24 Mayıs 2016

,

The 100 / 21. Gün - Kass Morgan | Kitap Yorumu

Kitap Adı: The 100 / 21. Gün
Orijinal Adı: The 100 (The 100 #2)
Yazar: Kass Morgan
Yayınevi: GO KİTAP
Sayfa Sayısı: 312
Goodreads Puanı: 3.77/5
Benim Puanım: 4/5
Arka Sayfa;
DÜNYA’DA YALNIZ OLDUKLARINI SANIYORLARDI YANILMIŞLARDI.
 Yüz grubunun Dünya’ya ayak basmasının üzerinden 21 gün geçmiştir. İçlerinden birinin uğradığı ölümcül saldırının ardından Dünya’da yalnız olmadıklarını anlayan grup üyeleri yaşadıkları şoku atlatamadan birer birer hastalanmaya başlarlar. Belirtiler radyasyon zehirlenmesini işaret etmektedir. Aynı gün ele geçirecekleri Dünyalı kızın onlara söyleyeceği çok şey vardır. Onların, Dünya’ya ayak basan ilk Koloniciler olmadığı gibi… WELLS, grubun güvenliğini sağlamak için canla başla çalışırken CLARKE diğer Kolonicileri bulmak için kamptan ayrılacak, BELLAMY ise ne pahasına olursa olsun kız kardeşini bulacaktır. Gemide kalan GLASS ise hayatının aşkı ile kendi hayatı arasında bir seçim yapmak zorundadır. New York Times çoksatarı THE 100 kitabının devamı olan 21. Gün’de sırlar bir bir açığa çıkarken inançlar sınanıyor ve ilişkiler sınavdan geçiriliyor.
İkinci kitabı tahmin ettiğimden daha çok sevdim. Daha az puan verirdim sanıyordum ama en az ilk kitap kadar heyecanlıydı. Bu kitapta seriye katılan yeni karakterler ve olaylar güzel bir dille anlatılmıştı. Sasha karakterini de baya sevdim. İkinci kitapta eleştirilebileceğim şeyse; sırlar ortaya çıktıkça yazarın hafiften azıtması. Yakında beni de Clarke ile kız kardeş çıkaracak sanırım. Dört kişinin bu kadar çok birbirleriyle alakalı olmaları hafif sırıtmış. Bir de Clarke'in ondan ona koşma durumu kitabın ortasında beni öfkelendirdi ama sonra o durumda ortadan kalktı. Hiç heyecanı kesmeden detaylı ama sıkmadan yazmaya devam etmiş yazar. Elimden bırakmadan iki oturuşta bitirdim ve bence yine çok güzeldi. İlk iki kitabı her ne kadar çok beğensem de çoook mükemmel diyemem ama üçüncü kitaba tam puan vereceğimden emin gibiyim. 
İlk kitap yorumumda değinmedim ama Glass ve Luke'un hikayesini okumayı da ayrı seviyorum. Bu kitap da onlar bakımından çok hoş işlenmişti ve üçüncü kitapta ne olacak çok merak ediyorum. Glass konusunda beni açık ara rahatsız eden tek şey; Luke'un ona kızmaması için elinde sebepleri olmasına rağmen her şeyi geç söylemesi. Bu kitapla beraber Wells'den ziyade elimde olmadan Bellamy'e kaydım ve bu durumdan da baya mutluyum. Bir de bu seriyi okurken beni gerçekten şaşırtan olaylar akabinde geçen bölüm sonları hariç işaretleyecek bir yer bulamıyorum :( Çoğu karakteri seviyorum ama beni çok etkileyen iç düşüncelere şahit olamadım. Üçüncü kitapta satırları, altını çizmek bakımından daha dikkatli okuyacağım. Sonuç olarak eleştirdiğim kısımlar yüzünden ilk kitaba göre bir tık daha az beğendim ama yine de çok güzeldi. Üçüncü kitabı da çok merak ediyorum.

0 yorum:

Yorum Gönder