2 Nisan 2016

, ,

Geçmişin Kırıkları - Brittainy C. Cherry | Kitap Yorumu

Kitap Adı: The Air He Breathes
Yazar: Brittainy C. Cherr
Sayfa Sayısı: 354
Çıkış Tarihi: Eylül 2015
Goodreads Puanı: 4.30/5
Benim Puanım: 4/5
Arka Sayfa:
I was warned about Tristan Cole.
“Stay away from him,” people said.
“He’s cruel.”
“He’s cold.”
“He’s damaged.”
It’s easy to judge a man because of his past. To look at Tristan and see a monster.
But I couldn’t do that. I had to accept the wreckage that lived inside of him because it also lived inside of me.
We were both empty.
We were both looking for something else. Something more.
We both wanted to put together the shattered pieces of our yesterdays.
Then perhaps we could finally remember how to breathe.
He nodded, then lowered his voice, staring my way. "What's the hardest part?"
That was a very easy question for me to answer. "There are times when Emma does the funniest thing, and I'll call into the other room for Steven to come see her. Then I pause, and remember."
Nisanın ilk kitabıyla herkese merhabalar! Bu kitabı yabancı yayınlarının çıkaracağını biliyordum ve goodreadsden bakınca baya oy aldığını görünce dayanamayıp dün gece okumaya başladım. Ve beş bölüm ardından bugün oturup bitirdim.Çok akıcı bir kitaptı. İngilizcesi çok kolaydı. Konusundan yola çıkarak çok da farklı bir kitap olmayacağını biliyordum ama beklentimden daha derin karakterlere sahipti. Özellikle Elizabeth'i yani Lizzy'i çok sevdim. Tabii kızı Emma'ya bayıldım. Resmen bazı yerlerde kahkaha attım okurken onun sayesinde. Kızı aşırı tatlıydı. Hele de kitapta çok komik bir yanlış anlaşılma vardı baş sayfalarda. Onu nasıl Türkçe'ye çevirecekler çok merak ediyorum. Kitap için söyleyebileceğim aman aman övgüler yok açıkçası. Sadece benim için güzel bir kitaptı. Bazı kitapları çok beğendiğim halde bunun kadar not almadığım sayfaları oluyor. Ama bu kitapta işaretlediğim bir sürü güzel söz oldu.
"Why are you so mean?"
"Why are you always watching me?"
My lips parted to speak, but no reply came to mind. We stared at each other, so close that our bodies were almost linked, so close that our lips were almost touching.
"Everyone in this town is afraid of me. Do I scare you, Elizabeth?" he whispered, his breahths brushing against my lips.
"No."
"Why not?"
"Because I see you."
İkilinin arasında geçen kinayeli konuşmalar çok hoştu. Fakat açıkçası kitabı okurken hep olacak şeyleri tahmin etme hissinden hiç hoşlanmadım. Bir kere öncelikle konusunu özet geçersek Tristan da Lizzy'de eşlerini kaybetmiş iki insan. Hele Tristan bir de oğlunu kaybetmiş. Önce kendilerine eşlerini hatırlatmak için yakınlaşmaya başlıyorlar. O sayfalar ciddi anlamda rahatsız ediciydi. Sırf Lizzy'e ölen kocasını hatırlattığı için geceleri Tristan'la geçirmesi bu kısımlar bitse de artık gerçekten birbirlerini oldukları kişiler için sevmeye başlasalar, hatırlamak istedikleri kişiler için değil deyip durdum. Neyse ki o rahatsız edici sayfalar çok fazla sürmedi. Sonradan gerçek anlamda birbirleri için bir şeyler ifade etmeye başladılar.
"Tristan."
"Yes?"
"You kissed me earlier."
"I did."
"Buy why?" she asked.
My fingers moved to the back of her neck, and I slowly pulled her closer to me. "Because you're beautiful. You're a beautiful, broken kind of woman."
Tristan yaşadıkları sonucunda kendini tamamen kapamış çok kaba bir adama dönüşüyor ve bildiğimiz klişe kitaplarda olduğu gibi Lizzy'de onun içindeki acıyı görüyor ve peşini bırakmıyor. Kitap güzeldi hoştu ama son kısımlarda patlak veren olay çok bilindikti. Bazen bir olay ne kadar klişe olursa olsun çok derin işlendiğinde ağlayabilecek kadar çok sevebiliyorum o olayı. Mesela November 9'un da sonuna doğru patlak veren olay çok klişeydi ama Colleen öyle bir yazmıştı ki manyak dokunmuştu bana. Brittainy adlı yazarımız o olay konusunda bana pek tutunamadı doğrusu.
"Are you okay?" she questioned, crossing her arms against her body.
She was so damn beautiful, and it annoyed me.
It also annoyed me that my shouts probably awakened her almost ever night. I walked over to the window, my eyes still heavy with the guilt of not being there for Jamie and Chalie. "Go to sleep." I told her.
"Okey," she replied.
Bu she didn't move to her bed. She sat on the ledge of her windowsill, and I leaned against mine. We stared at one another until my heartbeats slowed, and her eyes faded shut.
I slintly thanked her for not leaving me alone.
Kitabı genel olarak baya beğendim. Çünkü konusu biraz farklıydı. İkilinin birbirlerinde aradıkları sevginin muhtaçlığını okumak güzeldi. Hele de Emma'nın tatlılıkları beni bitirdi. Sadece keşke son yüz sayfa kadarını yazar biraz daha tutkulu ve farklı yazsaydı. O zaman canı gönülden tam puan verirdim çünkü elimden düşüremeyeceğim kadar akıcı ve güzel ilerliyordu kitap. Serinin farklı karakterle yazılmış olan kitabını belki okurum belki okumam. Okursam yorumunu blogumda görürsünüz. Sonuç olarak okumanızı ve Yabancı yayınları çıkardığında satın almanızı öneririm. Bu tip yetişkin aşk romanlarını seviyorsanız benim için gayet güzel bir kitaptı :)
"Lizzie," I said pulling her closer. "I want to kiss you. The real you. The sad you. The broken you."
"That would change things."
"And what would happen if I didn't kiss you?"
"I would hate you a little," she said softenly as I rested my lips millimeters away from hers. "I would hate you a lot."

6 yorum:

  1. Biri Betül'ü durdursun :D Yooo kıskanmıyorum asla :D

    YanıtlaSil
  2. Alıntılarla baktım bende sanırım okuabilirim.Ama pek güvenmiyorum ingilizceme :)Sana iyi okumalar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başta biraz zorlayinca sonra akip gidiyor. Tesekkurler canim :)

      Sil
  3. Kitabı orjinal diliyle nereden buldun?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İbookpile ya da torrent sitesinden tam hatırlamıyorum

      Sil