9 Kasım 2015

Anne Elinden Aşure


Hep Betül mü mutfakta olacak? Evet, henüz aşure denemedim ve eğer annem bu sene üçüncü kez yapmaya niyetlenmezse ben de bu sene deneyemeyeceğim gibi görünüyor. Bu aşure fotoğrafını sanırım geçen hafta çektim. Tarifini de daha demin annemden zorla aldım. Yok sen yazsan ne olacak, yok millet istese her yerden bulur. Elbette bulunmaz hint kumaşı değil benim yazacağım lakin bir hatıra olsun. Yapacağım zaman zırt pırt anneme sormayayım pat diye buradan açıp uygulayayım isterim. Uzatmadan tarife geçiyorum.

İçindekiler;

2 su bardağı buğday
1 su bardağı nohut
1 su bardağı kuru fasulye
1 kilo şeker
1 su bardağı süt
1 su bardağı kuru üzüm
1 su bardağı kuru kayısı
1 su bardağı kuru incir
1 portakal kabuğu ve içi
1 elma (sadece içi)

Öncelikle buğdayı, nohudu ve fasulyeyi geceden suya koyuyoruz. Yapacağımız gün buğdayı asıl aşureyi pişireceğimiz geniş tencerenin içine alıp yarısına kadar su koyup altını açıyoruz. Bir yandan nohudu ve kuru fasulyeyi ayrı tencerelerde üzerlerini kapatmaktan biraz daha ziyade su koyarak pişirmeye başlıyoruz. Nohudu özellikle düdüklüde pişiriyormuşuz çabuk pişsin diye. Pişen nohudun ve kuru fasulyenin suyunu ayrı süzdürüyoruz ardından pişen nohutla kuru fasulyeyi buğdayın olduğu tencereye ekliyoruz. Ardından kuru üzüm, kuru kayısı ve inciri ekliyoruz. Ardından rendelediğimiz tam portakalı ve minik minik kestiğimiz portakal parçalarıyla elma parçalarını ekliyoruz. Meyveler yumuşamaya başlayınca şekerle sütü ekliyoruz. En son meyveler iyice pişince altını kapatıyoruz. Hemen taslara boşaltıyoruz. Biraz soğumasını bekledikten sonra en eğlenceli kısım olan süsleme işine koyuluyoruz. Elimizde ne varsa kafamıza göre tarçın, nar, fındık, kara üzüm, badem ekliyoruz.

Böyleymiş işte. O kadar da zor değil ama teferruatlı yine de. Bu yazımla beraber sonbahara da merhaba diyorum.
Kasım ayını çocukluğumdan beri sevmişimdir çünkü Yalova'daki devremülkümüze kasım ayında gidiyoruz. Eskiden kasımı iple çekerdim, yaşlandıkça hevesim azaldı diyormuşum :P Bir sonraki kitap öneri yazımda bugünlerde nelerle deli gibi meşgul olduğumu kısaca belirteceğim.

Olur da Elif Hanım'ın bu tarifiyle denerseniz afiyet olsun şimdiden.

0 yorum:

Yorum Gönder