15 Mayıs 2019

Ufak Bir İç Döküş...

Evet, bir zamanlar bu blogda içinden geçen her şeyi, hayatından parçaları yayımlayan, okuduğu kitapları, filmleri, dinlediği müzikleri her şeyi aktif bir şekilde yorumlayan bir Betülcük vardı. Sonrasında bir şekilde kitapları yorumladığım instagram hesabım internette en çok vakit ayırdığım mecra oldu. Aslında kitap hesabına vakit ayırmayı kısmaya çalıştım ve böylece sosyal medyadan biraz elimi ayağımı çekerek bloguma ayırdığım vakti de geri çekmeye çalıştım. Buna pişman mıyım?Evet, gerçekten biraz pişmanım çünkü ben bloggerda aktif olmayı bırakırken zaten çok az kişi vardı burada. Artık eski bloggerlardan kim kaldı ki gerçekten? Bu bakış açısından bakınca instagram tam anlamıyla bir canavar gibi.. Aslında böyle bir yazı yazmak hiç aklımda yoktu hatta beş dakika içinde karar verip laptopun başına oturdum cidden. Peki neyi içimden dökmek istiyorum, neyle bu kadar doluyum? Bu sene geçen yazki Betülle şu an bu masanın başında oturan kişi kesinlikle aynı kişi değil. Bir sene içerisinde kafa yapım nasıl bu kadar değişti, kendimi bazı yönlerden nasıl bu kadar geliştirdim, nasıl bu kadar geniş bir bakış açısı yelpazesine sahip oldum kendime sorduğumda tüm cevapları bulabiliyorum. Meğerse 21 yaşımın sonları kendimi bulacağım bir yaşmış benim için.

Aslında her şey benim üniversite hedefimle başladı. Ama bu hedefi oluşturan şeyler kendimi geliştirmeyi istememden ziyade etrafımdaki insanların saçma sapan tavırları yüzünden oldu. Bu ülkede ön yargılar o kadar ağır ki bunu değiştirmeyi başarmaya ufak bir adımla denemeye çalışsanız da hep tökezliyorsunuz. Yeni bir ortama girildiğinde yanınızdaki kişi kendini şu üniversite okuyorum diye tanıtıp size gelindiğinde kendinizi en bariz tanıtabileceğiniz şey "özel dikim terziliği yapıyorum" olduğunda karşınızdaki insanın bakışı da küçümser oluyor. Ama aslında bazen yanımda oturan kızın benden o kadar farkı oluyor ki.. buna zamanla gözlemleyebiliyorum. Ben kendimi tanıtırken şöyle bir kitap hesabım var, aslında bir yabancı dilim daha var, ya da şöyle hobilerim var diye anlatamıyorum. Ki elimde olsa bile anlatmam. Bazı arkadaşlarım benim hala İngilizcemin gerçekten iyi olduğunu bilmiyor ki bu ülkede gerçekten ikinci dil küçümsenmemeli çünkü yerinde seken bir ülke sayılırız, bazı sanat kurslarında kitap hesabımı öğrenenler şaşırıyorlar. Ben de anladım ki bu ülkede üniversite okumadan kendimi hissettiğim konuma asla getiremeyeceğim. Çünkü gerçekten okumayan insanın değerinin olmadığı bir ülkedeyiz. İnsanlar okumadan meslek sahibi olduklarında da taşlanıyor, okumayı seçmek yerine başka ilgi alanlarına yöneldiğinde de küçümseniyor. Ben de bu duruma baş eğmek zorunda kaldım. Eğer kendimi o gelişmişlik seviyesinde hissediyorsam ama etrafıma bunu kanıtlayamıyorsam okumak zorundayım dedim. Bu yüzden ben de geç değil diyerek bu hedefi kendime koydum. Ha sorarsanız milletin görüşleri mi seni bu kadar etkiledi diye evet bir yandan öyle çünkü şuan düşünüyorum da bu kadar donanımlıyım ama dünyaya benden daha az meraklı insanların ceplerinde diploma var. İtiraf etmek gerekirse bu durum canımı yakıyor, kendime daha ağır yüklenmemi sağlıyor. Diğer yandan benim hep bir üniversite hayalim vardı. Sonunda bunu başarabilmek için adım atmış oldum.

Çok fazla detaya girmek istemiyorum ama bu hedefi koymak öyle çok kolay olmadı. Hem de hiç kolay olmadı. Ailem zaten bir mesleğim olduğu konusunda beni ikna etmeye çalıştı. Evet, dikiş dikmek gerçekten bilekte altın bilezik. Ama ben senelerimi evde kitap okuyup, kurstan kursa koşup, bir yandan müşteri beklemekle geçirmek istemiyorum. Her neyse hedefimden ben pes etmedim. Gittiğim gelinlik tasarım kursunu bırakmak zorunda kaldım, dershaneye yazıldım. Ne okumak istediğime karar verip dikim ve tasarıma olan merak ve yeteneğimden ötürü güzel sanatlar fakültesine karar verdim. Bu sefer önüme başka bir taş takıldı. Tekstil okumak istiyorsam yetenek sınavına hazırlanmak zorunda olduğumu kabullendim. Böylece yetenek sınavına hazırlık kursuna başladım, dershaneyi bıraktım ve üniversite sınavına kendim çalışmaya başladım. Benim meslek olarak amacım başından beri kendi giyim markamı oluşturup bir atölye açabilmek. Belki inşallah okula başlarsam okulun ortasında bile bu işi bir yandan götürebilirim. İşler şuan nasıl gidiyor diye sorarsanız, istediğiniz kadar hocanın çizdiği resimleri izleyin. Kendiniz oturup eliniz kopana kadar çizmedikçe o figürler beyninize yerleşmiyor. Eğer tabii gerçekten bu işte ciddi yeteneğiniz yoksa. Çünkü benim için resim aslında tekstil bölümü için bir basamak..

Bugünlerde pek sağlıklı bir ruh halinde olduğum söylenemez. Ama bir şekilde çalışmaya devam ediyorum. Yaz geldiğinde bu sınavlar için başka şeylerden feragat etmem de gerekecek. Ailem tatil yaparken ben muhtemelen sabah dokuz akşam dokuz atölyede olacağım. Bu sene bu üniversite sınavı karmaşısında bile araya ehliyet almayı koyabildim. Ayrıca dört senelik bir özel tezhip kursunun ilk senesini başarıyla tamamlamak üzereyim. Peki yazımın başında bahsettiğim kendimi geliştirdiğim şeyler neler? Geçen sene yaz tatilindeki bakış açımla şu ankinin bir olmadığını biliyorum. Bu aslında bir anlamda yaşadığım hayatın farkına varmak gibi bir şey. Gözlerimin biraz kapalı olduğunu düşünüyorum, ya da büyüdüğüm tarz sayesinde karşı tarafa sadece belirli bir saygı çerçevesi içinde baktığımı düşünüyorum. Lise eğitimini örgün görmenin aslında kendini bilen genç bireyler için aslında asla hafife alınmaması gereken bir şey olduğunu biliyorum. Hiçbir siyasi idolojinin körü körüne savunulmaması gerektiğini biliyorum. Bu hayattan ne istediğimi biliyorum. Yeni bir şeyler öğrenmekten asla pes etmeyeceğimi biliyorum. Tezhip sanatında eser vermek ve ileride en azından bir kere de olsa sergi açmak istediğimi ve bunu gerçekten istersem başarabileceğimi biliyorum, üniversitede öğrenmek istediğim şeyi biliyorum, belki kaleme alıp yayınlacağım bir kitap, daha önümde gezilecek çok yer, okuyacak çok kitap, giydireceğim çok insan, saygı duyacağım ve empati duygumun kabaracağı bir çok insanla tanışacağımı biliyorum, dikiş dikmeyi basit gören insanları bu dar görüşleri yüzünden hep karşı çıkacağımı biliyorum, mutfakta bir şeyler yapmaktan hep zevk duyacağımı, çilekleri üzerine dizdiğim bir tarta sanat eseri muamelesi yapacağımı biliyorum, aslında pek de harika bir ülkede yaşamadığımızı ve günden güne daha kötü duruma geldiğimizi biliyorum, izlediğim filmlerle ilgili de bakış açımın değiştiğini biliyorum, insanları artık daha iyi gözlemlediğimi biliyorum, bilinçsiz bir sosyal medya kullanıcı olmadığımı düşünüyorum, daha bir çok dil öğrenmek istediğimi ve bunlar için de kendimle cebelleşeceğimi biliyorum. Kendimle en çok gurur duyduğum şeyin özgüvenli duruşum olduğunu biliyorum. Bu kadar çok şeyin farkına varmanın insana bazı yerlerden yaralayacağını biliyorum. Kafa yapıma göre birini bulmamın zor olabileceğini biliyorum. Kendimi bu kadar geliştirirken dini yönden gerilediğimi bu yüzden kesinlikle baştan sona tefsir dersi almak istediğimi biliyorum. Ama herkes gibi bilmediğim hakkında atıp tutmaktansa İncil'i bile orijinal dilinde okumayı istediğimi biliyorum. Zaten etrafım kendi görüşümü savunan insanlarla doluyken, bir de diğer tarafın benim görüşüme nasıl baktığını bilmenin insana çok şey kattığını biliyorum. Ne kadar bilmiş bir kız oldum ya..

Sonuç olarak kendimi bulduğum bu zaman dilimini kelimelere dökmek istedim. Açıkçası artık sadece boş muhabbet ettiğim arkadaşlarımdan biraz uzaklaşmaya çalışıyorum. Etrafımdaki hep olmasını istediğim arkadaşlarıma önerilerde bulunuyorum. Bol bol kitap okumalarını hatta daha geniş yelpazeli bakış açıları için distopik klasikleri okumalarını, insanın yaşadığımız dünyaya dair en çok bilgi edinip kendimizi geliştirecebileceğimiz coğrafyaya ilgi göstermelerini, dünya olaylarını takip etmelerini, sadece kendi savundukları görüşün insanlarını değil, diğer tarafı da takip etmelerini, farklı görüşlere empatiyle karşılaşmalarını, gereksiz insana hiçbir şey katmayan saçma sapan insanların ünlü olmasına meşale tutmamalarını öneriyorum. Ama istediğiniz kadar kitap okuyun, istediğiniz kadar film izleyin, istediğiniz kadar okul bitirin. Bize insan olmayı, düzgün bir birey olmayı, etrafındaki dünyanın farkına varmanda öncü olan, karakterinin oluşmasında, empati duygunun gelişmesinde en büyük nimetin kesinlikle AİLE olduğunu biliyorum. Her ne kadar benim ailem üniversite konusunda çekingelere sahip olsa da fark ediyorum ki bizi öyle farkındalıklı yetiştirmişler ki etrafımdaki diğer ailelerle karşılaştırdığımda (bizdeki diğer örneklerin kötü olması da bir sebep ki) kendiminkine şükrediyorum. Hani çok küçük gördüğümüz hayvan sevgisi, büyüklere saygı, anne babaya saygı ve sevgi, inancın doğrultusunda hangi sınırı geçmemen gerektiği, bu inancı manipüle etmemen gerektiği, yaşadığın yere saygı ve sevgi gösterme kavramları var ya aslında insanı insan yapan en nice şeyler bunlar. İşte bunları bilerek yetiştiğinde karakterin oluşuyor ve kendini nelerden törpülemen gerektiğini, o çok ince kalite çizgisinde nerede yürüyeceğini biliyorsun. Umarım bu yazım size en azından ufacık bir şey katmıştır da değerli vaktiniz boşa gitmemiştir. En yakın zamanda da eski zevkime göre ters düşen bir kaç film önerisi yapacağım. Görüşmek üzere..

13 yorum:

  1. Şu yazıdan sonra yazılacak bir şey yok aslında, çünkü her şeyi özetlemişsin. Umarım her şey dileğince ve gönlünce olur Betül ❤ Çok güzel yazmışsın ��

    YanıtlaSil
  2. Bloga geri dönmene çok sevindim. Hoşgeldin! Gerçekten zevkle okudum yazını. Çok doğru noktalara parmak basmışsın. Ben seni ilk takip ettiğimde okumadığını öğrenince şaşırmıştım ama şunu da fark etmiştim ki okumuş ya da okuyan çoğu insandan daha kendini geliştirmiş birisiydin. Hatta seninle bir insanın kendini geliştirmesi için illaki örgün bir eğitim sistemi içinde bulunmasının şart olmadığını anlamış olmuştum. İnsanlar her zaman konuşur, onları memnun etmek zor. Çok da takmamak gerek, insan kendini bildikten sonra. Yazılarını bekliyorum, tekrar hoşgeldin. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim güzel cümlelerin için, çok mutlu ettin beni :) İnşallah azar azar yazmaya devam edeceğim..

      Sil
  3. Güzel dileklerin için çok teşekkür ederim... İnşallah :)

    YanıtlaSil
  4. Kesinlikle senin gibi biriyle arkadaş olup, oturup saatlerce farklı konulardan konuşup düşüncelerini dinlemek isterdim. Zira etrafımda benim gibi düşüncelere sahip insanlar olduğunu duymak içimi çok rahatlatırdı. Karşımda olsan yazdıklarını okurken gözlerimin nasıl parladığını görürdün. Önyargıları kırmada ve hayatında seni tökezleten taşlara rağmen ayakta durmaya devam et. Sistem dünyayı farklı kılmaya çalışanların etrafında dönüyor bence:;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki bir gün karşılaşırız kader :) Yorumun için çok teşekkür ediyorum ve katılıyorum bence de sistem o farkındalığı isteyen halka etrafında dönüyor ama asıl insanların bunu anlaması biraz uzun sürecek gibi..

      Sil
  5. Betül, seni uzun zamandır takip etmeme rağmen ilk defa bir yorum bırakıyorum. Blogunla ilk karşılaştığım zaman, herkes gibi alışılagelmiş eğitim sisteminin bir parçası olmadığını görüp çok şaşırmıştım. Hatırladığım kadarıyla da seni daha iyi anlamak için blogunda bir kaç gün geçirip epey bir yazını okumuştum. Doğrusunu söylemek gerekirse bana çok garip gelmişti. O zamanlar ben de yukarıda bahsettiğin insanlar gibi düşünüyordum belki de. Ama zaman geçtikçe, büyüdükçe, yeni insanlarla karşılaştıkça fikirlerim çok değişti. Herkesin klasik eğitim sisteminin bir parçası olması gerektiğini düşünmüyorum. Çünkü bunun herkese göre olduğunu düşünmüyorum. İnsanları bir fabrikadan çıkmışçasına kalıplaştırıyor, sınırlar koyuyor.
    Üniversite öğrencisiyim ve insanlar okuduğum okulu duyunca şaşırıyor, hayranlık duyuyorlar. Tüm eğitim hayatım boyunca parlak öğrenci oldum. Herkesin hayal ettiği o yerdeyim ama bana sorarsan durumum pek de parlak değil. Hayatın rüzgarında savrulmuş gibi hissediyorum kendimi. Kişisel olarak benimle ilgilenen, yeteneklerimi ilgilerimi farkeden ve beni buralara doğru yönlendiren insanlar olmasını isterdim hayatımda. Çünkü artık olması gerekenin bu olduğuna inanıyorum.
    Kendini sakın üniversite için yıpratma. istiyorsan tabiki gitmelisin. Ama sadece o insanlar yüzünden yapma bunu. Çünkü sen kendini biliyorsun.
    Bana kalırsa yaptığın işler harika. Sanatla iç içesin ve hepsini severek yapıyorsun. Umarım bundan sonraki hayatında da hep sevdiğin işleri yaparsın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim güzel yorumun için.. Bu yazıyı yazdığımdan beri sınavlar ve diğer her şey benim için çok zor geçiyor. Defalarca kez pes etmeyi düşündüm ama bu kadar uğraştım ucuna gitmeliyim diyerek tekrar devam ettim. Önümde sadece bir buçuk ayım kaldı ve bundan sonrasında artık özgür olacağım. Ve eğer istediğim bölümü kazanamazsam da en azından şimdilik üzülmeyeceğime dair kendimi tenkit ediyorum ama yine de çok üzüleceğimi biliyorum. Güzel sanatlara hazırlanan birçok insanla iç içeyim ama kendi kendime soruyorum farklı bir birey olmak, kendimi kanıtlamak için illa bu kadar uğraşmam gerekiyor muydu diye.. Eğer güzel sanatlar olmazsa açıktan sosyoloji ya da felsefe bölümlerini okuyup yüksek lisansa ilerleyeceğim. Umarım senin için de her şey gönlünce olur :) Yazılarımı takip ettiğin için çok teşekkür ederimm

      Sil
    2. Merhaba Betül, kullanıcı adım değişik ama bu yorumu bırakan kişiyim. Üniversite tercihleri bile belli oldu. Ne durumda olduğunu merak ediyorum açıkçası. Hedeflediğin şeylere ulaşabildin mi? İstediğini bulabildin mi? En kısa zamanda bir güncelleme bekliyorum :)

      Sil
    3. Bu hafta içerisinde bir güncelleme yazısı yayınlayacağım inşallah :)

      Sil
  6. merhaba betül içini rahatlatır mı üzer mi bilmem ama çevrendeki insanlar ya da denk geldiklerin çok dar görüşlü ve cahil insanlar. Ben şu an üniversitede aynı anda iki bölüm okuyorum not ortalamam çok iyi ve başarılı bir öğrenciyim ama deli gibi iş hayatını ve nasıl iş kurabileceğimi düşünüyorum depresyona giriyorum. Benim de üzerimde hayatımda bir gün bile kendi kazandığım parayı harcamamış olmanın ezikliği var. Benden bir yaş küçüksün ve mesleğim var diyebiliyorsun. İnstagramdan takip ediyorum, ben edebiyat okumama rağmen benden çok kitap okuyorsun. Rağmen dediğime bakma tam olarak demek istediğim okul insana çok şey katıyor katmasına da insan almak isterse, alacak insan da nasıl olursa olsun alıyor. Seni takip ediyorum benzer sayfaları da takip ederdim sonra tek tek çıkardım. Çoğu fiyatlardan vs dert yanarken senin kütüphaneye gittiğini seyrettim. Diğerleri edebiyat okuyanlar kendini çok bişey sanıyor yha uff işte ben de açık öğretimden yazıldım türk edebiyatına diyerek dalga geçer gibi örgün okuyan insanların yazdığı sayfalarca tezleri "çöpe atarken" sen idealist bir şekilde bilginin ve tutkunun peşindesin. Gösteriş falan bir yere kadar çoğu sözde göstermelik üniversite okuyan tip yerine seninle sohbet etmek çok isterdim. Ben yeni ahit de okudum eskisini de dinim yok ama seninle tartışmak isterdim. Bence hayatın güzelliği farklılıklarda. İnsanlar çoğu zaman bir ağızdan aynı kelimeleri konuşum dışlandılarsa kendilerini açıktan türk edebiyatı geyiğindeki gibi dahil etmeye çalışıyorlar sırf bir sınıfa ait olmak için bir şeyleri kanıtlayıp konforlu alanda kalmak için... Fakat o kadar sahte geliyor ki artık bana...
    Bence ne kadar değerli olduğunu fark etmelisin. İnsanların küçümsediğini söylediğin şeyler aslında senin güçlü yönlerin. Çalışan bir kadınsın dahası var mı? Bunu kim küçümseyebilir ya!
    Senin gibi insanlar oldukça bizler iletişim kurdukça bu ülke de ilerleyecek ben inanıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba sevgili adsız. Açıkçası çok elit ve gerçekten çok saygılı, kaliteli insanların olduğu ortamlara da girdim ama bu genel okumama yargısı ne yazık ki asla kırılmıyor. Ama doğru diyorsun ne kadar kaliteli insanlar olsalar da ufak bir yerde dar görüşlük kalmış olabilir ve üzücü olan bunun asla farkına varmamaları ve tepkilerini göstermekte gocunmamaları. Yorumun için çok teşekkür ederim, beni çok motive etti ve hakkımda özellikle okur olmamla ilgili düşüncelerin beni çok gururlandırdı. Ben de açıkçası seninle sohbet etmek isterdim. Mesela bir kitapokur ve edebiyatla bu kadar haşır neşir bir insan olarak üniversitede edebiyat eğitimi almak gerçekten nasıl bir şey senden duymak isterdim. İstersen bana kitap hesabım üzerinden ulaşabilirsin, görüşmek üzere:)

      Sil