31 Mart 2016

,

Şampiyon - Marie Lu | Kitap Yorumu

Kitap Adı: Şampiyon
Orijinal Adı: Champiyon (Legend #3)
Yazar Adı: Marie Lu
Sayfa Sayısı: 360
Yayınevi: Pegasus
Çıkış Tarihi: 04/2015
Goodreads Puanı: 4.39/5
Benim Puanım: 5/5
Arka Sayfa;
Day bir efsane. June ise bir deha. Peki, kim ŞAMPİYON olacak? June ile Day, Cumhuriyet halkı ve birbirleri için çok fazla fedakârlıkta bulunmuşlardır. Şimdi vatanları bir dönüm noktasındayken June bir kez daha Cumhuriyet’in gözüne girmiş ve hükümetin seçkin çevresinde bir Princeps adayı olarak hizmet vermeye başlamıştır. Day de yüksek rütbeli bir asker olmuştur. Bir barış antlaşması yürürlüğe girmek üzereyken ortaya çıkan ölümcül bir salgın, Koloniler arasında paniğe yol açmış ve Cumhuriyet’in sınır kentlerini savaş tehdidi sarmıştır. Sadece June bu tehdide karşı ülkesini nasıl savunacağını bilmektedir. Ancak binlerce insanın hayatını kurtarabilmeleri için sevdiği tek erkekten, her şeyini feda etmesini istemek zorundadır. Marie Lu’nun heyecan dolu, macera ve gerilim yüklü üçlemesi şaşırtıcı bir finalle sonlanıyor…
Yorumum;
Ah dostlar! Hıçkırıklarımı duyuyor musunuz? Bu kitap beni mahvetti parçalara ayırdı. Beklentimi elimde olmadan ayyuka dağlarına çıkarmıştım. Ama ne biliyim? Bu kadar mükemmel olacağını düşünmemiştim. Manyak ağladım. Sadece bizim ana karakterlerle ilgili değil. Zaten bizim ana karakterlere bir posta ağladım ama kitabın ortasına gelmeden asıl beni Metius mahvetti. Onun ölümünün arkasındaki gerçek Thomas'ın ağzından dökülürken boğazım nasıl düğümlendi bir görseydiniz. O kadar derin bir kitaptı ki böyle bu gece sarılıp uyumak istiyorum.
Sessizce arkamı dönünce, Faline ani karar değişikliğim karşısında kaşlarını çattı. "İyi misin?" diye sordu.
Rahatlatıcı bir şekilde gülümsemeye çalıştım. "Ah, kesinlikle. Endişelenme." Bu aristokların arasında, banka hesaplarının ve şatafatlı tavırlarının karşısında o kadar yersiz hissediyordum ki. Cumhuriyet bana ne kadar para verirse versin, ben her zaman sokaklardan gelen o çocuk olacaktım.
Ve sokaklardan gelen bir çocuğun, geleceğin Princeps'ine layık olmadığını unutmuşum.
Distopya türlerinde drama ölüp biten biri olarak Şampiyon benim için mükemmel bir kitaptı. Bilim kurgu bakımından biraz eksikleri vardı. O konuda son derece tatmin olamadım ama o dram sahneleri bana yetti. Ben payımı aldım kitaptan resmen. Şu an yazarken saf gibi sırıtıyorum çünkü aşık oldum sanırım. Sonu beklediğim gibi bitseydi daha tuhaf bir ruh haline girerdim ama öyle mutluyum ki sonundan dolayı herkese sarılasım var. Spoiler kısmımı yazıp içimi dökmek istiyorum. Biraz da ağlamak istiyorum o spoiler kısmını yazarken. Çok sevdim, çok! Bana böyle dokunmasını, bitmesin diye satırları kıyarak okumayı özleyeceğim. Bu seriye dair her şeyi özleyeceğim. Karakterlerinin benim için özel oluşunu, konusunu ve yazarın mükemmel kalemini çok özleyeceğim.
"Özür diliyorum çünkü sen benim her şeyim olmak zorunda kalmamalısın. Sen hayatımdaydın ama kendime de sahip olduğumu unutmuştum." Derin bir sohbete dalmış olan Vatanseverlere bakmak için durdu. "Bu yeni bir duygu, hala alışmaya çalışıyorum."
Ve böylece ikimiz de tekrar çocuk olmuştuk. Çocukluğumuzu, yıkılmış bir gökdelenin kenarından bacaklarımızı sarkıtıp güneşin her akşam ufukta okyanusa batışını izlediğimiz zamanları hatırladım. O zamanlardan bu zamana ne kadar çok şey görmüş, ne kadar çok yol katetmiştik.
Uzanıp burnuna bir kere dokundum, tam da eski günlerdeki gibi. İlk kez gülümsedi.
Efsane serisinin bana göre artı yanı dram sahnelerinin bu kadar derin yazılması. Yazar distopya türünde bir gıdım eksikti. Sadece bilim kurgu kısmı bile beni manyak gibi heyecanlandıran kitaplar okudum ama bu seri beni ana karakterlere öyle aşık etti ki sürekli June ve Day'in yan yana geçirdiği sahneleri aradı gözlerim. Bu yüzden bilim kurgu olarak eksik kalmasını hiç ama hiç sorun etmiyorum. Gönlümün efendisi bir seriydi. Hatta son yüz elli sayfayı okumaya kalktığım zaman tüm işlerimi bitirdim, telefonumun bildirimlerini kapattım ve bir tomar peçeteyle odaya kapandım.
Saçlarıma doğru, "Beni deli ediyorsun, June," diye mırıldandı. "Sen benim tanıdığım en korkutucu, en zeki, en cesur insansın ve bazen sana yetişmek için çabalamaktan nefesim kesiliyor. Hiç kimse senin gibi değil, Bunun farkındasın, değil mi?" Yumuşak bir sesle, "Bu dünyaya milyarlaca insan gelip gidecek," dedi. "ama sana benzeyen bir kişi bile olmayacak.
Efsane serisi benim için mükemmel bir seriydi. Bunu söylemekten ve millete övmekten bıkmayacağım. Çok güzeldi ve yazar sonunda öyle bir şaşırttı ki yazara sarılıp teşekkür etmek istiyorum. Yoksa kalbim paramparça olacaktı gerçekten. Efsane serisini hala okumadıysanız ve distopya türünde sevmiyorsanız bile bu seriyi kesinlikle okuyun. Çünkü sadece Amerika'nın sonunun nasıl geldiğini anlatmıyor. Hatta bence kesinlikle ana konu o değil. June ve Day'in ailelerinin başına gelen şeylere rağmen bütün duyguları doruklarda yaşayarak, tüm korkularıyla yüzleşerek birbirlerine nasıl delice muhtaç olduklarını okuyoruz. O kadar sevdim ki arada Şampiyon'u açıp işaretlediğim yerleri okuyup gözlerimin dolmasına izin vereceğim.
Double Spoiler:
Ah bu kitap var ya. Deha'da Day'in hastalandığını ve ciddi anlamda yakında öleceğini öğrendiğimden beri boğazım düğümlü kalmıştı resmen. Deha'nın sonunda sinirden oturup ağlayacaktım. O kadar berbat bitti ki hemen Şampiyon'a başladım ve ikilinin sekiz aydır görüşmediğini öğrenince isyan edecektim. Thomas'ın ilk kitapta Metias'ı öldürdüğünü öğrendik ama ikinci kitapta Metias'ın aslında zamanında Thomas'ı sevdiğini öğrendiğimden beri Thomas'a bir türlü kızamıyordum. June satırlarda nefretini kusuyordu ya da daha ziyade nefret ettiğine dair kendini ikna etmeye çalışıyordu. Thomas'a bir veda sahnesi verirler demiştim ama bu kadar dokunaklı bir şey hayal etmemiştim. Thomas'ın ağzından o gün Metias'la arasında geçen olayı okumak beni mahvetti. Thomas'ın Metias'ı öldürdükten sonra nasıl kahrolduğunu okuduğumda resmen gözyaşlarım yarışa geçti. Bu yüzden üçüncü kitapta Thomas'ın ölmesi beni fena üzdü. Şampiyon'u okurken hep kesin sonu kötü bitecek, kesinlikle Day ölecek diyordum. Ama ölse de sonunda beraber olmalarının ardından bunun gerçekleşmesini istiyordum. Day'in sürekli ailesinin ölümünün arkasında June olduğunu unutmaması beni deli etti. June'nun bundan ağırlanıp sürekli canının acımasına öyle üzüldüm ki. June'nun da tüm aile bireyleri cumhuriyet tarafından öldürüldüğünden ve cumhuriyeti dost bilip onlar adına her şeyi yapıp Day'in ailesine zararı dokunmasını Day'in bu kadar uzatması çok canımı sıktı. Hele de June'nun da ne kadar yaralı olduğunu ve artık kendisinden başka kimsesi olmadığını bildiği halde hala birlikte oldukları fikrini kabullenemiyor olması kitabı fırlatma isteğimi coşturup durdu. Tam virüsten kurtulucaklarken Day vuruldu. Kesin öldü dedim ama ölmedi. Hatta uyanıp tamamen iyileşmeye başladı. Ama tabii pürüz olmadan olur mu? June'nu hatırlamıyor olmaması boğazıma taş oturtturdu. Garibim June zaten Day'in ailesinin ölümünden dolayı suçlu hissediyordu. Baktı Day de bunu hatırlamıyor onu daha çok üzmemek için Day'e kendini hatırlattırmadı. Aradan bir de on yıl geçirmediler mi öyle sinirlendim öyle öfkelendim ki deli olacaktım. Hadi Day ne halt yerse yesin de June'nun öyle kimsesiz tatsız bir şekilde on sene yaşımasını nasıl sineye çekmemizi bekledi yazar? O bakımdan yazara çok öfkeliyim. Öyle bir raddeye geldi ki artık kitap kesin kötü bitecek ve bu iki gıcık aşık birbirlerine bir şey demeyecekler dedim ki.. kitap güzel bitti. Güzel bitti diye de bir post da rahatladığımdan ağladım. Yani mükemmeldiiii.

9 yorum:

  1. Marie Lu her kitabında bizi paramparça edebilme yeteneğine sahip resmen. O kadar kalbim acımıştı ki bu kitapta hala hatırladıkça gözlerim doluyor :(

    Ayrıca çektiğin fotoğraflara bayılıyorum! Ne ile çektiğini sorabilir miyim acaba? :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beni anlayan biri daha. Ağla ağla öldüm yahu :(
      Begenmene sevindim canim. Nikon d90 ile cekiyorum :)

      Sil
  2. Çok övülüyor bu seri ya. Sen ağladınsa tamam zaten kesin güzeldir :D Yakın zamanda alacağım sanırım.

    YanıtlaSil
  3. Listeme ekledim.Sırası gelirse okuyacağım :)

    YanıtlaSil
  4. Gözlerim şişene kadar ağladım her kitapta... Ah o son, son 50 sayfada hıçkıra hıçkıra öldüm ya :(( sonu güzeldi ama bir yanım Day'in her şeyi hatırlaması için yanıp tutuşuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah ahh hatırlatma:( Tekrar okuyasım geldi kitapları

      Sil
  5. Bu satırları okurken hepsini yaşadığımı hissettim ayrıca şuan serinin 3. kitabının elimde olmaması beni ayrı bir şekilde delirtiyor. Zaten 2. kitabın sonunda sinirden ağlamışken şimdi bunu daha çok merak ettim. Yorumların için çok teşekkür ediyorum umarım yakın bir zamanda 3. kitaba en yakın zamanda ulaşmak istiyorum tekrar teşekkürler💖😊

    YanıtlaSil