26 Mart 2017

,

Ay ve Işıklar - Eleanor Catton | Kitap Yorumu

Kitap Adı: Ay ve Işıklar
Orijinal Adı: The Luminaries
Yazar: Eleanor Catton
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 808
Goodreads Puanı: 3,69/5
Benim Puanım: 4,5/5
Arka Sayfa;
2013 Man Booker Ödülü
2013 Wall Street Journal En İyi Kurgu Ödülü
2013 Economist Yılın Kitabı Ödülü
2013 Kanada Governor General’s Ödülü 
Gökyüzünü aydınlatanlar, yeryüzünü karanlığa boğanları affetmeyecek…

Yeni Zelanda’nın altın madenlerinde servet edinme arayışına giren genç bir adam, Walter Moody. Ayak bastığı bu ülkede Walter Moody daha ilk geceden on iki adamın bir araya geldiği, çok gizli bir toplantıya istemeden tanıklık eder. Bu on iki adam, art arda gerçekleşen bir dizi cinayetin ipuçlarını tartışmak için buluşmuştur: ortadan kaybolan varlıklı bir maden avcısı, kendi canına kıymaya kalkışan bir fahişe ve kaderin en acımasız oyunlarından birini oynadığı zavallı, alkolik bir adam. İşte Moody, birçok kişinin hayatını etkileyen böylesi kanlı bir sırrın içine çekilir. Çözülmeyi bekleyen vahim hadise, gece vakti gökyüzünde görünen yıldızların oluşturduğu motifler kadar karmaşık ve inceliklidir…
Bugüne kadar okuduklarım arasında vaktimi ve zihnimi en çok yoran kitaptı. Peki en baştan buna değdi mi diye sorarsanız kesinlikle evet. Onca sayfayı okuyup bu kadar kitapla bütünleşmenin ardından hem bitirdikten sonra bir boşluğa düşüyorsunuz hem de bu kadar farklı ve detaylı bir kurgu üzerine kurulu bir kitabı okuduğunuz için "vay be" diyorsunuz. İlk bölümünün bu kadar uzun olmasını es geçelim, sadece kitabın giriş sayfalarındaki karmaşık incelemeler sayesinde daha en başında aklınızı bulandırıyor. Kitabın ilk bölümünü okuduktan sonra gerçekten kaliteli olduğunu sezdim fakat devam bölümlerinde karakterlerin kalabalıklığı ve olayların arka yüzü o kadar karmaşık bir girişle önüme sunuldu ki kitaptaki çoğu şeyi anlamayacağıma dair korkuya kapıldım. Bu karmaşık durum öyle bir hal aldı ki kitabı artık zorla elime alıp okuyordum. Güzelleşeceğine ve her şeyin mantıklı bir çerçevede önümüze sunulacağı hayal olmaya başladı. Ayrıca ilk defa kitap okurken böyle bir şey deneyimledim ki; yirmiye yakın karakterin sürekli isminin geçmesi ve hatta bazen soyadlarının, bazen sadece isimlerinin geçmesiyle iyice karman çorman olan kitap sayesinde tüm karakterlerin isimlerini ve yaptıkları meslekleri ya da kitaba hangi konu üzerine giriş yaptıklarına dair liste tuttum. Bunu yaptıktan sonra kitap gözümde daha mantıklı ve anlaşılır bir yolda ilerlemeye başladı.
Her ne kadar yaptığım liste işe yarasa da ana konuyu amaç edinen cinayetin nasıl gerçekleştiği tabii ki merak konusuydu. Buna eklenen maden kaçakçısının gizemiyle her yeni satırla bir şeylere anlam vermek için kıvranıyorsunuz. Tam her şeyi toplayıp az çok tahmin edip, toplantıda bahsedilen on iki karakterin sarhoş adamın cinayetiyle ne alakası olduğunu anladığınızda kitabın ortasında sizi ciddi anlamda detaylı bir özet bekliyor. Bu özeti okuduğumda bir bakımdan yazarın okuyucuyla alay ettiğini düşündüm çünkü şayet ileride bizi böyle bir özet bekliyorsa ilk sayfadan itibaren bu kadar çok zihin bulandırmasını garip buldum. Yarının devamında kitap umulmadık bir tatla ilerliyor. Tüm kitap boyunca sarhoş adamın cinayetinden ziyade benim en çok merak ettiğim kısım Anna'nın neden her şeyin altından çıktığı ve aslında bu hikayede nerede rol aldığıydı. Son iki yüz sayfa içinde okuduğumuz karakterlerin tüm yönlerine ve geçmişlerinde bulaştıkları olaylara değinildikçe kitabı daha çok beğendim. Başından beri en çok takdir ettiğim kısmı ise her dair gizemi kaliteli bir havayla meraka kavuşturmasıydı. Kitabın son sayfalarında artık çoğu şey kafanıza oturuyor ve kimin bu cinayeti niçin yapabileceğini kuvvetli bir ihtimalle tahmin ediyorsunuz. En çok beğendiğim bir diğer kısmı ise başta okuduğumuz karakterlerin ilerledikçe hiç ummadığımız gibi çıkmalarını sağlayacak kadar şaşırmamı başarabilmesiydi. Ayrıca zaman zaman en çok merak ettiğim karakterlerin derinliklerine inildikçe yüreğime bir hüzün çöreklendiğini itiraf etmeliyim. En son bölümler o kadar kısa tutulup hemen başka bölüme geçileceği şekilde yazılmış ki bu beni hem heyecanlandırdı hem sinirlendirdi.
Kitaba tam puan vermek için yarıdan beri sürekli cevap almak istediğim iki sorunun açığa çıkmasını bekledim. Bu iki soruma iki kısa cevap bile yeterdi fakat yazarın bu kısmı gizeme boğması ya da cevap verdiğini sanarak es geçmesi beni epey öfkelendirdi. Bu boşluk hissi içimde oluştuğu için bunu kitaba olan beğenime de yansıtmak durumunda kaldım. Bunun dışında son bölümü muazzamdı. En başından beri tüm olay silsilesini bir buçuk sayfada öyle güzel ve mükemmel özetliyor ki tebrik ediyorum. Ayrıca şuraya da iliştireyim. Böylesi kalın ve zor dili olan bir kitabı bitirdiğim için kendimden övünç duyuyorum çünkü kitap beni zorladıkça elimden bırakmak hep aklımdan geçti ama yine de ısrarla devam ettim. Son olarak böyle detaylı bir anlatımın kaleme alabildiği ve gizem duygusunu okuyucuya sürekli geçirip merakla kıvranmamı sağladığı için yazarı tekrar tebrik ediyorum. Benim baştan sona çok severek ve sonlarını bayılarak okuduğum muazzam bir kitaptı. Sadece değindiğim kısımlar ve yapbozumu eksik bıraktığı parçalar yüzünden hafif bir boşlukla ama yine de öve öve bitiremeyeceğim bir kitaba da veda etmiş oldum. Şöyle bir not düşerek keyifli okumalar dilemeliyim ki; gerçekten sabredeceğinizden emin olarak, kafanızı yoracağınızı bilerek elinize alın..

4 yorum:

  1. Merhaba, nihayet bu seneki kitap fuarına gidebildim.Geçen sene senin yorumlarına göre çok güzel kitaplar satın almıştım.Bu sene de yine senin yorumlarını okuyarak çok güzel kitaplar aldığımı düşünüyorum.Kitap satın alırken nasıl heyecanlanıyorum bir bilsen, diyeceğim ama sen zaten biliyorsun.Buzdaki Kız, İçimdeki Müzik,Zihin Girdabı,Gölün Dibindeki Ev,7 Kızkardeş, Canavarın Çağrısı gibi birçok kitabı aldım.Senin blogundan farklı olarak Tut Elimden Allahım isimli kitabı ben ekledim listeme.Almayı isteyip maalesef alamadıklarım da oldu.Çünkü kızlarımla gittik.Onlarda kendi istedikleri kitapları ve ekstradan test ve konu anlatımlı kitaplar da almak zorundaydık.Her fuarda olduğu gibi ayırdığım parayı yine aştım.Sonuç olarak simit yiyerek eve döndük (köfteciye gitmeyi planlıyorduk).Ama köfteciye her zaman gideriz, fuar sene de bir defa oluyor dedik.Her sene fuara pazar arabası ile gitme espirisini yapıyorum ama gerçekten küçük market arabası stili birşey olsa iyi olur.Daha hacimsizi filan, kitaplar elimde , çocuklar falan derken rahat rahat bakamıyor insan.Neyse sana faydalı yorumların için teşekkür edeyim dedim.Şimdi de senin yeni bölümünü okuyup, mutlu mutlu uyurum artık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayemde aldığın kitapları umarım çok çok beğenirsin :) Geçen sene tüm yıl kitaplara o kadar çok para yatırdım ki artık harçlığım bitip anneme yalvarıyordum asıl ihtiyaçlarım için. Bir kerelik simitten bir şey olmaz :) Sanırım tüyap fuarından bahsediyorsunuz. Geçen tüyapta da bu cnr fuarında da pegasus yayınlarında çalıştım, instagram hesabımdan duyurmuştum ama takip ediyor musunuz bilmiyorum :) Keşke yanıma gelip konuşsaydık çok mutlu olurdum. İnşallah bir dahaki fuarlara, niyetim yazın kadıköy garında yapılacak fuarda da çalışmak, bakalım kısmet olursa :)

      Sil
    2. Okumaz mıyım fuarda çalıştığını.Ben Bursa'daki fuardan bahsettim.İstanbul'da olsaydım mutlaka gelirdim.Bursa'daki fuar yeni bitti.Bu arada "İçimdeki Melodi"süper bir kitaptı.Okullarda okunması için tavsiye edilmeli.Ne kadar şanslıyız diye bir kere daha şükrettim.Tavsiyen için teşekkürler.

      Sil
    3. Rica ederimm :) İnşallah bi ihtimal 2017 istanbul tüyaba da uğrama fırsatı bulursunuz :)

      Sil