü aşk hikayelerinin normalde o kadar da basit olmadığına tanık oldum. Çünkü bir kızın sevdiği çocuk için neleri feda edebileceğine tanık oldum. Çünkü bir erkeğin sırf bir kız için kendini nasıl değiştirmek için çabaladığına şahit oldum. Çünkü bir kitap serisini sadece ilk kitabı okumakla yargılamam gerektiği kanısa varmış oldum. Daha çok nedeni var ama nedense beynim duruyor şu anda, çok duygusalım sanırım. Kitapların beni bu kadar hassas yapmasını severken bir yandan da öfkeleniyorum.
"I'm sorry that I couldn't fix you," I tell him while softly stroking his damp hair.
"Me, too," he cries against my legs.
Spoiler kısmıma geçmeden önce biraz daha sizleri aydınlatmak istiyorum. 1. kitap After Karşılaşma çok fazla kitap okuyanlar için basit bir aşk kitabı gibi görünebilir. Kitap hakkında bir çok yorum okudum ve ilk kitabı okurken içimden o kadar kişi bu kitabı mı okudu diye geçirip öfkelendiğimi çok iyi hatırlıyorum. Sadece 4. kitaba mükemmel diyorum ama 2. ve 3. kitapları da nasıl övdüğüme şahit oldunuz. Bu kitap beni biraz yaraladı açıkçası. Çünkü ben her zaman Tessa ve Hardin'in asla birbirlerinden uzak durabileceklerine inanmamıştım. Tessa'nın bu kadar soğuk olabileceğine... Ama iyi ki öyle oldu. Öyle olmasaydı sonu da öyle bitmezdi. Hardin'in Tessa için nasıl değiştiğini okumak çok güzeldi. Asla evlenmeyeceğine eminken sırf Tessa'ya olan hisleri yüzünden bunu kabullenmesi çok dokunaklıydı. Daha çok şey dokunaklıydı. Dördüncü kitap mükemmeldi. Sonunda öyle ağladım ki. Hem mutluluktan hem de aşklarının nasıl derin olduğunu tekrar anladığım için. Dördüncü kitap o kadar mükemmeldi ki "After" kelimesini o kadar güzel işledi ki hiç aklımdan çıkmayacak. İşte bendeniz Betül ve bir kitabın ve karakterlerin beni ne hale soktuğu...
Even in the midst of the inevitable tragedy that was our relationship, I would never take a second of it back. I wouldn't do it again, but I don't reger a moment I spent with him.
Son olarak tekrar söylüyorum ki kesinlikle ilk kitaba bakarak seriyi kafanızdan silmeyin. Kesinlikle diğer kitaplarını okuyun. Hani Pegasus bastığı zaman kitaplarını alırım herhalde diye ihtimal vermiştim ya. Şimdi tek diyebileceğim "Are you kidding me? Of course I will buy all of them!" Çünkü After serisini kitaplığımda gördükçe Tessa ve Hardin'in aşkını hatırlamak istiyorum. İki karakterin ve o kitaplardaki satırların bana ne kadar farklı duygular yaşattırdığını hatırlamak istiyorum. O yüzden kesinlikle Pegasus bastığı gibi diğer kitapları satın alacağım ve tekrar okuyacağım! Evet, tekrar okuyacağım. Hatta önce After Karşılaşma ile başlayıp baştan sona tekrar okuyacağım. Sonuçta size seri boyunca kaç kez kavga ettiklerine sayacağıma dair söz verdim, okumam gerek :) Anna Todd'un yine bizim Tessa ve Hardin'in aşkını anlatan Before kitabını hemen okumayacağım. Bu biraz Jojo Moyes kitaplarını kendime saklamam gibi. Anna Todd'un kalemini biraz kendime saklamak istiyorum. Hemen okumak değil, biraz özleyip okumak istiyorum. Biliyorum, bir deliyim. Ayrıca Before'un kapağına bir bakar mısınız? Mükemmel resmen!
"No, there isn't. There are over a thousand pictures of you and an entire album of your bullshit music, and if you reaaly want to see how pathetic I am, you could check the call logs and see how many times I've called your old number just to hear that robotic bitch voice tell me that your number is no longer in service."
Spoiler; Evet, gelelim içimi dökeceğim kısma. Ağır spoiler olacak bu arada. Üçüncü kitabın sonunda işlerin karışmasıyla dördüncü kitabın başında aslında Hardin'in babasının Ken olmadığını öğreniyoruz. Aslına bakarsanız bu beni çok üzmedi önce ama sonra bazı satırlar da ağlamamı sağladı. Hardin ve babasının ilişkisi her zaman çetrefilliydi. Hardin, küçükken onları terk ettiği için her daim babasına öfkeliydi. Hiçbir zaman yakınlaşamamışlardı. Ama bir sayfa vardı ki Hardin babasına sarıldığında ve babası da onun kollarında ağladığında ben de kendime tutamadım. 
"I knew it." He's trying not to cry, but failing. I cringe and look away from the tears on his cheeks. "I knew. How could I not have? You looked just like him, and as each year passed, your mum would cry a little harder, she would sneak off with him a little more. I knew. I didn't want to admit it becase your mum; I never really did. Since I met her, she was his. You were all I had, and as I allowed my anger to take over, I ruined that, too. You would have been better offf with him, I know you would have been, but I loved you-I still love you as if you are my own flesh-and I can only hope that you will let me stay in your life."
As I do so, I feel him shake, and then he really begings sobbing with his whole body.
Asıl olayımız Hardin'in asıl babasını öğrendikten sonra kendini mahvetmeye başlaması ve Tessa'ya Amerika'ya tek başına yollamasıyla başladı. Tessa, Hardin'e son bir şans vermek istedi ama Hardin her zaman ki gibi sen mükemmelsin laflarıyla ve kendini içkiye vermekle Tessa'yı kendinden çoook ileriye itti. Tessa, Amerika'ya geri döndüğünde Hardin'in evinde babasını ölü olarak buldu. Babasının ölmesi de elbette beni ağlatmadı, zaten adama gıcık oluyordum. Tessa, babasını ölü bulduktan sonra şok geçirdi ve günlerce yatmaya başladı. Etrafında herkes endişelenirken ve Hardin Londra'da onu unutmaya çalışırken büyük bir acı çekiyordu. Acı çekiyor diyorum ama Hardin'in ona geri dönmesini istemiyordu. Asıl olay da bu ya. Artık Hardin'i hiç istemiyordu.
"Get off!" Tessa screams again, and Noah begins to protest behind me. Tessa's hand hits my solid cast, and she cries out again. "I hate you!"
Hardin'in Tessa'ya görmeye gitmesiyle ağlamaya bir başlamışım bir daha yarıya kadar susamadım çünkü Hardin'i görmekle korkudan çığlık atan Tessa'yı okumak beni mahvetti. Tessa'yı öyle görüp parçalara ayrılan Hardin beni mahvetti. Bu sefer Tessa'nın gerçekten onu istemediğini anlayan Hardin ona sürekli evlenme teklifi etmeye başladı ama artık Tessa bunu bile istemiyordu. Birbirleri için iyi olmadıklarına kendisini inandırmışken Hardin'e bunu anlatmak çok zordu. Tam Tessa iyileşmeye başlarken ve ben de bir umut beraber olacaklarını beklerken ki- ben her zaman Tessa'nın küslüğünü uzatmasını ve Hardin'in bir daha aynı şeyi yapmamasını isterken- Tessa'nın onu affetmesini deli gibi istiyordum. Ha işte tam da beraber olmalarını umut ederken Tessa hamile kalamayacağını öğrendi. Hep aklımda Hardin'in asla babası gibi berbat bir baba olmayacağı ve her zaman çocuklarını deli gibi seveceğini düşünüyordum. Tessa'nın hamile kalamayacağı olayı beni çok üzdü.
"I fucking hope not, because you know damn well you'll make the best mum ever.
She whimpers, holding her hands over her stomach. "I can't."
Her neyse, uzatmıyorum o sayfalarda baya ağladım. Sonra Tessa'nın isteği üzerine birbirlerinden uzak durmaya karar verdiler. Tessa Los Angeles'a gitti ve Hardin de okulu bitirmek için geri döndü. Aylar boyunca çok az görüştüler ve sonunda Landon evlendi. Onun düğününden sonra tekrar sevgili olmaya karar verdiler ki zaten öyle gibi bir şeylerdi her zaman için. Son bombalara doğru ilerliyorum.
Dördüncü kitabın sonlarına doğru bunca zaman boyunca Hardin'in Tessa'yla başından geçen her şeyi bir kitap olarak bastırdığını öğrendik. Peki ya sizce kitabın ismi? Elbette "After" :)
He wants to remind her that whatever their souls are made of, his and hers are the same. Their favorite novel said it best.
En sonunda Tessa mezun olduktan sonra birlikte yaşamaya başladılar. Tessa bir kere hamile kaldı ki aşırı mutlu oldum fakat sonra çocuğunu düşürdü.
"Yeah? was all I could say.
"Yeah." She nodded, her voice small but full of life. I looked down at her, and she listed her hands to my face. I hadn't even felt the hears there until she wiped them.
En sonunda Emery ve Auden adlarında iki tane çocukları oldu. İki ve altı sene arayla kesitler okuyarak hayatlarının nasıl devam ettiğini okuduk. Hardin'in nasıl harika bir baba olduğunu okuyunca gözlerim doldu. Kitabın sonu mükemmeldi. Bitirdiğimde resmen mutluluktan ağlıyordum.
"We need a miracle." She nodded, trying to joke, but she came off so serious.
Seven mounths later, we had a blond little miracle named Emery."
Before kitabı ise kitap boyunca karşımıza çıkan tüm karakterlerin ağzından çiftimizin yakınlaşmasını anlatıyor anladığım kadarıyla. Spoiler kapmamak için çok yakından bakamadım. Son olarak seriyi e-bup okumak için internette bulamazsanız bana mail atmanız yeterli. Hemen yollarım, silmeye hiç niyetim yok. After Ever Happy (ellinci kez söylüyorum) mükemmel bir kitaptı.
She sank back, relaxing immediately. She turned to me, her blue-gray eyes still holding so much love for me after all these years.
Tam puanı o kadar çok hak ediyor ki defterime okuduğuma dair ismini yazdığımda yanına yüzlerce yıldız koymak istiyorum. Çok uzun bir yazı oldu eminim. Haftaya kendimi tutup hiç kitap okumayacağım çünkü baya derslerime çalışmam gerek. Ocak ayında görüşmek üzere..
AFTER EVERYTİNG, we made it. Whatever the hell our sould are made of, they are the same.
Anna Todd'un kalemini özleyeceğim!
Continue reading After Ever Happy - Anna Todd (After, #4) | Kitap Yorumu

25 Aralık 2015

, ,

After We Fell (After: Ayrılık) - Anna Todd (After, #3) | Kitap Yorumu

Kitap Adı: After We Fell
Yazar: Anna Todd
Dili: İngilizce
Sayfa Sayısı: 848
Goodreads Puanı: 3.96/5
Benim Puanım: 4,5/5
Arka Sayfa;

TESSA VE HARDİN'İN AŞKI KARIŞIKTI.
ŞİMDİYSE HİÇ OLMADIĞI KADAR KARMAN ÇORMAN.

HİSSETTİKTEN SONRA
HAYAT BİR DAHA ASLA ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK.

Tessa'nın hayatındaki en büyük kararı vermesiyle her şey değişir. 
Önce kendi ailesi sonra Hardin'in ailesi hakkında geçmişten çıkan tüm detaylar gelecekleri hakkında düşünmeyi daha da büyük bir zora sokar. 

Tessa'nın hayatı tutunamayacağı bir hale gelir. Düşündüğü hiçbir şey aslında öyle değildir. Ne arkadaşları ne de ailesi. Sakladığı sır ortaya çıktığında Hardin, güvenmesi gereken tek kişidir. Hardin ise onu anlamak yerine sabote ettiğinde olaylar tahminince ilerleyemez.

Tessa, Hardin'in onu sevdiğini ve sırf korumak için her şeyini ortaya koyabileceğinden adı gibi emindir ama birini sevmekle, onları hayatında tutmak farklı şeylerdir. 
Kıskançlık, bastırılamaz öfke ve zahmetli affedişler. Tessa, bugüne kadar kimse için böylesine yoğun hisler hissetmemişti. Neşeli öpücükler, önüne geçilemeyen yoğun hisler. Yoksa hepsi bir oyundan mı ibaretti? Aşk, onları bir arada tutmak için yeterliydi. Ama şimdi Tessa kalbini takip ederse... sonuna kadar ilerleyebilecek mi?
My hear is instanly broken, and I begin to wonder just how much one heart can bear. - Tessa
Herkese iyi akşamlar! Millet yanımda tv izlerken Ludovico dinleyerek yazıma odaklanmaya çalışıyorum. After serisinin üçüncü kitabı After We Fell ile karşınızdayım. Seriye dair okuyacağım iki kitap kaldı. Bir tanesi After'in son kitabı After Ever Happy, diğeri ise yine After serisiyle ilgili olan Before kitabı. Yine uzuuun bir yorum ile karşınızda olacağım. After We Collided yorumum Ardında Bıraktığın Kadın yorumuyla kapışır resmen. Serinin üçüncü kitabında baya baya duygu yoğunluğu yaşadım. Hatta itiraf ediyorum bir ara fena gözlerim doldu. Yalnız kitaba başlamadan önce kaç sayfa olduğuna bakmamıştım. 848 sayfa olmasına rağmen iki günde bitirdim. İtiraf ediyorum bazı yerleri çok atladım. Özellikle son 300 sayfa çok sıkıcıydı. Hep bir olay action beklediğim ama beklediğim türde olmadı. Tabii ilk 500 sayfa harikaydı.
As I continue to drive, I begin to wonder: Has there ever been a time in my life when I wasn't a selfish prick? - Hardin
Üçüncü kitapta Hardin, beni Tessa'dan daha çok deli etti. İkinci kitap yorumumda belli etmedim ama 1. kitabın sonundan beri Zed'in başlarına bela olacağını biliyordum. Bir de 2. kitabın sonunda Tessa'nın babası ortaya çıkınca 3. kitabın çok fazla ailevi konuları kaplayacağını tahmin etmiştim. Ha bir de Tessa'nın Seatle'a taşınma durumu var ve tabii Hardin'in de onunla taşınmamakla ilgili kesin kararları. Saçma olan da bu ya. Hardin, Tessa'yı deli gibi seviyor. Tessa sırf aşkına inandığı için defalarca kez yaptığı en büyük hatalara bile eyvallah çekti.Ama Hardin, Tessa'nın hayallerini gerçekleştirmesini desteklemek için onunla taşınmayı reddedip durdu. Hatta üçüncü kitapta Tessa'nın başına Hardin yüzünden çok kötü bir şey geldi. Meraktan çatlayın dermişim :)
"I just wanted you to know that Carol wasn't always like this. I did it to her. I made her the bitter, angry woman she is today. You don't want history to repeat itself, do you?" - Richard
Bu yüzden tüm kitap boyunca Hardin'e öfkeliydim. Tessa'ya o kadar çok kızamadım bu sefer. Elbette çok fazla kavga ettiler yine. 2. kitapta Tessa'ya öfkelenmemin nedeni sırf Hardin için annesini hayatından çıkaracak kadar ciddi kararlar almasıydı. Üçüncü kitabı okudukça Hardin'in değişmesini istiyorsunuz. Deli gibi sevdiği halde hala Tessa'yla evlenme konusunu dalgaya vurduğu için ona gıcık oluyorsunuz. Ve korkmaya başlıyorsunuz. Çünkü Tessa'nın da Hardin'in de babaları alkolik olduğu için zamanında evliliklerini mahvetmişler. Her sinirlendiğinde alkole başvuran Hardin bu özelliğini bırakmadığı sürece onların ilişkileri de ileride öyle bir raddeye gelecek mi diye korkuyorsunuz. Bu yüzden dördüncü kitabı deli gibi merak ediyorum. Evlenecekler mi evlenmeyecekler mi? (Tabii ki evlenecekler, Betül dedi dersiniz) Peki ya Hardin değişecek mi? Kendini Tessa'ya kanıtlayabilecek mi? Ve sonunda birbirlerinin canını yakmayı bırakabilecekler mi? Kafamda deli sorular...
Tessa'ya neden öfkeliydim? Kendisi Hardin'le ufak bir geçmişi olduğu için Molly'den nefret ediyor ama Hardin'in Zed'den ne kadar haz etmediğine defalarca kez tanık olduğu halde sırf istediğimle arkadaş olurum, sen karışamazsın düşüncesiyle Zed ile görüşmeye devam ediyor. Bu da Hardin'i mahvediyor. Zaten ikilinin birbirini kıskandırma durumları son bulmayacak sanırım. Gözlerim doldu demiştim değil mi? Boğazım da düğümlendi baya baya. Keşke son üç yüz sayfa da akıcı devam etseydi de tam puan verebilseydim. Ama artık geçmişten bıktım. Üçüncü kitabın sonu çok sinirlerimi bozdu. Tessa ve Hardin'in ilişkisiyle hiçbir alakası yoktu sonunun. Artık Tessa ve Hardin'in aile üyeleriyle ilgili bir şey okumak istemiyorum.
This is my problem: when it comes to Hardin, my brain doesn't see the difference between right and wrong. - Tessa
Son olarak bu kitabın İngilizcesi de çok akıcıydı. Sağolsun Anna Todd bana sürekli sözlük açtırmadı. Aralık'ın son günlerini yaşıyoruz. Pazar akşamı kitap siparişi vereceğim inşallah-çok heyecanlıyım-. After We Fell kitabı en az After We Collided kadar harikaydı. Hatta bana sorarsanız daha duygusaldı. Kesinlikle okuyun! Şimdi sizler için kitabın konusunu Türkçe'ye çevireceğim ve kitabı okurken beğendiğim satırlara dair aldığım screenları yazıma ekleyeceğim. After Ever Happy yorumumla görüşmek üzere! Güzel bir hafta sonu dileklerimle :)

Edit: After Ever Happy yorumum için; tık tık
Continue reading After We Fell (After: Ayrılık) - Anna Todd (After, #3) | Kitap Yorumu

23 Aralık 2015

, ,

After We Collided (After: Paramparça) - Anna Todd (After, #2) | Kitap Yorumu

Kitap Adı: After We Collided
Yazar: Anna Todd
Dili: İngilizce
Sayfa Sayısı: 688
Goodreads Puanı: 3.77/5
Benim Puanım: 4,5/5
Arka Sayfa;
TESSA'NIN KAYBEDECEK ÇOK ŞEYİ VARDI. HARDİN'İN İSE KAYBEDECEK HİÇBİR ŞEYİ YOKTU... O HARİÇ.
KARŞILAŞMADAN SONRA
HAYAT BİR DAHA ASLA AYNI OLMAYACAK.
Her daim karışık süren ilişkilerinin ardından, Tessa ve Hardin işleri yoluna koymaya çabalamaktadır. Tessa, Hardin'in acımasız olabileceğini biliyordu, fakat ilişkileri açısından kucağına geri atamayacağı bir bomba düştüğünde ve Hardin'in gizemli geçmişini öğrendiğinde artık yanında kendinden başka kimsenin durmayacağının farkına vardı.
Hardin, her daim Hardin olacak. Fakat haddinden fazla öfkeli yapısına rağmen düşünceli ve derin biri olarak Tessa'ya aşık olmuş olabilir mi? Öylesine yoluna gidebileceğini ummuştu. Ama Tessa'yla yaşadıklarının anılarıyla savaşırken tahmin ettiği gibi hiç de kolay olmadı.
Tessa bunca şeyden sonra bir kez daha sözünün tutulmamasına katlanamaz. Hardin için her şeyi bir kenara koydu- okulunu, arkadaşlarını, annesini, gerçekten onu seven bir oğlanı ve hatta mümkün olabilecek harika bir kariyeri. Artık hayatında ilerlemek için bir başlangıç yapmalı.
Hardin, bir hata yaptığını biliyordu. Hatta hayatının en büyük hatasını. Mücadele etmeden pes etmeyecek. Ama değişebilir mi? Aşk için... değişebilir mi?
"He had nothing to lose, but I did. I let him take everyting from me. My life before him was so simple and decided. Now... after him.. its's just... after."
İlk İngilizce romanım ve ilk kendi çekimim olmayan kitap yorumumla karşınızdayım! Nedendir çok heyecanlıyım bu yazıyı yazarken. Ciddi anlamda kelebekler kapışıyor karnımda. Öncelikle sizler için konuyu Türkçe'ye çevirdim. (Rica ederim) İlk kitap After:Karşılaşma'yı okuyan herkesi buraya alalım çünkü elimde akıp giden bu kitap hakkında kafanızdaki tüm soruları silmeye hazırım. Öncelikle şunu söylemeliyim ki ilk kitaba çok öfkeliydim çünkü insanlar çok abartmıştı. Aşırı klişeydi. Bu kitap da elbette klişeler barındırıyor ama inanın ilk kitaba göre kat kat güzel. Resmen heyecandan bittiğim yerler oldu. Ayrıca Hardin'in ağzından olanları anlaması da cabası! 
"My conquest? Are you fucking serious right now? You aren't some conquest of mine-you're everyting to me! You're my breath, my pain, my heart, my life!"
Hani serinin ilk kitabının yorumunda ilk kitabı çok beğenmediğim halde ikincisini kesin alırım çünkü Hardin'in nasıl pişman olacağını, Tessa'nın nasıl toparlanacağını çok merak ediyorum demiştim. Hatta inanmıycaksınız ki belki aranızda benim gibi düşünenler vardır. İlk kitabı bitirince serinin 4 kitaptan oluştuğunu öğrenince bunlar 2. kitapta kesinlikle birlikte olmazlar demiştim ama inanın öyle bir şey olmadı. Çünkü Hardin tam anlamayla kusura bakmayın ama bu tabiri kullanmam gerek -köpek gibi- Tessa'nın peşinden koştu. İnanın ilk kitapta Hardin'e aşırı gıcık olmuştum. Beni deli etmişti resmen. Ama 2. kitapta onun elindeki en güzel şeyi kaybetmiş olmasının verdiği acıyı okurken yeminle içim ezildi. Hardin'in ağzından olan kısımlar harikaydı.
"How do you think it feels to lose my relationship with my mother over someone who could give less of a shit about me! How do you think it feel to be staying in a goddamn motel room? How do you think if it feels to try to move on from this when you keep showing up everywhere! You just don't know when to stop! So don't you sit here and tell me that it's been hard for you because you did this! You fucjing ruined everyting! Just like you always do, so you know what? I don't feel sorry for you... Actually I do. I feel sorry for you because you will never be happy. You will be alone for the rest of you life, and for that I feel sorry for you. I'll move on, find a nice man who'll treat me the way you should have, and we'll get married and have children. I will be happy."
Mesela baksanıza neler diyor Tessa! Türkçe'ye çevirmedim ki büyüsü bozulmasın. Böyle cümleler kurduğunda oturup Hardin için ağlayasım geldi.Tabii dediğim gibi klişeler var yine. Bizim çiftimiz çok didişip duruyorlar tekrar beraber olmaya karar verince. Hayır, bir de şu kısım baya ironi. Diyelim ki önce Tessa çok ağır bir yanlış yapıyor ve inanın tekrar sevgili olmaya karar verdikten sonra Hardin'in canını yakacak çok şey yapıyor. İşte diyelim ki Tessa, Hardin'e karşı çok kırıcı bir hareket sergiledi. Suçlu olan Tessa'yken bir bakmışsınız aşağılamakta çok ileri gittiği için özür dilemeye başlayan Hardin oluyor. Bir gün olur da (belki on sene sonra) seriyi tekrar okursam kaç kez kavga ettiklerini bir yere not edeceğim, o kadar yani! Sürekli didişip duruyorlar. Hatta ikinci kitapta o kadar çok kavga edip durdular ki kitabın sonu araları bozuk bitseydi üçüncü kitabı okumamaya karar verdim.
His rejection hurts, even now. I know I shouldn't be here, we shouldn't be doing this, but I need more. I need more time with him. Even dangerous, painful time is better than no time. I wish I didn't love him, that I had never met him.
But I did. And I do love him.
Şimdi gelelim merak edilen kısma. Siz de bu kitabı İngilizce okuyabilir misiniz? İlk defa İngilizce roman okuduğum için önce biraz kendimi zorladım. Cümleleri durup durup aklımdan çevirdim önce. Sonra okudukça buna gerek kalmadı. Baktım pat pat okuyorum. Elbette sözlüğe baktım ama çok nadir. O da mesela bir kelime iki kez geçtiğinde. Diyelim ki Tessa, Hardin'e "sen şusun" dediğinde ve Hardin de "ben miyim şu?" diye tekrarlandığında bahsedilen kelimeyi bilmiyorsam sözlükten baktım. Ama onun dışında inanın Anna Todd fena kolay yazmış. Ayrıca bilmediğim halde bakmadan geçtiğim çok fazla kelime oldu çünkü o kadar çok kitap okudum ki artık bir kelimenin manasını bilmeden bile o cümleler karşısında karşıdaki kişinin nasıl hissedeceğini anlamak çok kolay oluyor. Bu bakımdan baya şanslıydım. Bana o kadar kolay geldi ki dün akşam başladım ve bu akşam bitirdim. Ben e-book olarak okuduğum için 1167 pages olarak okudum. Tabii öyle olunca kitap normalden daha uzun geliyor göze.
"I..." I stop myself.
"What?"
"I don't want to go," I say so low that I'm not sure he even heard me.
"What?" he asks again.
"I don't want to go. I know I should, but I don't want to. Not tonigh at least." I swear I can see the pieces of the broken man in front of me slowly come back together, one by one. It's a beatiful sight, but terrifying deep in my soul, too."
Ne diyordum işte? Hardin süründü üzüldüm, Tessa ağladı üzüldüm, bir araya geldiler sevindim, tekrar tekrar kavga ettiler sinirlendim. Anlayacağınız baya duygu geçişi yaşadım. Yeter de artar bana! Yarım puanı kırmak zorundayım. Aslında kırmak istemiyorum ama o kadar kavga etmeleri bayıyor insanı bir yerden sonra. Kavgaların çok olması bayıyor ama kavgaları okurken çok heyecanlıydım. Birbirlerini lafla çok kırdılar. Hatta ilk 150 sayfa fena heyecanlıydı. Hele de Hardin'in kıskanç hallerine bayılıyorum gerçekten. Okuyun, okuyun. İlk kitabı beğenmediyseniz bile ikinciye bir şans verin.
I can't promise that I won't hurt you again, but I can swear that I will love you until the day that I die. I'm a terrible person, and I don't deserve you, but I hope that you will allow me the chance to restore your faith in me. I am sorry for all the pain I have caused you, and I understand if you can't forgive me.
Dostlar, Anna Todd ablamız ilk kitabı 2014'te yazmış. Pegasus ise ilk kitabı daha iki üç ay önce bastı. Yani siz bu serinin bitmesini bekleyene kadar şimdi en ince kitaplarla İngilizce kitap okumaya başlarsanız Pegasus son kitabı çıkarana kadar çalışarak kendiniz okuyacak seviyeye gelirsiniz. He sorarsanız Pegasus bastığında satın alacak mıyım diye? Eğer serinin diğer iki kitabı da ikincisi kadar iyi olursa ve Pegasus çıkarana kadar istediğim çoğu kitabı almış alırsam neden olmasın? İsterim kitaplığımda dizili olsun. Zaten yakında filmi de çıkacakmış. Dört kitabı iki filme soksalar yeter bana sorsanız.
"She's pretty," he whispers into cupped hands.
"Yeah, she is. Isn't she?"
"Yeah, really pretty." he agrees again.
"Okay, calm down, little dude. She's mine," I tease.
Bundan sonra ne okuyacağım? Elbette After serisinin 3. kitabı After We Fell'i okuyacağım. Bu kadar uzun bir romanı İngilizce okuyacağımı hiç düşünmezdim. Hatta sanırım şimdiye kadar hiç 680 sayfalık Türkçe bir kitap okumadım. İyi ki İngilizce okumayı denemişim. After serisini İngilizce olarak bitirdikten sonra Collen Hoover'in Türkiye'de basımı çıkmamış kitaplarını okumaya başlayacağım. Basımı yapılanların hepsini okudum. Bir de dostlar üç gündür İngilizce kitap satın almak için site arıyorum deli gibi. Yabancıların kitaplıklarına baktıkça kıskançlıktan çıldırıyorum. Önce Türk sitelerinden alabileceklerimi elde edeceğim. Ardından yabancı sitelerle halledeceğim bir şekilde. Çevirisini kontrol etmem gereken bir dizi bölümü, çözmem gereken beş tane terkip misali, çevirmem gereken ufak bir Arapça paragrafı ve başlamam gereken bir Anna Todd kitabı var.
Son olarak daha önce İngilizce okumayan herkes bile denesin okumayı. İnanın Anna Todd'un kalemi çok anlaşılırdı. Benim seviyem B2, o yüzden diğer yazarları okurken de zorlanmamayı diliyorum. Son iki kitapta Tessa ve Hardin'in hikayesinin devamını çok merak ediyorum. After We Fell yorumumla görüşmek üzere!
Edit: Bloguma eklediğim çektiğim fotoğraflar ve diğer şeyleri umarım beğenmişsinizdir! (Baya kafa patlattım :)

After We Fell yorumum için; tık tık
Continue reading After We Collided (After: Paramparça) - Anna Todd (After, #2) | Kitap Yorumu

22 Aralık 2015

,

Yabancı - Melissa Landers | Kitap Yorumu

Kitap Adı: Yabancı
Yazar: Melissa Landers
Orijinal Adı: Alienated
Sayfa Sayısı: 424
Yayınevi: GO! KİTAP
Goodreads Puanı: 3,99/5
Benim Puanım: 4/5

Arka Sayfa:
UZAYLILAR İNSANLARLA İKİ YIL ÖNCE BAĞLANTI KURDU.
ŞİMDİ DE DÜNYALI CARA, ONLARDAN BİRİNİ EVİNDE MİSAFİR ETMEYE HAZIRLANIYOR.

Gezegenler arası öğrenci değişim programı kapsamında evinde L’eihrli bir lise son sınıf öğrencisini ağırlamaya hazırlanan Cara, bu sayede hem hayallerindeki üniversiteye ücretsiz gidebilecek hem de o gizemli L’eihrliler hakkında gazetecilerin uğruna öleceği bilgiler edinecektir. L’eihrli öğrenci Aelyx’in, ayakları yerden kesen yakışıklılığı da cabası.

Ama işler hiç de düşünüldüğü gibi yolunda gitmeyecektir, çünkü Aelyx’i okulda istemeyenler de vardır ve sayıları hiç de az değildir. Tehdit mektupları almaya başlayan Cara bir süre sonra Aelyx ile okula polis eşliğinde gitmek zorunda kalacaktır.

Okuldaki herkes tarafından dışlanan Cara’nın artık tek arkadaşı Aelyx’tir. Üstüne üstlük Cara ona sırılsıklam âşık olmuştur. Öte yandan Aelyx’in de ölümcül sonuçlar doğurabilecek sırları vardır. Büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olan Cara hem kendi hem sevdiği çocuğun hayatı hem de gezegeninin geleceği için bir ölüm kalım savaşı vermek zorundadır.
Cara yutkunarak, "Neyle ilgili bir karar?" diye sordu.
"Seninle ilgili. Bir saniye daha harcamamaya karar verdim." dedi Aelyx. Diğer elini kızın çenesine götürdü ve yüzünü kaldırıp kendi yüzüne doğru çevirerek, "Yüz on," diye fısıldadı.
Cara gözlerini kapatıp, "Bunu yapmaya hakkın yok." dedi.
"Neyi?" diyen Aelyx'in dudakları, şakağına bir kelebeğin nefesinden bile daha hafif dokunuyordu. "Bunu mu?"
Yabancı kitabıyla merhaba! Yabancı kitabı ilk kitap siparişimden aldıklarım arasındaydı. Ve eğer serinin ikincisi olan İşgalci kitabını da okursam o alışverişimden geriye sadece Sevgilimden Son Mektup kalacak ki onu atabildiğim kadar sonlara atmaya çalışıyorum. Sizleri spoilersiz bir kitap yorumu bekliyor. Öyle uzun uzun iç dökmelerim olmayacak anladığınız kadarıyla. Yabancı kitabı bence gayet hoş bir kitaptı. Başrol karakterleri birbirine nasıl yakınlaşacak diye düşünürken kitap elimden akıp gitti. Genel olarak gayet hoş diye özetlesem de kitapta bazı sayfalar vardı ki çok hoş demekten bile daha güzeldi. Sadece şu uzaylı işlerini biraz uzatmaları hoşuma gitmedi. Bir de özette yazdığı gibi tüm arkadaşlarının zamanla Cara'dan uzaklaşıyor olması.
 "Ama demiştim." diyen Aelyx bacakları birbirine değene kadar yaklaştı ve Cara'nın iki elini ellerinin arasına aldı. "Sen, bende bütün hayatım boyunca uykuda olan duyguları ortaya çıkardın, işte insanlar bu noktada devreye giriyor," diyerek sözlerini vurgu yapmak istercesine Cara'nın elini sıktı.
Ama onun haricinde Aelyx ile Cara'nın birbirlerine yakınlaşma dönemi çok heyecanlıydı. Hatta 300'den sonrası aşırı akıcı geçti. Yazarın iki karakterin de ağzından yazmış olması kitabı ayrı güzel yapıyor.
Dediğim gibi kitabı genel olarak beğendim. İkinci kitaptan hem umudum yüksek hem de bazı konular yüzünden umudum yok. İkinci kitapla birlikte umarım uzaylı işlerinde çok detaya girmezler. Ayrıca bu GO! Kitap'a bayılıyorum. Harika kitap basıyorlar. Benim uzak yıldızım ile gönlümü kapmışlardı. Yabancı serisiyle sempatim daha da arttı. Almak istediğim kitaplar arasında GO! Kitap'ın kitaplarını biraz daha önde tutmamak için hiçbir sebep yok.
Cara gerginleşerek," Ne yapıyorsun?" diye sordu.
Aelyx, Cara'nın yüzünü ellerinin arasına aldı ve bırakmadı. Gözlerinin içine bakarak, "İşte sana olan hislerim bunlar," diye fısıldadı.
Cara bundan sonra olanlar karşısında afalladı. Saniyenin onda biri kadar kısa sürede göğsünü kabartan tutku ciğerlerine hücum ederek, göğüs kafesini şişirdi; ta ki vücudu adete onunkine karışana dek. Bir anda içine dolan bağlılık ve şefkat duyguları onu derin bir nefes vermeye zorladı; yoksa patlayacaktı. Cara'nın bütün vücudu alev alev yanıp tüyleri diken diken olurken kalbi de kuş gibi kanatlanmış uçuyordu.Bacaklarının hafiflediğini hissetti ve havalanmamak için Aelyx'in gömleğini iki eliyle kavradı. Bu hislerin yoğunluğu hem dehşet verici hem de olağanüstüydü.
Bunun adı aşktı.
Şakaklarındaki ağrıyı neredeyse hissetmiyordu bile. Bütün şüpheleri yok olmuştu. İnanamıyorum, beni seviyor.
Anlayacağınız kadarıyla Yabancı kitabı benim için okunabilecek güzel bir kitaptı. Bazı yerlerde sırıttım, bazı yerlerde sayfaları heyecanla çevirdim. Çok fazla duygu yoğunluğu yaşayamadığım için puan kırdım. Onun dışında kitaplığınızda olmayı hak ediyor :)
Yaptığım en basit çekimlerden biri olarak Yabancı kitabına elveda diyorum. Ve size bugünlerde yapmak konusunda çok heyecanlı olduğum bir şeyden kısaca bahsetmek istiyorum. Kitaplığımdan okuduğum tüm kitapları kendim fotoğraflarını çekerek bloguma yüklüyorum. Ama elbette bloguma yüklemediğim e-kitap olarak okuduğum bir sürü kitap var. Mesela iki hafta önce hafta sonu Yabancı yayınlarına ait dört kitabı e-kitap olarak okudum. Geçen hafta ise Nefes serisi haricinde altı tane e-kitap okudum. Yani anlayacağınız buradan anlattıklarımın dışında çok fazla kitap okuyorum.
Uzun süredir İngilizce kitap okumak istiyordum. Hatta okuyanları görünce o kadar dizi film çevirdim ben niye okumayayım ki diyordum. Önce Jojo Moyes'in Me Before You kitabını okumaya niyetlendim. Tabii e kitap olarak bahsediyorum. Bir ara İngilizce kitap almak konusunda aklımda fıldır fıldır dönen fikirleri sizinle paylaşacağım. Fakat sonradan vazgeçip Anna Todd'un After serisinin ikinci kitabının İngilizce olarak okumaya karar verdim. Kitaba öylesine bakayım derken otuz sayfa falan okudum ve inanın kendime şaşırdım. Gayet her şeyi anlayabiliyorum. Sadece bilmediğim kelimelerin karşıma iki kez çıkması gibi bir sorun yaşadım. O yüzden birazdan bilgisayarın başına oturup telefondan e kitap olarak After We Colleded'i okurken bir yandan kelimeler için tureng'i açık bırakacağım. Anlayacağınız çok heyecanlıyım. Hem Hardin'in pişmanlıklarını okuyacağım için hem de ilk defa İngilizce uzun bir roman okuyacağım için! Sanırım çok beğendiğim e- kitaplar hakkında burada yorum yazmaya başlayabilirim. İlk e- kitap yorumum da Anna Todd'un After serisinin 2. kitabı olarak gibi görünüyor. Görüşmek üzere!
Continue reading Yabancı - Melissa Landers | Kitap Yorumu

19 Aralık 2015

Aralık Ayında Neler Yapıyorum

Aralık'a çoktan merhaba dedik. Az kaldı 2015'e de veda ediyoruz. 2015 yılının benim için nasıl geçtiğine dair de bir yazı yazarım sanırım. Asıl konumuz aralık ayında neler yaptığım. Utanarak söylüyorum ama uzun zamandır İngilizce öğrendiğim halde ayları oturtmakta hala sorun yaşıyorum. Hele de son dört ay bende baya bir karışıyor. Arapça'da ise aynı şekilde ayları ve günleri çok karıştırıyorum. Aslında başına bir kere otursam halledeceğim ama nerede? Evet, ne diyordum? Neler yapıyorum? Arapça lisan kursuma devam ediyorum. Şu anda fiilleri işliyoruz. Fiili mazi bitti ve fiili müzarinin çekimlerine geçtik. Artık uzun cümleler bile kurabiliyoruz. Fiiller gramere girdiği için ve benim beş seneye yakın bir Arapça gramer bilgim olduğu için fiillerde zorlanmıyorum. Bana sorarsanız Arapça, İngilizce'den her türlü daha zor. Hocamız bir şeyi çevirmemizi istediğinde önce İngilizcesini düşündüğüm bile oluyor. Sanırım bu gidişle bana alzaymır uğrayamayacak. Sürekli aklımdan fıldır fıldır çeviriler dönüyor. Ki inşallah şubat itibariyle Fransızca kursuna başlarsam benden mutlusu kalmayacak. Arapça kursuna Eylül'den beri gidiyorum ve inanın ben bile şaşırıyorum şu ana kadar öğrendiğimiz onca şeye. Tabii benim bir açığım var. Oturup kelime ezberi yapmıyorum. Bu yüzden zırt pırt kelime manalarını kız kardeşime soruyorum. Elbette o da benimle birlikte. Geçen sene İngilizce'ye de beraber gitmiştik. Tabii bir de sabahları kuran ve Arapça gramer derslerim var. Gramer derken şu anda beşinci kitabı yani avamili bitirmiş bulunmaktayız. Bu yüzden artık terkibe geçtik. Şimdiye kadar yaklaşık yirmi beş tane cümle çözdük. Artık karşımıza farklı bir şey çıkmadığı sürece gayet kolay kendimiz çözebiliyoruz. Bu sene bitmeden önce bir de Halebi Sağır'ı bitirerek tüm fıkıh kitaplarını elden geçirmiş olmayı istiyorum. Tabii ki yazdığım kitap isimlerinin çoğunu anlamadınız. Bir gün Arapça gramer ve fıkıh kitaplarını yaparsanız anlarsınız. Elbette bir de ocak ayında lise sınavlarım var. Sonunda bu sene bitiriyorum. Artık özgür olacağım. Üniversite işine henüz karar veremedik. Sınavlarım için de haftaya bir ay önce tuttuğum tüm Dil Bilgisi ve Türk Edebiyatı notlarını tekrar ezberleyip netten sınav çözmem gerek. Aralık ayında mutlu olduğum ilk konulara geçersek; annemin bana atkı dikmeye başlaması olması. Aslında atkıdan ziyade şal olacak kadar uzun ve geniş bir şey olacak.
Canım annem canım!! Herkesin gördüğünde nereden aldın diye sorduğu üç sene önce Bershka'dan aldığım yeşil şalımın aynısını yapması için ona çok yalvardım. Ve sağ olsun o da kahverengi tonlarında bir tane örmeye başladı. Harika gidiyor gerçekten. İpi ince olduğu için örmek baya zamanını alıyor. Bunu bitirdiğinde bir tane de grili siyahlı dikmesini isteyecektim ama sanırım daha bana örmez çünkü sırada başkaları da var.

Ha bir de hiçbir yere gezmeye gidemiyorum. Geçen hafta cumartesi Üsküdar'a geçecektik ama son anda iptal oldu. Haftalardır evde pinekliyorum ama eminin çok da mutluyum. Çeviri yapıyorum, film izliyorum ve elbette kitap okuyorum. Aralık ayı benim için harika başlamıştı çünkü hemen ayın başında Kitapyurdu'ndan kitap almıştım. Sonrasında Araf serisini okurken detoks yaptığım için o günler benim için berbattı. Aslına bakarsanız bu ay bir sürü şey aldım kendime. Tabii ben almadım, biricik ebeyvnlerim aldı. Kitaplara o kadar çok para veriyorum ki kenara ancak gezeceğim zamanlar için para atabiliyorum. Bana sorarsanız bu ay için asla bana bir şeyler alınacağını düşünmezdim ama inanın tam tersi oldu.
Her şey bu hafta kuzenimin sözü olacağı haberiyle başladı. Bu bahaneyle yeni şeyler alabildim ki zaten babamın bana ayakkabı borcu vardı. Ben de hemen onu kullandım. Aslında kahverengi ayakkabı almak istemiyordum ama yine de çok beğendiğim için aldım. Tabii sonra kombinlemek için kahverengi tonlarında birkaç şey daha aldım. Mumları bir hafta önce raf tutacaklarını almaya gittiğim zaman Ikea'dan aldım ve hala yeşil ve mor renklerini almadığıma pişmanım. Topuklu ayakkabıları Bershka'dan kuzenimin sözü bahanesiyle aldım. Yanda duran eteği ise Aker'den bulduğum gibi hemen anneme aldırdım. Uzun zamandır etek almıyordum. Hatta en son geçen sene diktirdiğim etekler dışında sadece bir tane nişanlık abiye tipi bir etek almıştım. Şu gördüğünüz dantelli siyah dolama var ya. Kapalı olan tüm kızlar o dolamaları bilir. Şu anda herkes onlardan takıyor ve ben de haftanın her günü evden çıktığım için anneme ısrar edip kendime de bir tane aldırttım ve kesinlikle siz de alın. Gerçekten çok kullanışlı ve ütü bile gerektirmiyor.
Gelelim internet harici aldığım kitaplara. Ah dostlar! Bilseniz nasıl kazık yedim. Tabii ben yemedim, babam yedi. Geçen hafta alışveriş merkezine gittiğimizde anneme yalvarıp kredi kartıyla kitap almaya izin aldım. Gittim D&R'a (aman siz gitmeyin) internetten 21 liraya alabileceğim Ürperti'ye 30 lira ödedim. Tabii ben ödemedim, o yüzden içim yanmıyor. Ama inanın kendi harçlığımdan öyle bir kazık yeseydim ki yemezdim. Babam kitap paralarımı hiç ödemediği için ben de onun kredi kartından çektim. Eğer ödeseydi ona böyle bir şey yapmazdım. Neyse sağlık olsun. Sonuçta iki tane güzelim kitabı kendime bedavaya getirdim. Bazen Pegasus yayınlarına intagramdan bakarken yorumları görüyorum da bazı arkadaşlar Kızıl Kraliçe kitabının 40 lira, Mucize kitabının 30 lira olduğunu yazıyorlar. İyi de canlarım aklınızı peynir ekmekle mi yediniz? Kitapçılardan kitap alınır mı? Resmen ateş pahası. İlk aylarda yediğim kazığı ben iyi bilirim. Eksik Parça, Bıçak Sırtı, Benim Uzak Yıldızım kitaplarını kitapçıdan aldığım için 68 lira ödedim. İnternetten en az on beş lira indirimle alacaktım oysa ki. O yüzden D&R'dan uzak durun! Ve kitapyurdu ve okuoku'nun bu kadar ucuz olduğu için dua edin. Ayrıca bir daha ki ay okuoku'dan kitap siparişi vereceğim. Aslında aralığın son günü vereceğim ki Pegasus indiriminden yararlanmak için. Peki neler alacağım? Kızıl Yükseliş - Altın Oğul (Ciltli almazsam gözüm açık gider), Eleanor ve Park, Uyumsuz bir genç kızın anatomisi, Kızıl Kraliçe ve Şeftali Kokan Sırlar'ı alacağım.
Ha bir de unutmadan şu retro gözlüklerime de değineyim. Aslında o iki gözlük de benim güneş gözlüklerimdi. Birini H&M'den, diğerini de C&A'dan almıştım. Sonra bu retro gözlük aşkım alevlenince ikisinin de camlarını çıkardım. Bir süre evde sırf gözlük takmayı sevdiğim için onları camsız taktım. Sonunda babamdan cam takmasını rica ettim. Ve sonunda camlı olarak kullanabiliyorum artık! İkisini de camlı görünce çok sevindim çünkü artık dışarıda da takabiliyorum. Bileklikleri de Bershka'dan topuklu ayakkabılarla birlikte aldım. Kim takacak diye sürekli kız kardeşimle kavga ediyoruz.
Baksanıza harika bir kombin olmamış mı?! Bu sene çok fazla sırt çantası kullandığım için bir tane de kahverengi aldım kendime. Hem haftaiçi kitaplardan dolayı hem de hafta sonu gezerken fotoğraf makinemi taşımak daha kolaylaştığı için bu sene hep sırt çantası kullanıyorum. Gördüğünüz ipek şalı da bugün aldım (kendi harçlığımla değil tabii ki :D). Kapalıysanız ipek dolamaların ne kadar pahalı olduğunu bilirsiniz. Her yıl da üzerine zam geliyor. Bu yüzden çok fazla ipek dolamanız varsa "hadi canım" gibi tepki alabilirsiniz. Kahverengi sırt çantama bayıldım ve o çantayı kendim aldım. Aslında ayırdığım parayla bir daha ki ay kitap siparişime üç tane Kristin Hannah kitabı ekleyecektim. Ama görüyorsunuz ya. Kitaplardan feragat ederek bu çantayı aldım. Kristin Hannah biraz daha bekleyecek. Şu kahverengi ayakkabılarım biraz topuklu. Siyah kadife eteğimin altına krem rengi uzun çorap giyiyorum ve çok hoş görünüyor. Bir gün fotoğrafını çekip buraya ekleyeceğim. Bir de son olarak bir daha ki ay kahverengi bir kadife etek diktireceğim.

Aralık ayı boyunca şimdiye kadar 13 kitap okudum. Sadece kitaplığımda olanlar haricinde 4 5 tane de pdf olarak okudum. Sana Söyleyemediğim Her Şey'e başladım ama sanırım şimdilik devam etmeyeceğim çünkü bir türlü isteyerek okuyamıyorum. Ürperti'ye başlayayım diyorum ama şimdi ona da başlamak istemiyorum. Pdf olarak kitap okumak istiyorum ama telefonum bozuldu ve sanırım yeni telefon alma işinde henüz karara varamadılar. Son olarak bugün rüyamda hatta kabus denebilir yanımda telefonum, laptopum, fotoğraf makinem, hiçbir kitabım olmadan Trabzon'a bizim köye gidiyorduk. İnanın kabus gibiydi. Hepsini geçtim de makinem ve kitap olmadan dayanamazdım sanırım on beş gün. Patlardım resmen. Kabusumla yazıma son veriyorum. İç dökmelerim hep böyle uzun oluyor. Kısacası aralık ayı benim için gayet güzel geçiyor. Haftaya sebze detoksu yapacağım. Olur da haftaya o sinirli halimle kitap okursam yorumlarımda kitaplara eksik puan vereceğim diye korkuyorum. Haftaya muhtemelen eski dizilerimden kalan bölümleri çevirip birkaç film izlerim. Görüşmek üzere.
Continue reading Aralık Ayında Neler Yapıyorum