Evet, oldukça komik bir yazı başlığıyla geçen seneki üniversite hazırlanma maceram nasıl sonuç verdi ve bu sene neler planlıyorum blogumda yer vermek istedim çünkü beni çeşitli mecralardan takip eden birçok kişi üniversite işini ne yaptığımı oldukça merak etti ki gayet mantıklı bir merak; tüm sene kendimi sadece sınavlara adamıştım desem yalan olmaz. Ben de hem tekstil moda tasarım okuma hedefim nasıl sona erdi bir blog yazısında derlemek istedim. Öncelikle sizi çok merakta bırakmadan hemen söylemem gerekir ki üniversite hedefimi gerçekleştiremedim. Tekstil ve Moda Tasarım okumayı en çok istediğim okul olan Bilgi Üniversitesi'nin sınavlarına girdim fakat istediğim bursla kazanamadım ve ailemin öyle yüksek bir meblayı ödemesindense mesleğimde ilerlemek adına bana daha kalıcı bir şekilde yardımcı olmaları gerektiğini daha mantıklı buldum. Geçen sene üniversite hedefini bazı sebeplerin üst üste gelmesiyle birlikte kendime şart koşmuştum ve tüm sene boyunca kitap okumayı bıraktım, arkadaşlarımla görüşmeyi, gezmeyi, şehir dışına çıkmayı ve daha birçok şeyi duraksattım. Hatta en büyük feragatı ailemi yazlığa gönderip İstanbul'da kalarak bu hedefimi gerçekleştirmeyi ne kadar çok istediğimi kanıtladım.
Peki bu tüm sene bana neler kattı? Açıkçası kattığından çok şey götürdü. Bir çok müşterimi meşguliyet yüzünden reddettim, birçok etkinlikten geri kaldım, birçok kez arkadaşlarımı, kuzenlerimi ve ailemi dahi ihmal ettim, bana nefes aldıran tüm zevklerime ara verdim. Ama eğer bunları yapmasaydım da çok pişman olacaktım, eğer bu saydıklarımı yapsaydım da bunları yapıp sınavlara odaklanmadığım için pişman olacaktım. O yüzden saydığım şeylere ara verdiğim için pişman da sayılmam. Sadece resim sınavları için biraz daha çabalayabilirdim, çizim yapmayı gerçekten çok sevmediğimi fark ettim ama mesleğimin bölümünü okumak için zorla bile olsa çizdim. Keşke daha çok çizseydim, çizim olayını daha çok ciddiye alsaydım diyorum. Gittiğim kursun hocalarında da bazı hatalar buluyorum ama onların hatalarını telafi edecek kadar çizseydim de hatalarını görmezden gelebilirdim. Tek pişmanlığım çizime yeteri ciddiyeti yüklememiş olmak ama bir yandan da sıfırdan çizime başlayan birine "sana şu bölümü kazandırırız" denmesini tam anlamıyla doğru bulmuyorum çünkü çizim gerçekten bir yetenek. Ben kurs arkadaşlarımın zihinden çizdiklerini gördükçe şaşırıyordum, o desenler, o kırışıklıklar, o tonlamalar gerçekten insanın buna doğuştan yeteneği olması gerekiyor. Diğer türlü istediğiniz kadar ezber yapmayı deneyin, sizce gerçekten o bölümü okumayı hak ediyor musunuz?
Bir de bu sene çok pişman olduğum bir diğer olay AYT sınavına girmemek oldu. Eğer AYT sınavına girseydim en azından bu sene açıköğretim fakültesi veya uzaktan eğitimden felsefe ya da sosyoloji okumaya başlayabilirdim. Fakat gsf için sadece TYT ham puanı yeterli olduğundan, AYT aklımın ucundan bile geçmedi. Hep son bir çare açıköğretim yazmayı düşünüyordum ama istediğim bölümlerin EA sistemiyle puan aldığına akıllı kafam hiç dikkat etmemişti. Anlayacağınız bu sene de öğrenci indirimlerini kaçırıyorum :(
Böylece en azından Güzel Sanatlar Fakültesi okuma maceram sona erdi. Herkes üniversiteyi herkesin okuduğu yaşlarda okumak zorunda değil sonuçta. Ben geriye dönüp baktığımda bu senenin benden neler aldığını da neler kattığını da rahatlıkla görebiliyorum. Karakterimi geliştirmemde çok yararı olan, çok farklı insanlarla yolumu kesiştiren, genel kültür olarak bana ciddi anlamda çok fazla bilgi katan bir sene geçirdim. Artık dünyaya karşı daha açım, bilgiye ve gündeme daha meraklı atlıyorum. Geçen yazımda üniversite okumakla ilgili belirttiğim tepkilerim de biraz hafifledi. Kin tutmaya hiç müsait bir karakterim olmadığı için bu konuda da artık insanları suçlamamaya karar verdim. Ben günden güne kendimi geliştiriyorsam ve kendimi kanıtlayacak öz güvenim varsa her şeyi başarabileceğime inanıyorum. Geçenlerde bir şeylerden bahsederken üniversite okumanın etiket olduğunu söylemiştim ama sonrasında bunun üzerine oldukça düşündüm. Evet, ülkemizde herkes okuduğu mesleği yapmıyor ve büyük bir çoğunluk hiç sevmeyerek bölümlerini bitiriyor. Ama herkes benim kadar şanslı değil. Ben üniversite okumadan yeteneğimi keşfedip terzilik mesleğini elde edebildim ama alan değiştirenler için mesleğini yapmayacakları bir üniversiteden mezun olmak bile çok önemli. Bazı ülkeler için üniversite okumak sadece burjuva kısma hitap edebilir ama biz öyle bir ülkede yaşamıyoruz. Ve insanların kendilerini gerçekten üniversite okuyarak geliştirdiği bir ülkede nefes alıyoruz. Bazılarımız bunu bu eğitime bağlı olmadan da ailenin yetiştirmesiyle sahip olabilir ama herkes bunun farkında olmasa bile o kadar şanslı değil. Her neyse, istediğim kadar üniversite sınavına gireyim, elbette bir gün bir yeri kazanıp akademik alanda hedeflerime ulaşacağım yaşı devireceğim. Sadece üniversite hedefimin sonucunu yazmak bile tahmin ettiğimden daha uzun bir iç döküş olduğu için bu seneki planlarımı başka bir blog yazısına geçireceğim. O yazıda görüşmek üzere.
Bir gün hayal ettiğin yere ulaşacaksn ve bu seneyi gülümseyerek hatırlayacaksın ��
YanıtlaSilUmarımm :)
SilGsl için yazdıklarını, "seni" anlıyorum ben agsl için hazırlanmıştım 9 sene önce ve neredeyse aynı şeyleri hissetmiştim. Fakat seneler içinde çiziminin de oturacağını düşünüyorum çünkü benim ortaokulda aldığım o kurstan sonra hiç eğitimim olmamasına rağmen aslında tamamen yetenek ya da eğitimden ziyade zamanla geliştiğimi fark ettim.
YanıtlaSilÜniversite içinse felsefe ya da sosyolojiyi açık öğretimden okumak sana yalnızca bir sertifika verir böyle bölümleri kesinlikle okulda okumalısın çünkü insanların yazarak ve hocayla birebir iletişimle geliştiği bölümler çok idalist ve öğrenmeyi aslında istediğini düşündüğüm için söylüyorum. Bence yaparsın üstelik özellikle sosyal beşeri bilimler fakültesinde öğrencilerin en az yarısı 24-25ten büyük oluyor zaten. Ve iyi ki istemediğin bölüme gitmek yerine salmışsın. Yolun açık olsun.
Açıkçası ben de yazımda bir yerde belirttim bir süre sonra kalemimin rahatladığını ve geliştiğini fark ettim fakat bu dönem bile çok uzun sürdü. Belki bir sene daha kursa devam etseydim çok daha iyi olurdu fakat gsf kursunun yoğunluğu ve ayrıca maddi olarak pahalılığı karşısında bunu ikinci bir seçenek olarak hiç düşünmedim. Seneye üniversite sınavlarına tekrar girmeyi düşünüyorum. Belki dilden istediğim bir bölüm kazanabilirim ya da sanat tarihi veya sosyoloji de sadece akademik alanda ve bölümün içeriği olarak çok ilgimi çekiyor. Mesleğiyle uğraşmak zorunda değilim, yalnızca okumanın ve bilgiyi almanın zevki bile benim için yeterli :)
SilTeşekkür ederim yorumun ve motiven için :) Tekstil hazırlanma süreci o kadar yorucuydu ki bir sene daha aynı bölüme hazırlanmak benim için imkansız gibi. Ama özel bir üninin tekstil sınavına seneye tekrar girmeyi düşünüyorum bakalım :)
YanıtlaSil